Girdabın Çekiminde

13 Kasım 2012 Salı

Türkiye iç-dış sorunların dev boyutlar kazanan girdaplarının çekim alanlarında... İktidarları, iradelerinin dışında sürüklenişin toplum tarafından algılanmaması, siyasal bedellerini ödemek zorunda kalınmaması uğruna kuyruğu dik tutmanın derdinde... Başbakan Erdoğanın kendi geçmiş görüş, söylemlerinin de tam tersi yeni tezleri, tehditlerini geçmiş kimliği, alışkanlıklarının bir devamı gibi değerlendirmek, yanılgı olabilir... Şimdilerde yakalanmış iktidar gücünü yitirme riski, paniği ile, çok farklı bir restleşme, tehdit üslubunda tırmanış var. Tehdit olarak algılanan muhalefet örgütlenmelerinin tümünü, siyasi partiler, demokratik örgütlenmeler, toplumsal-bireysel duruşları bire bir dize getirme takıntısı, akılcı çözüm üretmelerinin üstüne çıkmışa benziyor..

\n

Suriye gelişmeleri Türkiyeyi Suriye bataklığı, kaosuna çekme, girdabın içinde tutmaya yönelik günübirlik yeni tehdit boyutlarını üretiyor. Dışarıdan haberlere bakarsak Suriye muhalefetinde bir toparlanma, yeni liderlerini belirleme çalışmaları gündemde. Söz konusu haberler yalan değil elbet. Ancak söz konusu çalışmaların içinde Türkiye doğrudan yok. Türkiye, daha önce öne çıkmış, ABD, Batı dünyasını da kaygılandıran bu nedenle de desteğin çekildiği, çokuluslu teröristler ordusu kimliğini kazanmış, muhalefet örgütlerinin destekçisi damgasını yemişe benziyor.

\n

Gerçi iktidarlarımızın sözcüleri yeni açıklanan muhalefet koalisyonuna karşı olmadıklarını, Esad karşıtı tüm muhalif güçleri desteklediklerini söylüyorlar. El Kaide simge ABD-Batı dünyasını kaygılandıran radikal İslami hareketlerin öne çıktığı, çok kanlı-şiddet uygulamasından sorumlu Esad karşıtı güçlerin, Suriye muhalefetinden arındırılması çabaları ne kadarıyla sonuç verecek? Türkiye hükümeti, Suriyede yaşanan kanlı muhalefet eylemlerinden sorumlu tutulan söz konusu örgütlenmelerle var olduğu öne sürülen ilişkilerinden arındığını nasıl ortaya koyacak?

\n

***

\n

Üstüne üstlük dünün verileriyle, sınırımızdaki çok şiddetli çatışmalarda bizi çeken bombalar topraklarımıza düşer, akın akın yaralı, sığınmacılar sınırı aşmak için çırpınırlarken, Erdoğan hükümeti, Batı kamuoyuna yönelik Suriye iç savaşına bulaşan politikalarıyla eleştiri alırken, sorumluluk almak istemeyen BM, Batı dünyasının taktik payları üzerine ise fikrimiz yok... Sapla saman öylesine birbirine karıştı ki... Şimdilerde topraklarımıza sığınmış Suriyeli sığınmacı sayısı 125 binlerle sayılırken, bütün bir kışın en olumsuz koşullarında insanca yaşatılmaları sorumluluğunda bize el uzatma, destek vermeye gönüllü ülke, dünya örgütlenmesi ortalıkta yok. İktidarlarına Esadı düşürme operasyonunda stratejik ortaklık misyonu yükleyenler, yeni Osmanlıcılık, İslam dünyasına liderlikten sözü açanlar buharlaştılar mı ne?

\n

Siz dün de NATO resmi açıklamasında müttefik Türkiyenin gereksinimi olan askeri güvencenin verildiği, gereken önlemlerin alındığı açıklamalarına ne bakıyorsunuz? Somut adım var mı? Başbakan Erdoğan BM, NATO, ABD, Batı dünyasına boşu boşuna mı her gün sitem dolu çağrılar yapıyor, Esadın düşürülmesi operasyonunun ortak sorumluluk olduğu tezini yineliyor. Gerçi dünün haberleri arasında İsrailden gelen iki somut bombardıman haberi vardı. Türkiyenin Batıdan beklentileriyle çakıştığını hiç sanmıyorum. ABD seçimlerinin noktalanması sonrası sanki Esadın bir an önce düşürülmesine hız verildiği görüntüsü varsa da gerçek çok yanıltıcı, hatta tam tersi de olabilir. Bu konuda öngörülerimizde yanılma payı ne kadar yüksekse, Türkiye’nin eskisinden daha devre dışı ama kaosun, girdabın odağında olduğu o kadar gerçek...

\n

Elbet PKK, tırmanan terör, KCK operasyonu gündemli yaşamsal açlık grevleri sorunumuzdaki gelişmeler de aynı türden bilinmezleri, kaosu, girdaba çekilmeyi içermekte. Zaten sorun doğrudan Ortadoğu projeleri, Suriye son gelişmeleri ile doğrudan ilişkili. AKP iktidarları İslam kimliği ağırlıklı, Kürt sorunu çözüm reçetelerinde baştan kazançlı görünüyorlarken, işlerin tersyüz olmasında Ortadoğu bataklığı sıcak iç savaşları, ABD emperyal politikaları doğrudan belirleyici olmadı mı? Tırmanan PKK terör eylemlerindeki silahların, madde desteklerin kaynaklarıyla ilgili somut bilgiler tüyler ürpertici..

\n

Yaşamsal, insani boyutu olan cezaevlerindeki açlık grevlerinde çıkış yolu bulmak gerçekten siyaseten de çok zorken, Başbakan Erdoğanın öfkeli çıkışlarla gerilimi tırmandıran, tehdit de içeren söylemlerini nereye yerleştireceğiz? Elbette Apo, PKK dayatmasına prim veren bir uzlaşmanın, siyaseten iktidar için yıkıcı, bomba etkisi olabilir. Apo-PKK-BDPyi sorumluluk sarmalına alan açlık grevleri, ölebileceklerden doğrudan sorumluluk ise Kürtlerin iç dünyasında, tırmandırılmış kanlı terör eylemlerinden daha yüksek bir deprem etkisi yapacak değil ya... İnsani boyutta haklılıkta zaten dibe vurmuş olmanın rahatlığı, siyasi vurdumduymazlığındalar...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları