Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Daha az yasa, daha çok kararname...

05 Şubat 2019 Salı

Özünde, tarihsel gelişimleri ile devletlerin eyaletler olarak birleşmelerinin ürünü başkanlık rejimlerinin, parlamenter demokrasilerden ayrışmış olarak demokratik işleyişlerinde yapısal sorunlar ağır basar. Amerika tipik örnek, pratikte ideolojik kimlik ayrışmasında çok partililiğin geçerli olamaması, iki partili yarıdan fazla oy bağlantılı, biraz daha liberal ya da demokrat ayrışmasını zorlar.
Demokrasinin işlerliğinin göreceli ayakta kalabilmesi için de, çok titiz bir güçler ayrılığı ilkelerini zorunlu kılan hukuksal güvencelerle donanım söz konusudur. Yetmez, eyaletler yönetimlerinin özerklikleri, ulus devletlerinden çok daha güçlü, donanımlıdır. Sözün özü, dünyadaki başkanlık rejimlerinin en otoriter örneklerinde dahi, bizimkinin bir eşi benzeri yoktur. Bizdeki parti başkanı kimliği öncelikli, ağır basan, umacı, garabet başkanlık rejimi örneği görülmemiştir. Bizdeki baştan bu en diktatoryal, tek adam rejiminin üstüne, güçler ayrılığında donanımlı, bağımsız Meclis oluşumu hak götüre, işlevsizliği diplere çekilmiş Meclis işleyişi için her ayrıntı düşünülmüştür.
Şu işe bakın ki, Meclis işleyişinde Saray emrinde Cumhur İttifakı’nın “tak-şak” yöntemli kaldırılan parmak çoğunluğu da Saray yönetimine yetmez olmuştur. Biat meclisinin işleyişi bile Saray yönetimine yetmemiş. İlk pratik uygulama, işletilmesinde, yasama için olmazsa olmaz komisyonlar işletilmeden, dişimizin kırılacağı bir tek muhalefet partilerinin de katıldıkları ortak komisyondan geçirilmiş tek yasa maddesinin geçirilmesi söz konusu olmamışken...

***

Bu dünyanın en ucube tek adam rejimi modelinde, Meclis bağımsızlığı, denetiminin işleyebileceğine ilişkin umutlu tek bir gelişme yaşanamamışken, Meclis’te hesap verme, hesap sormaya ilişkin her geçerliliği olabilecek uygulamalar, yasaklamalara boğulmuşken, “daha az yasa, daha çok kararname” işleyişi için yeni projeler gündemde. Saray’dan yönetimin atılan her yeni adımında, yürürlükteki anayasal hukuk devleti düzeninin ayaklar altına alınması yolunda yeni yeni icraatlarla yüz yüze kalıyoruz.
Kararnamelerle yönetim icraatlarında ipin ucu öylesine kaçtı ki.. Yüzde doksan beş üstü Saray güdümünde ele geçirilmiş, yandaş medya, güdümlenmiş habercilik, sansürler, yasaklar, hukuksuz, haksız işten atmalar, yargılamalarla ödetilen bedellerin yeni yeni haberlerinde sınırlar çizilemiyor. İsteseler de istemeseler de, en güdümlenmiş haberlerin üretimlerinin içinden de haksızlık, hukuksuzluklara ilişkin sınırsız çoklukta haberlerin üretilmesi kaçınılmaz oluyor.
En yakın tarihli laik Cumhuriyetin yapılanmasında, bir tür Padişah’ın buyrukları doğrultusunda fetva veren makam statüsüne evrimleştirilmiş Diyanet İşleri’nin, sabıkalarına her gün yenisinin eklemlenmesi haberlerinin en yandaş medyada bile haber olmasının önlenememesi tartışmaları bir yana... Tak-şak ilişkileri içinde sorgulanması dahi gündeme gelemeyen, yerel seçimler için belediye başkanlıkları adaylarının partili tek adam iradesi ile belirlenmesi gerçeği, dünyada bir örneği yaşanmamış diktatoryal icraatlar övgü ile göklerde. Muhalefetin çok zorlu denklemde, kuşkusuz çok da ilkesiz, saçma sapan, kafa, kavram, değerler karmaşasına yol açan çıkış arayışları ağızlarda sakız.. Giderek çirkinleşen, küfür dozunda başkanlıklar karalaması ile, terör ittifakı tehdidi ile seçmen yıldırılarak yenilgiden kaçış yolu aranıyor.
Yine de yetmiyor. Dünün aylık fiyat istatistikleri, yandaş yüzde doksan beş üstü ele geçirilmiş güdümleme medyasında okus pokuslarla tersyüz edilmesinde ne kadar çırpınılırsa çırpınılsın, 16 yıllık iktidarları icraatlarında en büyük tükeniş sürecinin kanıtlarını oluşturuyorlar. Yakın tarihlere kadar, bir gazetecilik ömrü içinde, tarım üretimi fazlalıklarının dünyaya pazarlanamaması sorunları, kötü depolama ağırlıklı olarak yaşanmışken, yiyecek kışlık sebzede dudak uçurtan yüksek zamlar karşısında karınlarını doyuramama ile yüzleşmiş çoğunluk halkın, seçmenin gerçeği ile yüz yüzeyiz.
Zamları saklamak uğruna, gram gram düşürerek, fiyat artışını saklamaya çalışan marketlere karşı Başkan Erdoğan kendileri seçim kampanyasına dönük uyarı konuşmaları yapmak zorunda kalıyor. Pazarlardan kiloyu unutmuş, en ucuzundan, en azından birkaç sebze, baklagil ile akşam tenceresini kaynatabilme hesabını yapan, file doldurmayı unutmuş, ama elindeki para tükenmiş vatandaşların acılı öyküleri kaçınılmaz ana haberlere giriyor. Elbet pazarcıların, üreticilerin, yaşamın en yaşamsal alanlarına dönük çaresiz dertli yakınmaları, patlayan esnaf iflasları haberleriyle yan yana...
Daha çok kararname, daha az yasa ile kurtuluş bile zor. Hukukun yerini tarikatların alması da yetmez...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları