Hangi Türkiye? (17.09.2011)

17 Eylül 2011 Cumartesi
\n

\n

Maya tutsa da tutmasa da değişik tonlarda diktatörlüklerle, şeriat yorumlarıyla yönetilen Arap-İslam dünyasına, laik Türkiye Cumhuriyetinin rol model olması çağrısı kulağa hoş geliyor. Göle Nasrettin Hoca örneği maya çalanlar da projenin çok önemli, anlamlı olduğuna inananların da Laik Türkiye Cumhuriyeti kavramları üzerinden, ortak amaçları, düşlerinin olması hak götüre, kastettikleri arasında bile uzaktan yakından bir uyum olmadığı Başbakan Erdoğanın Mısır-Tunus-Libya turu üzerinden çok daha çarpıcı bir biçimde ortaya çıkmış bulunuyor.

\n

İslam dünyası ile çıkar ilişkilerini yandaş diktatörlerle yürütme koşullarının, paylaşım dengelerinin alt üst oluş-yeniden oluşması sürecinde, işin içinden çıkamayan zengin kuzey dünyasının, aşiretler, mezhepler, cemaatler üzerinden çok kanlı iç savaşlar, kaos koşullarında bataklığa saplanmadan yeni ittifak düzenleri oluşturma arayışlarında Türkiyenin öne sürülmesi, Erdoğan iktidarının da gönüllü olduğu su yüzüne çıkan tek gerçek. Gerisi arapsaçı...

\n

Başbakan Erdoğan bu gezisinde üst üste yaptığı açıklamalarda, halklarının büyük çoğunluğu İslami değerlerle yaşayan, ancak devlet yönetimleri din ve inançlar karşısında tarafsız, yani laik olacak bir demokratik modelden söz etti. Arap baharı yaşanan ülkelerin yeni arayışları, iktidar düzeni oluşturmalarında, laik demokratik cumhuriyet adına katlanamayan radikal İslami akımlardan hemen eleştiri sesleri yükseldi. Oluşturacakları yeni yönetimlerin, iktidarlarının oluşumunda bir parlamentosu, siyasi partileri olmasını kabullenmiş görünenlerin çoğunluğunun algılamaları, İranda, Irakta, Afganistanda, Pakistanda denenen modellerin, ırk, mezhep üzerinden, farklı şeriat yorumlarından yana oluşturulacak siyasi partilerden öteye geçemiyor. Örnek alınan modellerin tümünde çıkar ilişkilerinin sürdürülmesinde zorlanan zengin kuzey dünyasının da derdi tam da bu noktadan başlıyor.

\n

***

\n

İç savaş, terör batağındaki ülkelerde dünya tekellerinin çıkarlarının korunması giderek zorlaşıyor. Arap şeyhleri, önceki diktatörlerle sağlanan güvenceler sürdürülebilir olamıyor. Afganistanda 100 dolarlık bir yatırımın amacına ulaşmasında, akıl almaz bir kirlilik, rüşvet düzeninde 10 dolarlara kadar düştüğü gerçeği bir boyutsa; güvenliğin sağlanması, terörle savaşın giderek yükselen maliyetleri çok daha önemli ikinci olumsuz boyut. Güç, istikrar oluşturulamadığında da, başta enerji, ekonomik kaynakları elde tutmanın getirisi az, bedeli ağır oluyor. Zengin kuzeyin yaşamakta olduğu krizden çıkışında öncelik, yoksul güneyin kaynaklarının ucuza aktarımında. Yeniden uzun soluklu çıkar ilişkileri için güvenli şeyhlik, diktatörlük düzenlerinin kurulabilmesi şansı ortadan kalktığına göre de, sandığa, parlamentoya bağlı bir yeni model yaratılması kaçınılmaz. Amerikan İslamı, ılımlı İslam projeleri kavramları ile yıllardır yürütülen arayışlar bundan...

\n

Ya terör, iç savaş, yolsuzlukta kaos üreten zengin kuzey, en çok ABDnin doğrudan müdahil olduğu olumsuz deneylerle, daha da şiddetli bir Amerikan karşıtlığını üreten daha da olumsuz şeriatçı bağımsız ülkeler gerçekleri karşısında, sandıktan çıkacak iktidarlar ittifakları yaratma arayışlarından, kalıcı, istikrarlı sonuç almak sanıldığından çok daha zor. Amerikanın, ABnin bu arayışlarda gerçekten İslam-Arap dünyasında çağdaş evrensel insan hakları, demokrasi, laik düzen arayışları içinde olduğunu savunmak eşyanın tabiatına aykırı bir düş olabilir ancak. Kaçınılmaz sandık demokrasisi arayışları bile bir aşama sayılabilir. Ancak uzun yıllar, çıkarlar adına evrensel değerlere aykırı olarak kullanılan zehrin sonuçları en büyük engel.

\n

***

\n

Daha açık bir anlatımla yoksul güney dünyası için evrensel değerler, insan hakları, demokrasi, laiklik kaygıları olmadan kurulan ittifaklarda her tür kimlik ayrımcılığının sömürü, çatışma, iç savaşlar, kaos yaratma aracı olarak kullanılmış olması, şimdi saatli bomba gibi, ters tepen bir silah içeriğiyle gündemde. Radikal İslami akımlar diktatörlüklerde sorgulayamadıkları Amerikancı İslami modelin, bugünkü ılımlı İslam projelerini içlerine sindirmede zorlanıyorlar.

\n

Emperyal odaklar da bunu çok iyi gördükleri için, Atatürk devrimleri, kazanımlarıyla yaratılan, evrensel değerlerle uyumlu hukuk devleti düzenini, laik Türkiye Cumhuriyeti modelini, rol model olarak göstermeyi seçmediler. İslam dünyasına uzanan öncelikli güçlü bir ılımlı İslam cemaatler kuşağını oluşturmayı, Türkiyede de bu kalıplara uyan bir iktidarı oluşturmayı öngördüler. Batı dünyasında, medyasında, Türkiyenin adının çoktan ılımlı İslam cumhuriyeti, İslam demokrasisi olarak kullanılması bir cehaletin değil, bilinçli seçimin ürünü. Gerçek insan hakları, demokrasi, laiklik, hukuk devleti, evrensel değerleri, kaygısı taşımayan bir rol model kastediliyor. Siyasal İslamcıları korkutmayacak, altı kaval üstü şişhane bir model, Türkiyenin evrensel kazanımları, demokrasisi için büyük kayıp olurmuş, umurları değil...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları