Demokrasinin Biçemine Evet

03 Ekim 2013 Perşembe

“Demokratikleşme Paketi”nin, iktidarlarının yandaşı-karşıtı olma, çıkarlara hizmet çerçevesinde, gerçek demokratikleşme, evrensel ölçütler yok sayılarak tartışılması.. gerçekleri algılama boyutunda kelimenin tam anlamı ile eskisinden beter bir bilgi kirliliğini, en kötüsü de bıkkınlığı, sonuçlarının yaşamımıza yönelik yaşamsal işlevlerine duyarsızlığı üretti... Çözümsüzlük, çaresiz hastalıklar noktasında hani “Ne olacaksa olsun” deriz ya.. iktidarları güdümlü kamuoyu oluşturmada galiba en çok bu stratejiye ağırlık veriyor... Bireylerin, kitlelerin, örgütlü duruş koyabilme, demokrasiye katkıda bulunma güçlerinin kırılmasına öncelik veriliyor...
“Demokratikleşme Paketi”nin içerik olarak demokratikleşmenin önünü açmada yetersiz kalmasından çok daha olumsuz sonucu, demokrasinin işleyişine ilişkin algılamaların kırılmasında yarattığı sonuçlar olmalı... Söz konusu tüm yasal değişiklikler, iktidar icraatlarında, demokrasi yolundan yaşanan sapmaları uzun zaman süreci içinde yine demokrasinin içinde düzeltme şansı hep vardır... Oysa bireyler, kitleler, örgütlenmeler olarak demokratik haklarımızı kullanma yetilerimizi yitirdikçe, bir biçimde; kimlik deformasyonu, algılama bozukluğu, teslimiyetçilik, korku, yılgınlık, çaresizlik.. içinde haklarımızı kullanmaktan vazgeçtiğimizde, haklarımızın varlığını dahi unuttuğumuzda, biat kültürü içinde, teslim olmuş, geriye çekildikçe sandık sonuçları demokrasinin değil, katledilişinin aracı oluverir...
Gelişmiş ülkeler demokrasilerle, gelişmemişler birbirlerine ırk-din-mezhep ayrımcılığı içinde kırdırılanlar arasındaki uçurumun sihirli anahtarı işte bu biçem, düzen işleyişi farklılığındadır...
Dünün haberleri arasında dünyanın süper gücü ABD’nin demokratik işleyişinde yaşanan kriz, dünyayı da etkilediği için ön sıralardaydı. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin günlük, ekonominin gerçeğinden çok sanalı üzerinden işleyen borsaları düzeninde geçici iyileşmeler ürettiği için de güncel sevindirik olanlar, kazananları da vardır... Dünyayı parmağında oynatabilen süper gücün, başkanlık düzeninde çok yetkin iktidar gücüyle donatılmış başkanı 
Obama, yıllardır sosyal güvenlik sisteminde yapmak istediği reformu Kongre’ye, ikili meclislerine kabul ettiremiyor... Dünyanın en zengin ülkesinde milyonların ne kamu ne de özel sigortaları var. Bu hak verilmiyor...

 

***

Şimdi konumuz emperyal düzenin çarklarında insan hakları, paylaşımda son onlu yıllarda yaşanan uçurum, geriye gidiş, sağlık-eğitim-iş sahibi olma haklarının katledilişi de değil... Hani bizde yaratılan kamuoyuna göre, sözde ileri demokrasi adına Başbakan Erdoğan’ın çok istediği başkanlık sisteminde, en güçlü başkan ABD Başkanı’nın, ortada geçerli bir demokratik düzen varsa bu hakları kullanmada ne kadar başına buyruk olamayacağı... Bizimkinin başkanlık düşlerinin aslında ABD sisteminden çok uzak, padişahlığın üstünde, keyfilik yetkileri öngördüğünü de tartışma dışı yapalım. Başbakanlık yetkilerini Türkiye koşullarında kullanabilmesinde gelinen boyutlara bir bakalım...
“Demokratikleşme Paketi” gibi ülkenin her bireyini çok ilgilendiren, ileriye dönük bir önemli çalışmada, Osmanlı padişahlarından bile daha yetkin güç kullanımına kimselerin itirazları olamıyor... Bakanlar, milletvekilleri, medya elbette biat kültürü ile kabul ettirilmiş yandaşları, seçmenleri demokratik haklarını en baştan teslim ediyorlar... Son kararın verilmesi yetkisi, demokratik düzenin işleyişinin bir parçası olarak değil, özden, içerikten baştan kabul ediliyor. “Demokratikleşme Paketi”nin yaşamlarını düzenleyeceği milyonlar, kesimler, siyasal, demokratik örgütlenmeler, bireyler.. gönüllerinden ne isterlerse istesinler bir yana... Paket içindeki kararların, ilkelerinin gerçek demokratik ölçülere uyup uymamasının ölçüsünde de mutlak son karar yetkisi tanınıyor...
İşin, ipin ucu öylesine kaçık ki.. ağzını açan ana muhalefet partisinin lideri, Alevilik gibi milyonları kapsayan inancın sahipleri, gündemine göre en yetkin örgütlenmelerin uzmanlık, sorumluluk temsilcileri olsunlar fırçayı yiyorlar... Sonra da yandaşlar cephesi hiç yüzleri kızarmadan, Başbakan’ın karizmatik liderliği, çalışkanlığı, yaptığı işler, paketin içindeki olumlulukların görülmesi gerektiğinden söze giriyor, tartışma kapılarını bu sınırlar içinde tutmaya bakıyorlar... Demokrasinin alfabesini, var olan anayasal, demokratik, hukuk devleti düzeni içinde öncelikle, ödünsüz demokratik iktidar icraatları kültürünün işleyişi gereğini, zorunluluğunu atlıyorlar...
Pakette ileriye dönük kimi olumlu demokratikleşmenin önemli adımları varmış... Hadi canım sen de... Olumlu, önemli adımların bütünlük içinde ne sonuçlar üretebileceğini nasıl tartabileceğiz ki... Öncelikle önemli bir demokratik paketin yürürlükteki demokratik, hukuk devleti düzeni, iktidar icraatları ile ölçülmesi, tartılması gerekmez mi? Demokratik açılım, geliştirilmesi öncelikle, ancak demoratik hukuk devleti düzeninin işleyişi içinde olabilir...

3 Ekim 2013 - Cumhuriyet



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları