Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Evdeki Hesap...
İktidarları penceresinden, evdeki hesapların çarşıya uymadığı hallerin, böylesine üst üste, olumsuz eklemlendiği dönem hiç yaşanmamıştı.. En beylik, çok fazla söze dökülmüş gelişme “komşularla sıfır sorundan, sorunsuz olunabilen komşu, belki de ülkenin kalmadığı gerçeği..” sayılabilir. Başta Başbakan, İktidarları kadroları, destekçilerinin çok hırçın ve ortak koro olarak Mısır gelişmeleri; Mursi’ye sahip çıkma, yanında yer alınmayan gelişmelerin şiddetle eleştirilmesi, karşı çıkılması gereken darbe olarak nitelemeyen, ABD-AB başta dünya ülkelerinin izledikleri politikalara karşı öfkeleri nasıl okunmalı?
Batı’nın hep yaptığı, çıkarları ile bağlantılı çifte standart politikalarını görmek, eleştirebilmek başka, demokratik-laik TC Hükümeti olarak çifte standartsız, ilkeli dış politika duruşu sergileyebilmek çok başka... Mısır’da yaşanan olayların analizinde askeri darbeyi yok saymama, kınamada İktidar, Meclis’ten muhalefetle birlikte ortak görüntü sergileyebilmede ne kadar başarılı ise, sonraki çıkışlarında Mursi iktidarına sahip çıkma uslubu, dozunda dünya ölçeğinde açığa çıkma, nerede ise tek başına kalmada o ölçekte dikkat çekiyor...
Dünyanın her cepheden müttefikleri, bağlı olduğu ittifaklar bağlamında tek başına kalan İktidarlarının, giderek sertleşen Mursi yandaşlığı, diğerlerinin politikalarını eleştirme üslubundaki dil, uluslararası politikanın kabul edilebilir ölçeklerini zorluyor. Mısır-Suriye-Türkiye ekseninde öngörülmüş siyasal İslamcı ittifaklar dengeleri, belki de Kürt açılımı üzerinden yine siyasal İslamcı kimlikte öngörülmüş uzlaşmaların altüst oluşu, evdeki hesapların çarşıya uymamasının bu frenlenemeyen öfkeyi besleyen ana kaynak olduğu söylenebilir...
Kuşkusuz çok daha boyutlu dolaylı, ana eksen gidişi altüst edebilecek gelişmeleri hafife almamak gerek... Suriye üzerinden dünya ülkelerinin çıkar dengeleri ile bağlantılı gündeme giren değişikliklerin, İktidarlarının Suriye’de esas rol alacağı öngörülmüş başlangıç çıkıştan çok farklı bir rotaya oturması. Stratejik ortak rolünde Suriye’ye dışardan müdahalelerde başlangıçta başrol verilmiş Türkiye’nin, İktidarlarının isteyerek ya da istemeden buluştuğu siyasal İslamcı öne çıkan ittifakları bağlantılı geriye çekilmek istenmesi... ABD başta, Rusya devrede yeniden oluşturulmaya çalışılan Suriye muhalefet cephesinde Türkiye’nin en çok bedel ödeyen, ancak izlediği siyasetleri ile ortada bırakılan ülke konumuna düşürülmesi...
Kürt açılımı sürecinde İktidarlarının tam dengelerini bilemediğimiz adımları belirsizliğini korurken, buna bağlı İktidarlarının Irak merkezi yönetimi ile arası çok fazla açılmış, Irak Kürdistanı ile güçlü ittifakı gündemde iken, ABD’nin devreye girmesi ile Irak merkezi yönetimi ile Irak Kürdistanı yönetiminin bir biçimde barıştırılmaları, kimi denge değişiklikleri... Peşinden İran seçimi ekseninde İran ilişkilerinde genel denge oynamaları... Mısır’da kökten sarsılma ile Mısır’ın lider ülke konumu bağlantılı tüm Ortadoğu, İslam ülkeleri, en çok Filistin-İsrail ilişkileri dengelerinde büyük kırılma... İktidarlarının dış politika çalkantılarında, dış dünyadan gelen çalkantılarla, çok boyutlu öngörülemeyen yeni dalgaların oluşması...
İçerde iktidar cephesinin kendi içinde iktidar paylaşımında yılların geçmesi ile bağlantılı yol ayrımları, askeri sır gibi saklanmanın ötesinde kendi iç sorunları sayılabilirdi. Sonuçta, odağında, demokrasinin tüm kriterleri ayaklar altına alınarak, sivil diktatoryal boyut kazandırılmış uzun soluklu antidemokratik iktidar icratları, haksız, hukuksuz paylaşım, kirli çıkar savaşlarına dönüşmemiş olsalardı. İktidarlarının icraatlarında genel karakteristik yapı, sandık çoğunluğundan gücünü almış olsa da yıllar içinde iktidar yetkilerinin demokrasi, hukuk devleti düzeni kriterleri ayaklar altına alınmış olarak, sivil diktatörlük kimlikli baskı niteliğini kazanmasaydı...
Bardağı taşıran gelişmeler yaşamlarını, özgürlüklerini, geleceklerini tehdit altında görenlerin çok farklı gerekçelerle, örgütsüz olsa da gençler ağırlıklı en son Gezi olayları patlamasında “yetti gayrı” demeleri ile sınırlı değil. Ondan daha önce; sessiz ve derinden yaşanan, İktidar aleyhine olumsuz gelişmelerin odağında, ekonomi, piyasalar düzenindeki rüzgârların yön değiştirmeleri var... Ne zamandır gelişmekte olan ülkeleri ayakta tutan piyasalar düzeninin sanal pembe tablosunun renkleri olumsuza dönüşüyor. Türkiye gelişmekte olan ülkelerin bir dönem için yakalamış oldukları yelkenleri şişiren rüzgârlardan kalıcı en az yarar sağlayanlardan... Ekonomik başarı, ekonomik büyüme efsanesi, sanal üzerine oturtulmuş masallar fazlası ile tüketilmiş bulunuyor. İktidarları için zorlu, gerçekçi ilk ekonomik sınav günleri kapıya dayanmış bulunuyor...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!