Erdoğan'ın Frensiz Öfkesi AKP'nin Cephe Arkasına mı?

11 Haziran 2013 Salı

Başbakan Erdoğan’ın pazar günkü 5 ayrı mitinginde, soluksuz, öfke, tehdit, tahrik, çatışma, cepheleşmeyi tırmandıran söylemi, canlı yayınlarda tekmili birden, hepimizin kanını dondururken, en yakınları, yandaşlarının yüz, beden dillerini okumaya çalıştınız mı? Gerilim, kaygı, korku, şaşkınlık, öfke bileşkesi duyguların yansıması sıradan vatandaşınkinden, karşı cephede sayılabileceklerden çok daha çarpıcıydı. Çaresiz, dönüşü olmayan bir yolda yürümenin yansımaları, Başbakan Erdoğan’ın söylem dili, öfkeleri beslenen militan kitlenin sloganları sertleştikçe daha çarpıcı bir korkuya, paniğe yol açıyordu. Canlı yayınlarda söz söyleme, görüş açıklama noktasında olan yandaşların, cephe kadroları, parti yöneticilerinin deyimin tam karşılığı “nutukları tutulmuştu”.

\n

Ne de olsa geçmiş deneyimleri, beklentileri “balkon konuşması” çerçeveli, gerilimi yumuşatıcı olacakken, cepheleşmeyi, çatışmaları, krizin nasıl biteceğini belirsizliğe sürükleyen sertleşmeyi, savunmak, alkışlamak zorunda olmak ile haklı olabileceklerden korkmak ikileminin sarmalında kalakalmışlardı. Günah keçisi olarak hayali senaryolar yazma, düşman, hedef göstermenin, en beceriklileri için bile, öncelikle kendi cephelerini inandırabilmenin güçlüğünün sırıtması halleri vardı.
Bu kadar uzun soluklu bir iktidarda büyüme deneyimi, her alana yönelik kadrolaşma, iktidarlarını, cephelerini sağlam kazıklara bağlayabilme başarısından sonra, dereyi geçip bir avuç suda boğulma gibi bir çarpık durumun şokunu atabilmek, kendi kendilerine anlatabilmek öyle kolay bir iş değil. Öncelikle kendilerini, cephelerini ayakta tutabilmeye yönelik, büyük büyük, inandırıcı senaryolar yazılabilmesi şart. Tabii ki Ortadoğu, Suriye politikalarındaki çuvallamalar, iktidarlarını zora sokan öngörmedikleri gelişmeler nedeniyle en çok dış odaklı provokasyonlar, düşman arayışları var. Başbakan Erdoğan’ın ağzından düşmeyen dış odaklı düşman, provokasyonlar senaryoları, bozulan cephe moralini düzeltmede en işe yarayabilecek senaryolardan olmalı.

\n

***

\n

Gezi Parkı olayı üzerinden CHP’yi hedef tahtasının ortasına oturtmak kendi cephesine, seçmenine bile inandırma güçlüğü çok fazla olsa da CHP’nin hedef tahtasında olmasının başka amaçları var. Ne de olsa ortada kaldırılamayacak bir seçim sandığı var. AKP’ye oy veren cepheden kırılma, en çok ana muhalefet partisine yarayacağına göre, baştan saldırı ile kafa karıştırma, oy toplanabilme olasılığını kırma çok önemli. Ayrıca saldırı ve suçlama ile CHP’yi etkili muhalefet duruşundan koparmak, yıldırmak da önemli.
Gezi Parkı’nın öngörülemeyen toplumsal direnişi yaratmasında başrol verilen, sosyal medyadan çıkıp toplumsal yaşamımızın dümenine oturan, 1990’ların bildik ölçülerle siyasal örgütlülüğü, kimliği olmayan gençliğine... direnişin çekirdeğini oluşturan gençliğe gelince. İktidarları cephesinin onları doğrudan en azından şimdilik hedef alabilecek ön hazırlığı yok. Doğrusu bu ülkede yaşayan halktan her kesimi, belki de en çok kendilerini şaşırtan, geleceğe yönelik umutlandıran bir direngenlik, dayanma sınavı verdiler. Üstüne üstük başları dönmüş bir halleri hiç yok. Toplumun yeni baştan düzenlenmesine yönelik, büyük büyük iddialarla söz söylemeye kalkışmadıkları gibi, çok az konuşmaları, çok hoşgörülü olmaları, özgürlüklerine bağlılıkları ile bu toplumun en büyük yarası cepheleşme, çatışmacı eğilimlerin karşısında umut saçıyor gibiler. Gibisi fazla, birlikte yaşayabilme koşullarına yönelik çok anlamlı öğretileri söz konusu.
Başbakan Erdoğan’ın toplumu gererek, korku salarak iktidar gücünü elinde tutma stratejisi son çıkışlarında, bir tek onları fazlaca hedef almamaya çalışması dikkat çekici. Oysa bu beklenmedik direniş, başkaldırının odağında onların direnç, kararlılıkları belirleyici. Herkesin bir şeyler görüp çok farklı kaygılarla hiç dillendirmediği asıl çarpıcı gelişmeler iktidarlarının cephesinde, daha doğrusu cephe arkasında yaşanmakta... İktidar nimetleri paylaşılacak büyüklükte gelişirken yaşanan saadet zincirinden, şimdilerde çok hızlı, çok boyutlu kırılmalar gündemde. Öyle seçmenlerine onaylatılmaya çalışıldığı üzere, iktidarlarında Türkiye’nin bölgesinde büyük güç olmasından korkulması ile bağlantılı dış odakların hedef tahtası olunması ile açıklanabilecek gibi de değil. Dahası iktidar içinden cemaatin de dış ittifakları ya da Erdoğan’ın fren tutmaz tek lider, otoriterleşmesi sorunları ile de sınırlı, açıklanabilmesi zor.
İktidarlarının cephe arkasında iç-dış odaklı ittifaklar, çatışmalar henüz çok iç içe, kaypak. Erdoğan’ın söylemindeki “
Ben yurtdışında iken arkamdan bana karşı çevrilen dolaplar” siteminin, kendisine oyun oynayanlardan hesap soracağı tehdidinin odağındakiler bile çok belirsiz. Cepheden kimler gidecek, kimler kalacak öylesine bilinmez ki... Cephenin arkasındaki çatışma kamuoyundan olabildiğince saklanıyor. Gerçek şu ki, insan hakları, demokratikleşme, özgürleşme, ülkeyi gerçekten ileriye taşıma, 76 milyonla kucaklaşma gündemlerinin çok uzağında, en çok kendilerini kurtarma derdine düşmüş konumdalar.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları