Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Erdoğan'ın Umudu ABD - K. Irak - Meleler
Yaklaşan çözümü engelleme çabası olarak değerlendirilen Dağlıca saldırısı sonrası Başbakan Erdoğan’ın; “2015’te, Türkiye’deki G 20 toplantısına kadar çözülebilir” iyimserliğini değerlendiren Ankara medyası, “ABD-K. Irak-Meleler” üç eksenli girişimlerden, iktidar beklentilerinden söz ediyor...
\nDiyanet İşleri Başkanlığı’nın çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu illerimiz olmak üzere 1000 melenin, 800’ü imam hatip, 200’ü Kuran kursu öğreticisi olarak atamasını yapmasının görünen yüzünde diplomasız din adamlarının sözleşmeli olarak görevlendirilmesi var. İmam hatip bolluğunda, diplomalı din adamlarının yanında sözleşmeli statüsünde diplomasız din görevlilerine gereksinim olup olmadığı sorusuna yanıt yok gibiydi... Diyanet İşleri’nden yapılan açıklamaya göre de “Özel yeterlik olarak geleneksel usullere göre din öğrenimi aldığını belgeleme, yurtiçi, yurtdışında herhangi bir eğitim kurumunda eğitim almış, özel şahıslardan da eğitim almış olabilmenin yeterli sayılmasının..” akılcı bir açıklaması yoktu...
\nMelelerin (özel din eğitimi almış kişilerin) dini bilgileri yeterli sayılarak Diyanet İşleri kadrolarına alınmalarının yolunun açıldığı haberlerinin verildiği günlerde, yandaş, teslim alınmış, bir biçimde susturulmuş büyük medyada bile yapılmış özel yayınlar dikkatimi çekmişti. Bir anlamlı propaganda örneğini vermekle yetineceğim. ABD’de yaşayan bir din bilimci profesörün bilimsel olduğu söylenen araştırmasından, kitabından yola çıkılarak yapılan söyleşide, adı geçen profesör, özellikle Güneydoğu bölgesinde, tabii başka İslam ülkelerinde de çok güçlü, geleneklere dayalı din eğitimi yapan cemaat kurumlarının büyük ağırlığından söz ediyordu. Araştırmaya göre, özel eğitim almış çeşitli cemaatlerin geleneksel eğitiminden geçmiş bu din bilginlerinin, dine ilişkin bilgileri, halk arasındaki etkinlikleri, güvenilirlikleri, resmi okullarda eğitim almışların kat kat üstündeydi. Doğal olarak halk çocuklarının dini eğitiminde bu insanlardan yararlanmayı seçiyordu. Diyanet kadrolarına alınmaları, var olan bu eğitim ve kurumların resmen kabul edilmesi anlamında önemli bir işlev kazanacaktı...
\n***
\nİşte dün dinlediğim, Kürt sorununda iktidarın istediği barışçı çözümler arayışlarında, bu özel sözleşmeli 1000 kişilik kadrolaşmanın önemi ve etkisi üzerinde duruluyordu. Halk arasında saygınlığı olduğu varsayılan bu kişilerin Diyanet İşleri kadrosundan ücret alarak görevlendirilmeleri, bölgede çok etkin bir din-inanç üzerinden, iktidardan yana barışçı çözümler üretilmesinde önemli rol oynayacaklardı. Bin kişilik kadro çok önemli bir doğrudan iletişim aracı olacak, daha önce yine din üzerinden işlendiği varsayılan ayrılıkçı etkileşimleri kıracaktı...
\nErdoğan hükümetinin yeni dünya dengeleri ekseninde, stratejik ortaklık ilişkilerine karşın, ABD eksenli siyasetin bugüne kadar hep PKK’den yana işleyen rolünde yeni koşulların dayattığı değişim beklentisi üzerinden.. Irak işgalinin Ortadoğu petrollerinde ABD’ye getirdiği yüksek maliyetlerden, kriz bağlantılı kurtulma zorunluluğundan sonra, ABD, Kuzey Irak’ı denetim altında tutacağı ana üs ve merkez olarak seçmiş konumda... Kuzey Irak’ın güvenlikli, ayakta kalacak ekonomik, sosyal, siyasal merkez olarak geliştirilmesinde Türkiye’ye biçilen rol önemli. Barzani-ABD’nin daha önce Kuzey Irak’ta önemli bir güç olarak seçtikleri PKK ile Türkiye arasındaki sorunların çözümlenmesi, bir biçimde uzlaşmanın sağlanması gerekiyor...
\nErdoğan hükümetleri açısından Kuzey Irak’tan Türkiye’ye saldırılarını sürdüren PKK’nin varlığı kabul edilemez, dahası Erdoğan iktidarlarının varlığının sürdürülebilmesinin önkoşulu bir durum oluşturduğu da dillendiriliyor... ABD ve Barzani’nin Erdoğan hükümetlerinden gelen zorlamalar çerçevesinde PKK’yi barışçı çözümlerde ödün vermeye zorlayacakları, Türkiye’nin Kuzey Irak’ı desteklemesinin olmazsa olmaz koşulu, bir gerçeklik kazandığı varsayılıyor...
\n***
\nBaşbakan Erdoğan’ın birinci Kürt açılımında, iç siyasete dönük vitrininde tek başına çözüm getirme atağında da meleler henüz gündeme girmemiş olsa da Barzani-ABD ekseni aynı ana çerçevede belirleyiciydi. Bir farkla koşullar, bölge dengeleri, daha Irak işgali gerçekleştirme sürecinde de, Büyük Kürdistan projesine öncelik verilebilecek gibiydi. ABD’nin Irak işgali sürecinde Güneydoğu’ya askerlerini yerleştirmiş olarak Kuzey’den Irak’a giriş hesaplarında, AKP’nin kuruluşu, iktidara gelişi sürecinden başlayarak yürütülen politikalarda, PKK’ye biçilen rollerde kimi yaklaşım farklılıkları önemli olabilir. O tarihlerde AKP’nin ilk Kürt açılımında, pazarlıklarda konfederal çözüm arayışları söylemi öne çıkmışken bugün için üniter devletten söz edilmesi gibi.. Başbakan Erdoğan’ın birinci açılımında PKK, siyasi partnerlerini öne çıkarırken, bugün CHP’yle yaklaşmayı seçip, MHP-BDP’yi reddetmesinde, ABD-Barzani ekseninde bugün için Kuzey Irak’ta, dar alanda bir güvenlik odağı oluşturulması arayışlarının payı olabilir mi?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!