Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Dindar, Kindar...
Çalışma, yaşam koşullarının maddi dayatması yüzünden, insani dayanışma sorumluluğumu yerine getirememenin vicdan hesaplaşmasında, izleyebildiğim Silivri duruşmalarında özel, onurlu dik duruşu ile beni ayrıca utandıran, gözünün içine bakamadığım insanların başında oldu hep, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu. Kindarlıklarına nokta koyamayanların, hepimiz adına, hepimizi yıldırmak, sindirmek, kimliklerimizi, insanlık hallerimizi, örgütlülüklerimizi teslim almak, özel bedel ödettirmek üzere, seçtikleri özel insanların içinde, bilimin, üniversitelerin temsilcisiydi...
\nFatih Hilmioğlu’na yaşatılanlarla kimbilir ne kadar çok sayıda bilim insanı, iktidarlarının, YÖK’ünün, üniversitelerinin yeniden yapılandırılmasından seslerini soluklarını çıkarmaz ölçülerde çok ama çok korkutulmuş oldu. Cezaya dönüştürülmüş, yıllardır süren tutukluluğun hukuk devleti düzenini ayaklar altına alan insan hakları ihlalleri boyutlarını sağlıklı izleyebilmemiz, boyutlarının ayrımına varabilmemiz söz konusu olamasa da, siyasi yargılamanın bütününde, çoğunluk yargılananlar, bedel ödetilenler için geçerli olduğu üzere, suçun hukuka uygun, açık, kanıtları ile ortaya konulmadığını biliyoruz.
\nÇok olumsuz koşullarda, çok büyük, nitelikli bir üniversite yaratılmasında, bilime, öğrencilerine katkıları ile bayrak olmuş bir rektörün seçilmesi, dindarlık adına kindarların hedef tahtasına oturtulmuş olması bir raslantı olabilir miydi? Rektörlük, bilim insanı kimliği ile yaptığı çalışmaları üzerinden sorgulanıp somut kanıt ve gerekçelendirilmeleri sayılmadan Ergenekon darbe örgütü üyeliğinden yıllarla tutuklu kalma, yargılanma süreci içinde tetikçi-yandaş medyada çok ağır suçlanıp karalanması, yargılama süreci içinde ise kendisinin ve avukatlarının hukuk dışılığa, haksız suçlamalara ilişkin savunmalarında ortaya koydukları verilerin, bilgilendirilmelerin yok sayılması, haber değerinde bulunmaması medyanın hali pürmelalinin yüz karası... Çoğunluk içeride yatanların başına gelenlerin bir izdüşümü..
\n***
\n12 Mart-12 Eylül darbe hukuku süreçlerinden daha ağır bir boyuta ilişkin duyarsızlıklardan ise insanlık adına utanmamanın açıklaması yok. Askeri darbe-terör örgütü üyelik suçlaması ile bilim yuvası yaratmış olma kimliği arasındaki çelişkiden vicdanı kanamayanların, tutukluluk koşulları, süresi, sağlık sorunları, yaşam hakkı üzerinden kimi duyarlıklarının olması gerekirdi değil mi? Hilmioğlu’nun yaşadıklarının ayırımına varılması, hiç değilse sınırlı ölçeklerde, yandaşlar, kinlerini soğutamayanların yine sessiz kalmaları dışında, büyük medyada görülmesi, haber olabilmesi için bir insanın başına gelebilecek en büyük acıyla mı sınanması gerekiyordu? Kendisi tedavi göremeyen kanser hastası, tecrit koşullarında yıllardır suçu dahi açık konmamış, kanıtlandırılmamış tutuklu, oğlunu kaybedip cenazesine katılma izninde bile ailesinin yanında, evinde kalmasına izin verilmeyen, soğutulamayan bir kin ve öfkenin hedefi olunca ancak haber konusu olabiliyor. Vicdanlar birazcık olsun sızlıyor...
\nDuruşma arası uzaktan selamlaşabildiğimizde, eğitimin sorunlarını yüreğinden atamamış bir bilim insanı olarak, iktidarlarının “dindar ve kindar gençlik yetiştirmek” olarak amacını ilan ettikleri 4+4+4 eğitim sistemi tartışmaları üzerine kimi uyarılarda bulunmadan edememişti. Tartışmanın odağındaki laik eğitim düzeni içinde, bireyi kul değil yurttaş yapacak düzende, sosyal bilim olarak din öğretiminin sorunlarının bilim insanları ile din insanlarını bir araya getiren ilk bilimsel toplantısının rektörlük döneminde üniversitelerinde yapılmış olduğunu anımsattı. “Dindar, kindar gençlik yetiştirme” siyasal amacı olmadan, Türkiye’nin bu işin altından nasıl kalkabileceğinin tarafları bir araya getirmiş bilimsel toplantısının sonuçları elbet özel değerlendirmeye alınmalı.
\nBu köşede sadece Fatih Hilmioğlu kimliği, neden bu kimlikten bu kadar çok korkulup bilim insanlarını korkutmak üzere örnek seçildiğine bir açıklık getirmeye yönelik, bu bilimsel toplantının açılışında rektör olarak yaptığı kimi saptamalardan birkaç cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum: “Dinimizi istismar edenler, ne yazık ki toplumda yeterli oranda aldatabilecekleri bir kesim bulabilmektedirler. Temel neden küçük yaşlardan başlayarak çocuklarımıza din öğretimi adına verilen yanlış, yanlı, çarpıtılan din bilgisidir.”
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!