Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çürüme..

19 Aralık 2013 Perşembe

“İhaleye fesat, yolsuzluk, rüşvet...” suçları kapsamında, bilinen en geniş kapsamlı operasyonun daha ilk gününde haberciler, yorumcular için sözün bittiği yere gelindi... Dakikalar içinde yeni gelişmeleri verirken “ilk, en büyük...” tamlama sözcükleri kullanılmaktan aşınınca, gelişmeyi anlatabilmeye yönelik “siyasi kutuplaşma hukuku eziyor”, “demokrasinin dünyada geçerli olan kurallarının Türkiye’de ırzına geçiliyor”, “çürüme”, “devlet teşkilatlarının atomize edilmesi, siyasi kutuplaşma, iktidara, hukuka güvenin dibe vurması, cepheleşen tarafların bir diğerini vurmak üzere nokta atışları... Yok etmeye yönelik öfke... Hepimizi, ülkemizin geleceğini öylesine ağır tehdit ediyor ki...” türünden kocaman kocaman uyarıların bile ciddiye alındığı yok...
İktidar ortaklarının simge iki liderinin bir diğerinin adını almadan; Başbakan Erdoğan ile Fethullah Gülen’in canlı, görüntülü verilen, artık nerede ise günde birden fazla olarak verilmek noktasına gelinen son sözleri Kuran’dan ayetlerle destekleniyor. Biz uzman olmayanların anlayabildikleri kadarı ile fiiller üzerinden yaşanan bir diğerini yıkmaya yönelik nokta atışları, İslama, inanmış Müslümanların yükümlülüklerine aykırı, günah sayılacak eylemler kapsamına sokulmuş oluyorlar... Demokraside, hukuk devleti düzeninde, dini inanç, Kuran, günah üzerinden en tepede tartışmanın yerini sorgulamaktan çok uzakta, siyasal İslamcı kadrolar, seçmen tabanı üzerindeki yer kapma kavgalarının yansımaları olarak değerlendiriliyorlar... Bu işin bile medyatik suyunu çıkarmış kamuoyu olarak, galiba da, ustalıklı yapılan yeni tehditlerin içerikleri en çok merak ediliyor olmalı ki, yeni nokta atışlarının neler olabileceği üzerinden yorumlamalar öne çıkıyor...

***

Siz bu yazıyı okuyana kadar yeni gelişmelerle, hangi yeni boyutlar ekleneceğini bilemeden, kesinlikle artık çoğunluğun da itiraf ettikleri üzere öngöremeden, İktidarları için en uzun gün olarak tarihe yazılacak 17 Aralık gelişmeleri, hukuk diliyle İktidarlarının odağında olduğu yolsuzluklar operasyonunun geri dönüşü olmayan, silinemeyecek gerçeklerinin anlamlılarından birkaçını anımsayalım... İktidarlarının bugüne kadar çok mutlu oldukları, güçlerine güç katmada kullandıkları iktidar süreçleri boyunca yaşanmış özel operasyonların tıpkısının aynı sahneler... “terör, darbe...” suçlamaları ile kendilerinin karşıtı gördükleri kişi ve kurumların, soyut, toptancı kanıtları ile kişilendirilmemiş suçlamalarla, kanıtlarla, örgütlülük, varlık güçlerinin vurulmasına içerik ve sonuçları ile hiç ama hiç benzemiyorlar...
Adi yolsuzluk, kaçakçılık odağında adı geçen bankanın genel müdürünün evindeki ayakkabı kutularından 4.5 milyon dolar çıktığı görüntüleri ile verilirken, eşinin telefon kayıtlarından da paranın geldiği bilgisinin alındığı kamuoyuna sızmış oluyor... Operasyonun polis ayağından doğrudan sorumlu, sorgulamayı da yürütecek ayağında İçişleri Bakanı’nın suç eylemleri bağlantılı gözaltına alınması, onun da evinden karton kutularda para çıkması gerçeği dururken, çocukları birinci elden suçlu gözaltında üç bakan da görevlerinden istifa etme erdemini gösteremiyorlar. Doğrusu demokrasilerde aksine örneği olmaması, erdem bile sayılmaması gerçeği sırıtırken İçişleri Bakanı’nın sorumluluğunda, operasyonu yürüten savcılara bağlı olarak, operasyonu yürüten sorumlu kadrolarda görev başında olan 11 rütbeli polis müdürü daha sorgular gerçekleşmeden görevlerinden alınıyor.

***

Demokrasilerde, dünyada örneği olmayan, İktidarlarının yolsuzluk, yargıya, hukuk devleti düzenine müdahalesi... “Nasıl bir paniğin, çaresizliğin, daha beter gidişi, suçüstü yakalanışı, skandal gelecek operasyonları durdurmanın karşı atağıdır” sorgulaması ikinci planda kalıyor... Ve iktidarlarının on yılı aşkın ortaklığında geri dönüşü olmayan hükümet cephesi cemaat çatışmasında... Adi suç operasyonunun İktidarlarını dibe çeken yolsuzluk, kirlilik boyutları, içeriği ile hesaplaşarak, suçluların cezalandırılmalarını göze alarak temizlenme, aklanma yerine... En çok sığındıkları siyasal gerekçeler... Cemaatin tabanını kaybetmeme çabasında, üst yapılanmasının ABD, emperyal çıkarlar hizmetinde oldukları suçlamaları, Başbakan’ın “iç-dış mihraklar” sözcükleri ile altını çizdiği, operasyon gerekçelendirmeleri...
Elbette ABD’nin Irak işgali ortaklığı, vizyonuna “evet” demeyen Ecevit koalisyon hükümeti, ortaklarının, çok somut Türkiye gerçekleri, ekonomik- sosyal-siyasal gelişmeleri belirleyici olarak, siyaseten çökertildikleri, AKP’nin Fazilet içinden gökten zembille sayılabilecek biçimde yaratıldığı, hızla iktidar olduğu gerçeği unutulmuş olarak... On yıllık iktidar süreci, iktidarda büyümede, ülkemize, İslam dünyası, Ortadoğu dengelerinde iktidarlarının güç kullanma stratejileri yanında, stratejik ortak konumu, siyasetinin korunabildiği de atlanarak...
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi’nin bu büyük çürümeye ilişkin, “Kimin kiminle kavga ettiğinden daha önemlisi: Kente karşı suç işleyen herkesten halkın hesap sormasıdır” uyarısıyla bugünlük nokta koyalım...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları