'Darbe-Terör' Damgalı...

16 Şubat 2013 Cumartesi

İlk eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, tutuklanırken isyan etmişti; görevi gereği ömür boyu teröre karşı savaşım vermişken “terörist, terör örgütü üyeliği” damgalı suçlanmasındaki akıl-mantık çelişkisini kamuoyu gündemine taşımıştı... Şimdilerde Başbakan Erdoğan bile aynı gerekçelendirmelerle eski Genelkurmay Başkan’ının hâlâ yargısız infaz nitelikli tutuklu yargılanmasını, dipten dalga olarak gelen kamuoyu vicdanı tepkilerine karşı, “onaylamadığı, doğrudan sorumlu olmadığı” anlamında eleştirmek gereğini duyuyor... Bir adım ileri tutukluluk süreci içinde sağlığı tehdit altına sokulmuş Balyoz davası tutuklusu Saygun’u yoğun bakım odasında ziyaret ediyor...
Başbakan’ın
“şak” çıkışını “çak” olarak yorumlamak zorunda olan medya, uzman yandaşlar, Silivri yargılamalarının bütünü, hukuk devleti düzeninin işleyişi adına sorun olan, çarpık gelişmelerin çeşiti ayakları üzerinden, bu kez çark etme noktasındalar... Kolaylıkla, söylem değişikliğinde, insan hakları, hukuk devleti düzeni, bağımsız yargı işleyişi üzerinden özel yargının hak-hukuk ihlallerinin savaşımını verenlerle birlikte kaçınılmaz yapılmak zorunluluğu duyulan tartışmaların bütününden, kimi çözüm olabilecek formüller kamuoyu gündemine taşınıyor...
Özetle iktidarlarının, mağdurlar cepheleri üzerinden yeni denge arayışlarının paketine ilişkin kamuoyu beklentisi oluşturuluyordu ki... İktidarlarının siyaset dengeleri tahterevallisinde, gündemde Silivri TSK mağdurları ile, KCK mağdurlarında, en azından yargısız infaz nitelikli uzun tutukluluklar sorunlarına çözüm üretilmesi vardı... Yasal hukuk düzeninin işleyişinde aslında olmaması gerekenlerin; hak-hukuka uygun yargılamayı sağlamaya yönelik, sivil darbe hukuku boyutunda yargılamalardaki haksızlıkların, hukuksuzlukların yapılabilmesini açık yasaklarla ortadan kaldıracak, yeni yasal düzenleme önerileri sayılıp duruluyordu... Kürt sorunu üzerinden atılacak adımlarla birlikte, uzun tutukluluklardan toplu tahliyelerle oluşacak yeni yumuşama, dengeler oramında, seçimlere dönük başkanlık sistemi ile tam teslim, avucunda üst yargı amaçlarını dengeleyecek, en azından Kürt cephesiyle uzlaşma ile anayasa paketi, referandumla sonuç alma hesaplarında, AKP cephesinde Cumhurbaşkanı’nın by-pass edileceği senaryolar bile yazılıyordu...

\n

***

\n

Derken yandaşları yazdıkları olumlu senaryolarında bile şaşırtan yeni gelişmelerle yüz yüze geldik... Yeni iddianemelerin içerikleri, yeni operasyonlar üzerinden kafalar bir kez daha karıştı... Nefes aldıracak başarılı senaryolar pompalanırken yeni iddianameler ile yeni operasyonları açıklamada zorlanan yandaşlar için, “Erdoğan cephesi ile cemaat cephesi çatışmalarını” kapalı vurgulamak, tek seçenek gibi yeniden gündeme girdi. Tabii İktidarları adına hemen yalanlandı. Ancak haksızlık boyutları, hukuksuz gidişleri İktidarları tarafından en yetkili ağızlar, özellikle de Başbakan tarafından da defalarca kamuoyuna açıklanmış, teslim edilmiş, özel sivil darbe hukuku uygulamaları niteliğini kazanmış gidişata ilişkin çelişkili gelişmeler daha bir göze batar oldu. 28 Şubat operasyonlarındaki aynı iddianameler, tutuklamalar mantığında değişen bir şeylerin olmamasından daha büyük toplumsal tepkilerin doğması nasıl önlenecekti?
İktidarlarının iyi işlemese de göreceli bağımsız yargıyı teslim almakta kullandığı
“yetmez ama evetçilere” kendi 12 Eylülü’nün referandumu ile attığı kazık tüm olumsuz sonuçları ile çok çıplak ortalıkta... İktidarlarına büyük destek vermiş ABD, AB siyasileri çıkarları adına büyük desteklerini sürdüremez konumda, ilgili kurumları, aracılığı ile, uysa da uymasa da uyarı üstüne uyarı yapıyorlar... İnsan hakları, bağımsız yargı ilkelerini ayaklar altına alan, haksızlık-hukuksuzlukları raporlarına yansıtmak, sık sık eleştirmek zorunda, çifte standartlarını yürütememe noktasındalar... Besbelli bu köşeye sığdırılamıyacak çok başka gelişmelerin dış politika dengelerini kaydırmasının payları da çok büyük... Sonuç güncel önemli iç yansımalarda 4. yargı paketi ile de KCK için göreceli olumlu düzenlemeler sayılmazsa, TSK ve ne yazık ki arkaları olmadığı için gündemde bile olamayan öğrencilere, diğer sivil örgütlenmeleri, düşüncelere yönelik, mağdurları için ufuk yok. Dün devam eden 28 Şubat iddianamesi üzerinden TSK tutuklamaları, yeni olumsuzlukların tuzu biberi olunca, “Yargısız infaz içerikli ön tutuklamalar azaldı” savunması işe yarar mı? İktidarları ile uyumluluğu vurgulanan TSK’den, iddianamelerdeki suçlamalara ilişkin zorunlu yalanlama açıklamaları birbirini izliyorsa...
“Darbeler, terörle savaşım, darbelerle teröristlerle hesaplaşma adına...” damgalı, öylesine büyük bir oyun, kavram kargaşası, cepheleşmedir ki bu... Terörle mücadele yasasının 314. maddesi ile 302. maddeleri işletilerek, isteğe bağlı hem darbeler hem de terörle hesaplaşma adına istenen örgütlenmeler ve kişiler için, istenilen geçmişe dönük, toptancı yargılamalar gündeme geliyor. Haksızlıklar, hukuksuzluklar çok fazla vicdan acıtıp, vitrine çıkmış boyutu için insanlık eli uzatılınca da, bir başka operasyon gündeme sokuluyor...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları