Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çok geç olmadan, adalet, hak, hukuk...

26 Eylül 2017 Salı

Cumhuriyet gazetesi özelinde tabii ki aklım dün yine geç saatlerde biteceğinden kuşkum olmayan davanın sonuç kararında. Sonuç diyorsam yargılamanın süreçlerini yakından izlememden gelen kesin yakın izlenimimle, yargılamanın bu mahkemedeki sürecine ilişkin olarak, bir karar verilmesinden uzakta olduğumuzu biliyorum. Hiç değilse iddianamedeki FETÖ’cü terör darbesi, örgütlenmesine basın yoluyla destek verme çok ağır suçlamalarına kanıt sunulması zahmetine bile katlanılmamış, yargısız infaz içerikli 330 güne ulaşmış tutuklulukların kaldırılmış olması gerekiyor.
İktidarları ortaklığının FETÖ’cü yargılama kadroları ağırlıklı, 1. Silivri sivil darbe süreci, bugün ulaşılmış kimi sonuçları ile askeri darbelerin ağır hukuk ihlallerini aşan suç delilleri yaratma sanal senaryoları ile yıllarca kamuoyunu güdülemede kullanıldı. Yine gazeteci olarak yakından izleyebildiğim 12 Mart, 12 Eylül askeri darbeler süreçlerinin insan hakları ağır ihlalleri, işkenceler süreçlerinde ise, yargılamaların izansız Aristo mantığı kurgulamaları suçlamalarına karşın, yargılama mantığı içinde daha düzgün işletildiği benden çok, tüm dönemlerin askeri-sivil darbe yargılamalarını izleyebilmiş deneyimli hukukçularının ortak görüşleri gibi.
2. Silivri sivil darbe süreci yargılamalarına ilişkin iddianamelerin 15 Temmuz FETÖ’cü silahlı kanlı darbenin kanıtlı sonuç yargılamaları bir yana, KHK’lere dayandırılmış tek adam rejimine doğru gidişte engel sayılan tüm muhalefet odaklarını, demokratik örgütlenmeleri, siyasi partiler, halen yürürlükte olan laik Cumhuriyet, parlamenter rejimin anayasal kurumlarının işleyişi, basın, düşünce özgürlüğünü hedef alan icraatlarında dur durak yok...
Halkların, hele de Ortadoğu’da kirli emperyal çıkarlara kurban edilmesi odaklı, yeni sınırlar çizilmesi tuzaklarında oyun içinde oyunların hesaplarında, gerçekleri, olabilecekleri öngörebilmek yaşamsal değer kazanıyor. Halkın gerçekleri öğrenme, haber alma, haber olabilme hakları değer kazandıkça, çağın en güçlü silahı, kamuoyunun, kitlelerin güdülebilmeleri silahlı güçten daha da güçlü araç haline geldikçe olanlar oluyor...

***

İspanya’da yaşananlara birinci elden tanıklık eden arkadaşımız Nilgün Cerahoğlu’nun cumartesi günkü gazetemizde yayımlanmış “Katalonya ve İspanya’nın ‘devlet krizi’başlıklı yazısına okumadınızsa göz atmanızı öneririm. AB toprakları içinde iki milliyetçiliğin çatışmasıyla ortaya çıkan kaosu özetliyor. AB’nin toprakları, hukuk devleti, demokrasi çarkları içinde İspanya topraklarında yaşayanlar için böylesine ağır bedellerin ödetilmesi gündemde iken Ortadoğu toprakları, enerji yataklarında yaşayan halkların ödeyecekleri bedeller, akacak kanları umursanmadan oynanmakta olan, emperyal birbirinden kirli oyunların tuzaklarında bugüne kadar yaşanmışlıklardan ders çıkarılmazsa, yaşanabileceklerin boyutlarını hele bir varıp birlikte düşünelim...
İnsan hakları, demokrasi, hak-hukuk için oluk gibi kanların akıtılmaması, Ortadoğu halklarına daha da ağır bedeller ödetilememesi için gerçeklerin öğrenilebilmesi hakkı, hak ararken sesini duyurabilmek, haber alma, haber olabilme hakları katlanarak değer ve anlam kazanmıyorlar mı? Emperyal çıkar odaklarının kirli emperyal çıkar hesaplarında, özellikle, öncelikle bölge halklarının daha da çok çatıştırılarak, ırklar, dinler, mezhepler üzerinden birbirlerine kırdırılarak, güdülenebilmeleri çok daha fazla önem ve anlam kazanmıyor mu? Yani insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzenlerinin bölge ülkelerinin halklarının bilinçlerine kazınmaması için... Barış, birlikte yaşam için doğru yapılanların hep çok az ve çok geç olması gereği, gerçeği emperyal kirli çıkar hesaplarının, oyunlarının tek gerçeği oluveriyor..
İşte en çok bu nedenle çok geç olmadan, “Hak-hukuk-adalet-demokrasi... Dindar-kindar değil akıl, bilim, gerçeklere dayalı eğitim savaşımı... Basın özgürlüğü...” yaşamsal değerlerde...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları