Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ezilen Resmi İndi Ezen Çoğunluk Çıktı

02 Kasım 2013 Cumartesi
Kadının türbanı üzerinden, kadın
hakları ekseninde yürütülen
kavgada, İktidarları cephesinin
Meclis’te zafer kazandığı gibi görünen
kavganın, son sahnesinin,
olaya nokta konmasının görüntülerine
haberler hafta sonu, tartışma
programları bağlantılı bir daha
bir daha gösterildiğinde farklı bir
gözle, dikkatle bakmanızı öneririm...
Toplumsal gelişmelerde,
hele de dönemeç noktası gibi
görünenlerinde ayrıntılar, satır
arası gelişmeler çok daha fazla
önem kazanırlar...
Anımsatırım, Suriye’de kimyasal
silah kullanımı gündemli ABD’nin
en azından bombalı müdahale
edeceği açıklamaları dünya medyasında
döne döne yineleniyorken,
medyatik vitrin dışında yürütülen
dış politika denge pazarlıkları sonunda,
Rusya’nın belirleyiciliği
öne çıkmış, ABD’nin söz konusu
müdahaleden geri adım atmasının
yanında, ABD medyasının bile gözünde
Putin’in, Obama’nın önüne
geçen lider seçilmesini getirmişti...
Demem o ki dün CHP’den bir milletvekilinin
televizyon kameraları
karşısındaki uyarısını, Başbakan
Erdoğan’ın türbanlı milletvekillerini
Meclis’e öngörülenden çok kolay
sokturması sonrası yaptığı halka
seslenişte yüzündeki sıkıntıyı siz de
değerlendirin... AKP milletvekilleri
Meclis’te zafer sarhoşluğu içinde,
türbanla salona girmeleri ile ancak
isimlerini duyup bire bir tanıdığımız
kadın milletvekilleriyle anı
fotoğrafı çektirmek üzere yarışır,
sevinçli, coşkulu poz verirlerken
Başbakan’ın, zafer konuşması
yapıyor gibi iken yüzüne yansıyan
kaygı ne anlama geliyor?
Art niyetsiz “elindeki oyuncağı
kaptırmış çocuğun şaşkınlığı” diye
yorumlasam çok mu kızarsınız?
AKP’nin kurt siyasetçisi Arınç’ın,
Şafak Pavey’in konuşmasını çok
beğenmiş gibi yapıp, hemen besbelli
çok bozulmuş olarak hemen
çürütmeye çalışırkenki yüz diline,
sözlerine de dikkat etmelisiniz...
Kurt siyasetçi, Pavey’in konuşmasında
çok yalın çizilmiş tablodan,
rollerin değişimi ilanından çok ama
çok rahatsız olmuştu... Yıllardır
İktidarlarının siyaset oyunlarında
çok etkin olarak kullanılmış insan
hakları ihlal edilmiş, mağdur türbanlı
kadınlar resmi yere inmiş,
kadın hakları, insan haklarında
doğru yerde durmak, sorumluluk
üstlenmek zorunda olan çoğunluk
güce de sahip türbanlı kadınlar
gerçeği ortaya çıkmıştı... Mağdurluk
üzerinden siyaset oyunu
oynayabilme şansı sonuna kadar
tüketilmiş, son işe yarayacak
koz olarak seçim öncesi
sahnelenen tabloda kadın
bedeni, türbanı üzerinden
sahnelenen oyunda yollara
serilen tuzaklar işe yaramamıştı...
***
Dahası tuzak için
sahneye çıkarılan, daha
öncesinde milletvekili
olarak kadın hakları,
toplumsal yaşama katkıları
üzerinden anlamlı
hiçbir çalışmalarına tanıklık
edemediğimiz kadın
milletvekillerinin dördünü birden,
reddetmedikleri sürece bağlayan
bir yaklaşım dillendirilmişti... Hani
kendi özgür iradeleri ile gönüllü
hacca gittikten sonra örtünmeyi
seçtiklerini açıklayan milletvekillerimiz
adına kameralar önünde;
“Başımı açarak bir daha kirlenmeyeceğim”
cümlesi ile, başı açık
kadınlar kirlenmiş ilan edilivermişti
ya... Pavey, Meclis kürsüsünden
yaptığı konuşmada, bu açıklamayı
sorguluyor; “Başı açık olanlar kirlenmişler
midir” sorusunu soruyordu...
İnanç üstünden öbürünü kirli
ilan edebilmenin kimsenin haddi
olamayacağını da anımsatmayı
unutmuyordu... İnancın gösteri için
kullanılamayacağını, büyük bir ruh
temizliğinden doğan muhteşem bir
tevazu ile yaşanması gerektiğini
de anımsatarak...
Evet, Pavey’in deneyimli, uluslararası
örgütlenmelerde kadın,
insan hakları savaşımı vermiş
bir uzman olarak Meclis kürsüsüne
taşıdığı sorgulamalar çok
evrensel... Türbanı bir insan hakları
ihlalinden, bir insan hakları kazanımına
dönüştürmede, türbanlı
milletvekillerimizin üstlendikleri
sorumluluklar çok büyük... İnanç
özgürlüğünün en büyük güvencesi,
geleceğimizi dini rehberlikle
kontrol etmek değil, kusursuz bir
sekülerizm savaşımı vermek olduğuna
göre... Ortak geleceğimize
açılacak yol hukuk ve sekülerizmi
zorunlu kıldığına göre...
Türbanlı milletvekili kadınlarımızın
bundan böyle öncelikle, kendi
inanç özgürlükleri için gösterdikleri
duyarlılıkları, kadın erkek, bu
ülkede yaşayan tüm bireylerin
hakları için gösterme sorumlulukları
katlanmış oluyor... Ruhban
Okulu, azınlık okulları, cemevleri,
bir inanç biçiminin murdar olarak
ilan edilmesi gibi sorunlu inanç
alanlarında görülmeleri gerekiyor.
Bir arada yaşama efsanemiz
çökmeyecekse, bir taraf bir arada
yaşamanın yolunu ararken öbür
tarafı sindirmek, özgürlükleri bir
bir yok etmek istiyorsa;
Azınlığın çoğunluğu ezmesi
sürdürülemezken, çoğunluğun
azınlığı ezmesinin sürdürülebilir
olduğu gerçeği unutulmadan...
Gerçekten bu ülkeyi korkunç bir
uçuruma sürüklemekten kaçınma
niyeti söz konusu ise adaletle öç
alma arasındaki farkı, İktidarları
cephesinde rol alanlar, türbanlı kadınlar
öncelikle, en kısa zamanda
öğrenmelidirler... Kendi yarattıkları
canavarın onları da teslim almasını,
ancak ötekileştirmeye, cezalandırmaya
çalıştıklarının hep birlikte
verdikleri var olma savaşımları önleyebilir...


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları