Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Erdoğan'ın Umudu ABD - K. Irak - Meleler

23 Haziran 2012 Cumartesi
\n

Yaklaşan çözümü engelleme çabası olarak değerlendirilen Dağlıca saldırısı sonrası Başbakan Erdoğanın; “2015’te, Türkiyedeki G 20 toplantısına kadar çözülebiliriyimserliğini değerlendiren Ankara medyası, ABD-K. Irak-Meleler üç eksenli girişimlerden, iktidar beklentilerinden söz ediyor...

\n

Diyanet İşleri Başkanlığının çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu illerimiz olmak üzere 1000 melenin, 800ü imam hatip, 200ü Kuran kursu öğreticisi olarak atamasını yapmasının görünen yüzünde diplomasız din adamlarının sözleşmeli olarak görevlendirilmesi var. İmam hatip bolluğunda, diplomalı din adamlarının yanında sözleşmeli statüsünde diplomasız din görevlilerine gereksinim olup olmadığı sorusuna yanıt yok gibiydi... Diyanet İşlerinden yapılan açıklamaya göre de Özel yeterlik olarak geleneksel usullere göre din öğrenimi aldığını belgeleme, yurtiçi, yurtdışında herhangi bir eğitim kurumunda eğitim almış, özel şahıslardan da eğitim almış olabilmenin yeterli sayılmasının.. akılcı bir açıklaması yoktu...

\n

Melelerin (özel din eğitimi almış kişilerin) dini bilgileri yeterli sayılarak Diyanet İşleri kadrolarına alınmalarının yolunun açıldığı haberlerinin verildiği günlerde, yandaş, teslim alınmış, bir biçimde susturulmuş büyük medyada bile yapılmış özel yayınlar dikkatimi çekmişti. Bir anlamlı propaganda örneğini vermekle yetineceğim. ABDde yaşayan bir din bilimci profesörün bilimsel olduğu söylenen araştırmasından, kitabından yola çıkılarak yapılan söyleşide, adı geçen profesör, özellikle Güneydoğu bölgesinde, tabii başka İslam ülkelerinde de çok güçlü, geleneklere dayalı din eğitimi yapan cemaat kurumlarının büyük ağırlığından söz ediyordu. Araştırmaya göre, özel eğitim almış çeşitli cemaatlerin geleneksel eğitiminden geçmiş bu din bilginlerinin, dine ilişkin bilgileri, halk arasındaki etkinlikleri, güvenilirlikleri, resmi okullarda eğitim almışların kat kat üstündeydi. Doğal olarak halk çocuklarının dini eğitiminde bu insanlardan yararlanmayı seçiyordu. Diyanet kadrolarına alınmaları, var olan bu eğitim ve kurumların resmen kabul edilmesi anlamında önemli bir işlev kazanacaktı...

\n

***

\n

İşte dün dinlediğim, Kürt sorununda iktidarın istediği barışçı çözümler arayışlarında, bu özel sözleşmeli 1000 kişilik kadrolaşmanın önemi ve etkisi üzerinde duruluyordu. Halk arasında saygınlığı olduğu varsayılan bu kişilerin Diyanet İşleri kadrosundan ücret alarak görevlendirilmeleri, bölgede çok etkin bir din-inanç üzerinden, iktidardan yana barışçı çözümler üretilmesinde önemli rol oynayacaklardı. Bin kişilik kadro çok önemli bir doğrudan iletişim aracı olacak, daha önce yine din üzerinden işlendiği varsayılan ayrılıkçı etkileşimleri kıracaktı...

\n

Erdoğan hükümetinin yeni dünya dengeleri ekseninde, stratejik ortaklık ilişkilerine karşın, ABD eksenli siyasetin bugüne kadar hep PKKden yana işleyen rolünde yeni koşulların dayattığı değişim beklentisi üzerinden.. Irak işgalinin Ortadoğu petrollerinde ABDye getirdiği yüksek maliyetlerden, kriz bağlantılı kurtulma zorunluluğundan sonra, ABD, Kuzey Irakı denetim altında tutacağı ana üs ve merkez olarak seçmiş konumda... Kuzey Irakın güvenlikli, ayakta kalacak ekonomik, sosyal, siyasal merkez olarak geliştirilmesinde Türkiyeye biçilen rol önemli. Barzani-ABDnin daha önce Kuzey Irakta önemli bir güç olarak seçtikleri PKK ile Türkiye arasındaki sorunların çözümlenmesi, bir biçimde uzlaşmanın sağlanması gerekiyor...

\n

Erdoğan hükümetleri açısından Kuzey Iraktan Türkiyeye saldırılarını sürdüren PKKnin varlığı kabul edilemez, dahası Erdoğan iktidarlarının varlığının sürdürülebilmesinin önkoşulu bir durum oluşturduğu da dillendiriliyor... ABD ve Barzaninin Erdoğan hükümetlerinden gelen zorlamalar çerçevesinde PKKyi barışçı çözümlerde ödün vermeye zorlayacakları, Türkiyenin Kuzey Irakı desteklemesinin olmazsa olmaz koşulu, bir gerçeklik kazandığı varsayılıyor...

\n

***

\n

Başbakan Erdoğanın birinci Kürt açılımında, iç siyasete dönük vitrininde tek başına çözüm getirme atağında da meleler henüz gündeme girmemiş olsa da Barzani-ABD ekseni aynı ana çerçevede belirleyiciydi. Bir farkla koşullar, bölge dengeleri, daha Irak işgali gerçekleştirme sürecinde de, Büyük Kürdistan projesine öncelik verilebilecek gibiydi. ABDnin Irak işgali sürecinde Güneydoğuya askerlerini yerleştirmiş olarak Kuzeyden Iraka giriş hesaplarında, AKPnin kuruluşu, iktidara gelişi sürecinden başlayarak yürütülen politikalarda, PKKye biçilen rollerde kimi yaklaşım farklılıkları önemli olabilir. O tarihlerde AKPnin ilk Kürt açılımında, pazarlıklarda konfederal çözüm arayışları söylemi öne çıkmışken bugün için üniter devletten söz edilmesi gibi.. Başbakan Erdoğanın birinci açılımında PKK, siyasi partnerlerini öne çıkarırken, bugün CHPyle yaklaşmayı seçip, MHP-BDPyi reddetmesinde, ABD-Barzani ekseninde bugün için Kuzey Irakta, dar alanda bir güvenlik odağı oluşturulması arayışlarının payı olabilir mi?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları