Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ders çıkarabilmenin anahtar soruları...

18 Şubat 2023 Cumartesi

Hani Körfez depremi, bilimsel, özel tanıklıklarımız, alınan kararları ile fay hatları üzerinde oturmuş ülkemiz için, geçmişten o güne yaşanmış, uygarlığın, insanımızın bilgi birikimleri ile asla yaşanmış olmaması gereken can, mal, ekonomi yıkımlı büyük faaliyetlerin durdurulmasının laboratuvarı olmuştu ya... Geleceğimize dönük alınması kaçınılmaz önlemlerin en alt sınırlarında kalınmasından ilerisine dönük umutsuz olduğumuz siyasal iktidarların ellerine kalmış olması gerçeğinde bile, dünyanın en ayıplı ülkesi rekorunu kırmaktan kurtulacağımızı sanmıştık ya.. Kamuoyundan saklanamayan kirli çıkar ilişkileri ağında, çok ürkütücü otoriterleşme, Saray iktidarında bile böylesine ürkütücü noktalara gelmiş olabileceğimizi öngörememişiz..

Geleceğimizi de karartan en ağır yaraların vurgununda boğulmuş, nefes alacak bir şeyler ararken, YouTube üzerinden Cumhuriyet TV için yapılmış, Cumhuriyet okuru ile izleyenlerinin yakından tanıdıklarına güvendiğim iki ismin katılımı ile inşaat mühendisliğinin örgütlü yapısı içinde en kıdemli isimlerden Mete Akalın ile, TMMOB yönetim kurulu üyesi iken Körfez depreminin uzmanlık meslek örgütlerinin çalışmalarını kalın ciltli yayınlar haline de getirmiş Celal Beşiktepe’nin katıldıkları yayını da izleyin dememin hiç de çekici olmadığının bilincindeyim.

Gelin görün ki dönemin tüm yayınlarını yakından izlemek noktasındaki arkadaşlarımın, güncel yaşanan travmalara ilişkin yayınların bütünlüğü içinde hiç dinlemedikleri yeni şeyler, yeni boyutlar olduğunu söylemeleri dikkatimi çekti. İster istemez kimi satır başlarını sizlerle de paylaşmak gereğini duydum..

***

Körfez depreminin gece yarısında İstanbul’da da ayağa sıçramıştık. Geçmişten bilgilerimle, balkona çıkmadan tavanlarını gördüğüm binaların çatlayıp çatlamamakta olduklarını kalın duvar kirişine tutunarak izledikten, sarsıntı durduktan sonra, karanlıkta sokağa çıkmayı seçmiştim. Aynı askıda duran bir elbiseyi akıl etmek yerine, gecelik üzerine sabahlık giymiş olarak terlikle, sadece kimlik ile para çantamı almış olarak sokağa fırlamış, gazetenin yolunu tutmuştum. Ertesi sabah Yalova üzerinden, Türk-İş Başkanı Şevket Yılmaz’ın da öldüğünden haberli sulak kıyılardaki çarpık yapılaşmanın akıl almaz boyutlardaki yıkımıyla yüzleşmiştim.

Beni dolandırmak isteyen çok kısa bir alan için bindiğim şoför sadece başımın açık olduğuna bakarak “Sizin gibi günahkârlar yüzünden Allah cezalandırdı” sözleri ile susturma çabasına girmişti. Söyleşiye seçtiğim iki isim, mesleki uzmanlıklarının ötesinde, depremler karşısında bilgi, sorumluluk sahibi örgütlerin başında, dönem içinde yapılmış tüm bilimsel çalışmalar, raporların odağında sorumlu kişilerdi. Elbette sadece Körfez üzerinden trajik kayıplarımızın değil, bugün yüzleştiklerimiz üzerinden de söyleyecek sözleri olan birikimlerin, çalışmaların içinden gelenler arasındaydılar..

***

Belleğimi tazelemek, görseller toplamak üzere girdiğim arşivimizde, onutmuş olduğum Musa Kart’ın bir karikatürü ile ilginizi çekmek isterim. Depremin ikinci günü başlayan enkaz kazılarında bir daireden çıkmış bir fotoğraf karesini, gazetesine gönüllü katkıda bulunması çok seven bir Cumhuriyet okurumuz, çizerimiz Musa Kart ile paylaşmış. Gerçeğinde İTÜ mezunu olarak deprem mühendisliğinde uzman Süleyman Demirel, bizim gibi düşünenlerin dilinde “Morison Süleyman” olarak bilindiği liberal kimliği baskın yıllarda, başbakan olarak yanında bakanı İsmet Sezgin, dönemin ünlü dolandırıcılarından İnci Baba ile içtenlikli tokalaşırken. Kim bilir belki de İnci Baba ya da bir yakınının yıkılan evinden çıkmış olmalı.

Uzatmadan bildiğiniz üzere hâlâ yürürlükte olan yasalar gereği, depremlerde kırım olmayacak, bilimin yuvası olması gereken üniversiteler ile sorumlu meslek örgütlerinin yapacakları çok fazla iş vardı. Görevlerinin gereklerini yerine getirmek üzere o günlerden bugünlere kendisini, bilgi birikimini satmayanlar, örgütlü, uzmanlık çalışmalarından hiç caymadılar. Ülkemizi utanç verici kara liste tablolarından kurtarmaya dönük çalışmalarıyla çırpınıp durdular.

Bugünün beterin beteri sonuç tablosuna gelince; kirlenme, otoriterleşme, çarpık suç ilişkilerinde işbirliğinin çarklarıyla geldiğimizi sakın unutmayalım. Sorgulamalarımızı, anahtar sorularımızı bu öncelikler üzerinden sıralamada, “Artık yeter” demenin örgütlü gücünü üretmenin yollarını yaratalım. Ülkemizin, çocuklarımızın geleceği için başkaca çıkış yolumuz da yok.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları