Döne Döne...

26 Ekim 2013 Cumartesi
Yaşamsal sorunlarımız...
Demokrasimizin gidişi, hukuk devletinin
işleyişi, ekonomik gidişat... Kürt açılımı,
Suriye politikaları, İslam dünyası içindeki
denge değişimleri, Türkiye’nin rol model
oluşturma gücü üzerinden gelişmelerin
masaya yatırılmadığı, tartışmaların
yapılmadığı günümüz yok... Bir diğerini
çürüten gelişmelere ilişkin çelişkili
bilgilendirmeler, görüşlere, katlanarak bilgi
kirliliği de eklendikçe... Döne döne başımız
dönüyor... Aylar, haftalar, günler, bazen
saatler içindeki haberler, gelişmelerle
doğru bildiklerimiz, doğru sandıklarımız
tersyüz oluveriyor...
Dün en çok konuşulan, tartışılan
gündem üzerinden, Kürt açılımından
verilen haberler, yapılan tartışmalara bir
bakın hele... Bayram öncesine kadar
sürekli altı çizilen ana görüş; “barış
süreci olumlu gelişiyor, açılan paketin
olumlu etkileri yaşanıyor..” iken, dün
görüş alan haber sunucuları ile program
yapımcılarının en çok yineledikleri sorular;
“Barış sürecinde kırılmalar mı var?
Çatışmalar yeniden gündeme gelebilir
mi?” kaygılarını da içeriyordu... Bizi
ilgilendiren Kürt açılımı, gelişmelerinin
odağında bizdeki taraflar, belirleyiciler
üzerinden gelişmelere bakılır, tartışılırken,
aynı tarafların, aynı tez sahiplerinin sürecin
yürümesine ilişkin gelişmelere dış odakları
eklemenin ötesinde öne çıkarmaları dikkat
çekiciydi...
Dikkatinizi çekmeliyim, bizim İktidarları
ve Kürt cephelerinin daha önce hiç
dillendirmedikleri, uzaktan, dışardan
bakanlar arasında olarak bizlerin altını
çizdiğimiz kimi gelişmeler şimdi zorunlu
gündemde... Daha düne kadar Suriye’de
iç savaş bağlantılı yaşanan önemli
gelişmeler arasındaki Suriye Kürdistanı,
Rojava olgusu ağızlara alınmazken
bizdeki Kürt açılımına yansımaları artık iki
tarafın da dilinde. Aynı günlerde Kuzey
Irak yönetimi ile içli dışlı Merkez yönetimini
tanımayan İktidarlarının, CHP’nin
ziyaretini şiddetle eleştirmişken, şimdi
diyaloğa yönelmesi kuşkusuz anlamlı
bir gelişme. Kuzey Irak’ta aylar önce
ilan edilmiş, bölgenin dört ülkesinin Kürt
siyasal temsilcilerinin toplantısının sürekli
ertelenmesinin anlamının ise bölgedeki
çok önemli denge değişiklikleri olduğu
kuşku götürmez.
***
Barış umudunun kırılmaması, çerçevesi,
dün İktidarları iradesinde, istihbarat
örgütleri ağırlıklı yürütülmüş uzlaşmalar,
takvimlerin işletilmesinden çok,
yaşanmış süreçte çatışmaların durmuş
olması, insanların ölmemesi bağlantılı
toplumda gelişen barış umudu, iradesine
bağlanıyordu. Tarafların uzmanları pek
çok noktadan barış sürecinin işletilmesi
koşullarına uyulmadığını, suçu karşı
tarafa yükleyerek çok önemli nedenleri ile
sayıp durdular. Elbette odakta PKK’nin
silahlı güçlerinin anlaşma koşullarına
uyulmayarak çekilmemiş olması odağa
oturtuluyor, sorumluluk, nedenleri
üzerinde çok farklı, baş döndüren
nedenler sayılıyordu. Doğrusu insanların
ölmediği yaşanan süreçten sonra, yeniden
kan dökülmesi sorumluluğunu üstlenmek
barış isteyen çoğunluğun gönlündeki
yerini kaybetmek ile de eşanlamlı olabilir.
Siyasi partilerin anayasa komisyonundan
siyaseten çekilen taraf olmak istememeleri
gibi bir durum da, yeniden kan dökülmesi
sorumluluğunu üstlenmeden korkmada da
geçerli, umut kaynağı olabilir.
Dünyada, hele de bölgede siyasal güç
dengeleri üzerinden öylesine kısa zaman
dilimleri içinde öylesine büyük değişiklikler
yaşanıyor ki... Medyatik vitrindeki
gelişmelerle kapalı kapılar arkasındaki
çatışma, pazarlık, uzlaşma gündemleri
arasındaki uçurumları göremeyecek bizler
için kimi yeni gibi gelen gelişmelerin
çoğu gündemden bile düşmüş olabilir...
ABD’nin Esad yönetimine kimyasallar
bağlantılı operasyonu beklenirken, tersine
dönüşle Esad yönetimini en azından
bugün için güçlendiren, Suriye’ye yerleşik
istenmeyen radikal İslami, dış odaklı silahlı
muhalefetle ipleri kopartan bir yeni fiili
uzlaşma noktasına gelinmedi mi? Çok
daha çarpıcısı, artık tam tersini aylar, yıllar
haykırmış Türkiye, İktidarları yönetimi bile
fiilen onaylama noktasında değiller mi?
Üstüne üstlük MİT çalışmaları üzerinde
dünya medyasında hedef tahtası yapılan
Erdoğan İktidarları, yıllardır giriş çıkışa
açık bıraktıkları sınırı denetlemek zorunda
kalma noktasındalar. Radikal İslami, dış
örgütler ağırlıklı Suriye muhalefeti ile
işbirliği suçlamalarını da reddediyorlar...
“Kol kırılır yen içinde” tezi ile
övünülen İktidarları cephesi içindeki
çatışmacı gelişmelere gelince... En
baskın medyalarından su yüzüne
çıkan tartışmalarla Erdoğan-cemaat
cephesi ağırlıklı, özünde siyasal İslamcı
Türkiye’ye uzanmış tüm örgütlenmeleri,
odakları kapsayan, içten, iktidar, güç
çatışmalarının sanki yen içinde kalabilme
koşullarında kırılmalar var. İktidarlarının,
cepheyi dağıtmamaya yönelik Kürt açılımı
üzerinden demokratikleşme paketinde
öncelikleri siyasal İslamcı açılımlara,
haklara vermesi bundan. Siyasal İslama
hizmetin adımların biat kültürü içindeki
etkin yapıştırıcılığı bugüne kadar çok işe
yaramıştı. Bundan sonra işe yaramaması
söz konusu olsa da halkın gözünü
boyama, seçmenden oy almada etkinliği
çok tartışmalı... İşler sarpa sarıyor...


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları