Büyük Balık Küçükleri Yutar

27 Nisan 2013 Cumartesi

Tek kutuplu dünyanın ideolojisi ulus devletlerin tarihe gömülmesine oturtulmuşken ABD vatandaşlarına “ulus, tek dil, tek bayrak” dayatmasını sorgulamak gerek. Tek kutbun odağı, dünya ırklarının en karışmışı, konfederal yapılanmanın en gelişmişi, başkanlık sisteminin gözbebeği ülkede neler oluyor? Dünya ulus devletlerine, halklarına tam tersine reçeteler dayatılırken...
ABD’de yüzyıllarca köle olarak alınıp satılmış, çalıştırılmış Afrika-zenci kökenli başkan
Obama Amerikalılara bize pazarlanan değerlerin tam tersini aşılıyor...
Geçen hafta bir kanalda şu ünlü banker, piyasalar düzeninin kurdu
Soros’la yapılmış bir söyleşiye takıldım. Hani dünyayı tek kutuplu, piyasalar düzenini uzun soluklu ayakta tutmaya yönelik yeniden, yeni sınırlar, rejimlerle çizdirirken... Dünyaya sınırsız özgürlükleri, demokrasiyi yayma adına “sivil demokrasi” örgütleme hareketleri, fonlamalarında, bizim cemaatle kardeş kardeş çalışmaları ile ünlü... Kırmızı, turuncu, karanfil darbelerinin örgütlenmesi...
Piyasalar düzeninin kurdu içinden çıkamadığımız sistemin, bu kez zengin kuzey dünyasını da içine alan büyük krizinin bitişine ilişkin çok karamsar.
ABD, AB başta olmak üzere yeni yeni kriz dalgalarının kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Irak işgali sonrası, Kuzey Irak oluşturulurken PKK ile yerinde savaşım kapsamında TSK’nin bölgede görevli komutan ve askerlerine çuval geçirilmesinin hemen ardından yaptığı değerlendirmeyi anımsadım:
“En değerli ihraç ürününüz TSK, askerleriniz” demişti. Arkası Afganistan, Irak’ta yüz yüze terör operasyonlarında NATO gücü kapsamında TSK’nin önde görev alması önerileri gelmişti. TSK’nin direndiği her noktanın kritik görevlerinde bulunmuş komutanlarının Silivri’de çoğunluk oluşturmaları, darbecilikle yargılanmaları sadece rastlantı olmalı, değil mi?

\n

***

\n

Sıcak gündemimizde iktidarları ile İmralı-Kandil-BDP uzlaşmaları çerçevesinde, PKK’nin silahlı kadrolarının silahlı çekilişleri süreci var. Batı medyasındaki haber değerlendirmelerinde onların ilgi alanları, çıkar pencerelerinden öne çıkmış çok farklı değerlendirmeler var.
PKK terör eylemlerine nokta konulabilmesi halinde beyaz zehir kaçakçılığında atılabilecek adımlara da yer veriliyor. Sayılarla dudak uçuklatan silah-beyaz zehir kaçakçılığı ilişkilendirmeleri yapılıyor.
Dillendirilmeyen yeni dalgalar ABD-AB, zengin kuzey dünyasının sistem krizleri üzerinden. Parasal güç desteği zengin kuzey dünyası içine yerleşik siyasal sığınmacılarına borçlu örgütlenmelerin yeni sorunları ortada...
En önemlisi Irak-İran-Suriye öncelikli bölgesel gelişmeler. Zaten dünya kamuoyuna Kürt cephesinin yeni açılım stratejilerinin odağında,
“İçinde yaşanılan devlet, ülke koşullarında farklı, öznel çözüm arayışlarına geçiş” var.
Doğrusu bölge Kürt örgütlenmelerinin aralarında uzlaşarak vardıkları sonuçlardan çok, Batı dünyasından gelen destek güçlerden, kendi koşul ve çıkarları ağırlıklı yeni reçeteler gündemde. Üstelik hızla değişen koşullar dengeler bağlantılı hızla gündeme giren çıkan yeni reçeteler yazılıp duruluyor. Bizim kulağımıza gelen, yeni bir dayatma, çözüm formülünün bazen saatler geçmeden gündemden düşürülmüş olması da söz konusu.
Örneğin ABD’nin Suriye çözüm yaklaşımında son İstanbul toplantısında hangi dengelerin değişmiş olduğu, Kürt açılımı güncel pazarlıklarına da bir biçimde yansıyor, yol haritalarında önemli değişikliklere yol açabiliyor.
ABD-AB penceresinden ağırlık kazandığı ortaya çıkarılan olgu, Ortadoğu’da İsrail-Kürt-Türk çatışması değil, çıkarları adına doğrudan olmasa da somut sonuçları ile işbirliği. ABD bölgenin, ırklar-mezhepler-dinler-aşiretler çatışmaları, kaosundan sadece askeri değil, ekonomik bedel de ödemek istemiyor. Radikal İslami akımların bölgede kazandıkları güç ABD’yi bölgeden askerini çekme ile yetinmesine engel. Bölgede siyasal egemenliklerini de kırma gereksinimi giderek artıyor. Baştan verilmiş kimi desteklerden çarkı gündeme sokma, hedef öncelikleri değiştirme sonuçları da üretiyor.
Sözün özü Kürt açılımı pazarlıkları, çözüm reçetelerinde yola çıkıldıktan sonra asıl köprülerin altından çok sular akacak. Bu ülkenin vatandaşlarının bizim gerçeklerimiz, bizim değerlerimiz içinde birlikte yaşam koşullarına bakarak, ayrımcı önyargılar, dayatmalardan arınma sorumlulukları çok büyük...
Türkiye Cumhuriyeti’nin çatısı altında barışa açık tek yol, Türkiye Cumhuriyeti’nin insan hakları, demokrasi, laiklik,
Atatürk devrimleri, hukuk devleti düzeninden yana kazanımlarını korumak, geliştirmekten geçer.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları