Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gün Gün Değişim...
Yeni dünya sömürü düzeni çarklarının işletilmesinde tek kutup, küreselleşme sürecinde, kutsal sözcükler arasında “değişim rüzgârlarının” yeri çok önde... Çarkların dönmesinde engel oluşmamasına yönelik piyasalar düzeninde sınırsız özgürlük, ekonomi kurumlarında özerklik istenirken siyasi liderler ve iktidarlar için de anahtar slogan “değişim” oldu. Siyasetin, sistemin sıkıştığı noktaya, pozisyona göre iktidardaki siyasi partiler, liderler değişecek, siyasetin düzen üzerindeki etkinliği olabildiğince zayıflatılırken de lider, parti değişimi ile sistemin işleyişi arasındaki bağlar koparılacaktı... Değişim rüzgârlarının, sistemin kendi krizleri içinde, sistemin kendisini de bu boyutlarda vuracağı galiba öngörülememişti...
\nGüdümlü medya gerçekleri görebilmemiz, aymamızı önleyebilme adına militanca çarpıtmaları ile ülkemizde milyonlar, dünyamızda milyarları bilinçsiz, örgütsüz, pusulasız kılsa da sistemin kirli çarkları, daha daha kirli siyaset, sistemin krizleri öylesine ağır, medyatik çok moda deyimle şok çarpmalarla öylesine ağır vuruyor ki, hak arama bilinci, örgütlülüğünde diblerde sürünsek bile, bir yerlerden bir şeyler patlıyor... Dünyada ve ülkemizde gün gün sisteme ters düşen değişimler algılama alanımızın dışına çıkarılıyor olsa da yok sayılamaz, görünemez oldular...
\n***
\nTelevizyonlarımızın, gazetelerimizin ana haberleri içinde hiç yer almayan Amerikan bahar eylemlerinden dünkü birkaç cümlecik, içerik ve görüntüleri ile aklı başında olanları uykudan uyandırmaya yetecek içerikteydiler... Hâlâ dünya ekonomik pastasından en büyük payı alan ABD’de büyük kriz milyonları vurduğunda, sistemin ideolojik sahipleri boyutlarını, sonuçlarını beklemediklerini gizleyememişlerdi. Elbette refleksleri sistemin çarklarının işleyişinde en çok önem verdikleri piyasaları, bankaları, büyük sermayeyi kurtaracak reçetelere öncelik vermek oldu. İkisi de aynı ideolojide, sırayla iktidara gelen ABD’nin büyük(!) demokrasisinin değişim rüzgârlarına çok açık kadroları, liderleri istenen reçetelere çok sadık kalacaklardı. Dünyanın sisteme en uyumlu sivil toplum örgütlenmeleri, işçi sendikaları suskun kalacaklardı. Zaten Amerikalıların çoğunluğu, büyük Amerika’nın bir gün köşeyi dönecek bireyi olmanın güçlü medyatik pazarlamasında rüyasına kapılmış, suskun krizden çıkaracak mucize reçeteleri bekliyordu.
\nYoksullaşma, yoksunlaşma beklenenden çok uzun süreli, çok ağır olunca, çaresizlik ateş bacayı sarınca işin rengi değişmeye başladı... Amerika’da krizin dibinde, en çok ezilenlerin örgütsüz de olsa sokaklara dökülmesi bundan. Sonunda piyasalar düzeninin beyninin, finas kurumları, bankalar büyük sermayenin kurtarılmasına ayrılan tüm kaynakların kendilerini çok daha ağır bir çaresizliğe sürüklemesinin isyanında, öfkelerini bu merkezlere, düzene daha bilinçli, ideolojik yaklaşımlarla yöneltir oldu... Son eylemlerinde piyasalar düzeninin kalbinin hedef alınmasına, en az sayı ile pastadan en büyük payı koparan Amerika’nın en zenginlerinin toplandıkları mahalleler eklenmiş... Satır arası haberlerde hiç beklenmeyen biçimde düzenin iki partisinin yanına, ideolojik içeriği olan başka partilerin eklenebileceği vurgusu var.
\n***
\nBizde AKP iktidarına teslim olmuş medya haberlerinde irade dışı kaçaklar vardı... Yıllardır saklanması, ertelenmesi başarılmış Deniz Feneri davasında köstebek Bakan haberinin, tartışmalarının büyütülmemesi olanaksızdı. En sarısından, biçimsel demokrasilerde krizsiz, istifalar olmaksızın kapatılamayacak skandal boyutlarını kapatma çabaları hâlâ ağır bassa da büyüyeceği artık kabul görüyor...
\nİsrail ile Hamas’ın takas pazarlığı Ortadoğu dengelerinde kimi yeni, önemli değişimlerin göstergesi olarak gündeme düşmüş bulunuyor. Anlaşmanın taraf-larının İsrail-Hamas olması, Mısır’da gerçekleşmesi bizim hükümetimizin izlediği iddialı ben merkezli politikaların çizgisi anlamında biraz düşündürücü olmalı. İsrailli bir askere karşılık bin tutuklunun serbest bırakılması dünya emperyal çarklarında İsrail lehine konan ağırlığın da bir belgesi gibi...
\nHafta sonu İran’dan gelen Türkiye’ye yönelik sert eleştirilere, Başbakan ve Dışişleri Bakanımızdan artık gelenekselleşen sert çıkışların gelmeyişi, dış politika yorumcularımız tarafından, ABD’nin de izlemekte kararlı olduğu varsayılan “soğuk siyaset” çerçevesinde olduğu değerlendirilmesi yapıldı. İran’a dönük yakın tarihlerde sıcak, sert müdahalelerin değil, zaman içinde yıpratma stratejilerinin yeğlendiği sonucu çıkarılıyor... Suriye’den gelen sert çıkışa da günübirlik yanıt gelmemesi ilişkileri daha da germeme anlamına mı geliyor? Suriye’den dün gelen sesler ise muhalefet değil, iktidar yanlısı eylemlerdendi...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!