Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gömlek Değiştiren Gücün Sahibi...

26 Nisan 2014 Cumartesi

AKP’liler dün Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın galiba en çok “Gücün etkisi ile gömlek değiştiren bir gücün sahibi olamayız” vurgulamasına takılmışlar... Başbakan’ın kendisiyle ilişkili; Milli Görüş gömleğini çıkarıp, muhafazakârlığa, gerçek anlamıyla liberalizme soyunması için yapmış olduğu “gömlek değiştirme” tanımlamasını anımsatmasını yakışıksız siyaset yapmak olarak değerlendirdiler... Erdoğan’ın yaptığı “hukukçu cüppesini çıkararak siyasete soyunması” çağrısını birbirinden sert dozlarda yinelediler. Demokrasi ve hukuk devleti düzenine ilişkin Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın en üst yargı temsilcisi kimliği ile yaptığı saptamalar; “Hukukun olmadığı yerde güvercin tedirginliği... Yargı bağımsızlığı...” üzerinden tartışmalar tümüyle gündem dışına çıkarıldı. Başkanın çıkışı ve son kararları ile Anayasa Mahkemesi’nin, anayasa ve hukuk kurallarının, yetkilerinin dışına çıktığı, iktidar karşısında yeni bir muhalefet odağı olduğu suçlaması gündemimize girdi... “İktidarları - üst yargı çatışması” gündemli, nur topu gibi bir çocuğumuz daha doğdu...
İktidarlarının, medyanın tartışılamaz peşinden sürükleneceği sıcak gündeminde, bu kez hedef tahtasına alınmış, geçmişte kararlarından çok hoşnut oldukları Anayasa Mahkemesi ve Başkanı Haşim Kılıç var... Satır arası haber ve dedikodulara göre ise Haşim Kılıç’ın kendisine ve mahkeme kararlarına yönelik, Başbakan başta, çevresi odaklı gelen sert eleştirilere böylesine sert yanıtlar vereceği öngörülememiş... Cumhurbaşkanı- Başbakan-Meclis Başkanı, Bakanların karşısında dizilmiş olarak dinlemek zorunda kalmaları sindirilememiş, siyasi bir hesaplama yanlışı olarak tepkilerin de o ölçülerde sertleştirilmesi gereği olduğu sonucuna varılmıştır...
İktidarlarının başından bu yana pek sevdikleri, özdeşleştikleri Anayasa Mahkemesi Başkanı ve kararları ile böylesine kavgalı bir noktaya gelmelerinden sonra olacaklar, atılacak adımlar üzerinden öngörüde bulunmak hem erken hem de zor... Umalım muhalefet, hukuk kurumları değişen gömleklere göre yapılacak siyaset tartışmalarının tuzağına düşmeden yargı bağımsızlığı, hukuk devleti düzeninin işleyişi ekseninde bir tartışmanın yapılabilmesi yolunda ağırlıklarını koyabilir... Hukuk devleti düzenimizin yara üzerine yara alan yargı bağımsızlığı, işleyişi üzerinden anlamlı adımların atılmasına, İktidarlarının anladıkları dilden “hayırlara vesile olur”...

***

Önceki günün, dünün hiç de “hayırlara vesile olmayacak” görüntüleri, 1 Mayıs eksenli İktidarlarının, hak hukukla ilişkilendirilemeyecek siyasi güç gösterileri... 1 Mayıs’la ilişkili, “Erdoğan’ın ağzından öyle çıktı, tartışılamayacak buyruk oldu..” denilerek, “Akıldışı, çelişkili, yasadışı” gerekçelendirmelerle, sınırsız, orantısız güç, şiddet kullanılmasında çekinilmeden Taksim’in işçilere kapatılmasının provaları... Taksim’e günlerdir barikatlarda kullanılacak demir bariyerler taşınıyor... Başka meydanlarda şov, korku yaratmaya da yönelik olarak, polisin kullanacağı ilaçlı-basınçlı su ile gazın provaları, tatbikatları yapılıyor... En sokak kabadayılığı, tahrik üslubunda, işçileri onurları, sınıfsal kimlikleriyle ezmeye yönelik yapılanı ise başta Başbakan Erdoğan, ilgili bakanlar, yöneticilerin ağızlarından çıkan sözlerde saklı... İktidarlarının emirlerine uyularak Kadıköy’de mitingi yapmaya yönelik ayrılmış olanlara, “Kadıköy’de de bu son, hele bir yeni meydanın yapımı bitsin, bundan sonrası ancak Yenikapı’da, Maltepe’de, izin verdiğimiz yerlerde olacak” buyruğu ile üstüne basa basa hakaret ediliyor...
Yetmiyor, baştan Taksim yükü, tarihi sorumluluğu, ölenler, yaşanmışlıklar nedeniyle üzerinde olan DİSK ve başından hep birlikte olmuş diğer konfederasyonlara, meslek örgütlerine çatışma yaratmak isteyen teröristler muamelesi çekiliyor... Gömlek değiştiren gücün sahibi, kendi geleceğini toplumu giderek germe, cephelere bölmede görüyor. Gerdikçe geriyor... Çatışmacı siyasetini yaşamın her alanında yeni gündemler, yeni odaklarla sürdürmenin artı hanesine yazıldığına inanıyor...
Doğrusu uzun soluklu İktidarlarında oluşturdukları çıkar cephesine güvende, sınırlarda oynamanın daha önceki göreceli kazançlı çıkışlarından başları fazlası ile dönmüşe benziyor. Ekonomik, sosyal, siyasal dengelerdeki dipten dipten gelen dalgaların görülemeyişi ile altüst oluşlar gerçeği; gücün sarhoşluğunda benzer toplumsal tarihe kazınmış örneklerdeki yaşanmışlıklar gibi atlanıp, yoka mı sayılıyor? Gücün iktidarı ile, güçle kazanılanlarda en geçerli toplumsal kuralın, baskı gücünü, korkuyu sınır tanımaz kullanabilmenin sınırları öylesine belirsiz, öylesine sert ve değişkendir ki... En büyük kırılmalar, en güçlü sanılan noktalarda yaşanır...
İktidar ortağı Cemaatin böylesine sert dönüş yapacağı, böylesine riskli çatışmacı çizgiye geçebileceği atlanmadı mı? Oy kaybı henüz ayakta durmaya yetse de, tahribatı arkadan gelmeyecek mi? Üstüne yeni çatışma alanları, yeni cepheler açmak, toplumu daha daha germek İktidarları ve liderlerinin gerçekten çıkarları ile çakışıyor mu?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları