Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bulamaç (29.04.2014)

29 Nisan 2014 Salı

Yemeğin içine katılacak ürünlerde, pişirmede gözünüz doymaz, hırsla üst üste yanlışlar yaparsanız, hele de panikle hem kattığınız maddeleri, hem de yemeği fazla karıştırıp durursanız, Rumeli aksanı ile ortaya yenilebilecek bir yemek değil, “bulamaç” çıkar. Nice zamandır AKP’den çok Başbakan Erdoğan ve çok da değişken yakın çevresinin çıkarları eksenli yürütülen proğramlarda, o kadar çok, sık, akla-kara yer değiştirdi ki...
İşte Başbakan’ın ağzından düşürmediği, 10 Ağustos, ilk turda adaylarının seçileceği güvencesini seçmenine vermeye çalıştığı, yürürlükteki anayasal, yasal düzenimize göre seçilecek Cumhurbaşkanı, söylemlerine göre “halkın başkanı” okumaları... Ağızlarından çıkan sözcükleri doğru okuyup o doğrultuda kamuoyu oluşturma görevini üstlenmiş yandaşlar korosunun değerlendirmelerine kulaklarımızı kepçe yapmış, sonuç izlenimi edinmeye çalıştıkça... ışıklar içinde yatsın, kulağımda annemin mutfakta yanlış yaptığımı gördüğünde uyaran sesi çınlıyor: “Evladım bulamaç yaptın...”
Başbakan Erdoğan’ın yakın çevresinin en son meydan söylemlerine dayalı okumalarını dinlerken geçen hafta egemen sonuç, Başbakan Erdoğan’ın yollarını Cumhurbaşkanı Gül’le de ayırmış olarak, sonradan anayasal destek de verilecek başkanlık sistemi projesi ile, şeklen Cumhurbaşkanlığı, özelinde başkan adayı olduğu, sözünden çıkmayacak başbakan, parti başkanı adayları sorununu da çözdüğü yolundaydı... Bu hafta sonunun söylemlerinin satır aralarını okurlarken ağırlığı sil baştan Gül’ün ya da bir başka adayın cumhurbaşkanı olacağı Başbakan’ın tüzük değişikliğiyle görevinde ve de parti başkanlığında kalacağı formüle çevirdiler. İktidarları gücünü, denetimini hangi boyutlarda olursa olsun elden kaçırabileceği formüller, seçimlerin garanti olamaması, iktidar kaybının doğrudan hesaplaşılmayan yolsuzluklar ağırlıklı Yüce Divan yolunu açabileceği... Açık dillendirilmese de riskler, İktidarlarının içini, kutsal çıkar ittifaklarında hâlâ çoğunluk iradesi görüntüsüne karşın çok fazla karıştırmış, bulamaça çevirmişe benziyor...
Şaşkınlıkla AKP içi sosyal medyadan bize kadar ulaşanları okuyor, okudukça kimin elinin kimin cebinde olduğuna ilişkin kafamı daha fazla karıştırıyorum...

***

Hani Başbakan kamuoyuna dönük sertlik dozunu hiç düşürmeden, paralel devlet, Cemaat en çok da Gülen’in iktidarını kırmaktan, hesaplaşmak, temizlikten söz ediyor ya... Başbakan yandaşı gibi bilgilendirme yapan Ahmet, Mehmet’in Başbakan yanında görünüp aslında ihanet içinde ne kadar da Gülen’in yanında olduğunun, konuşmalar, görüntüler eşliğinde bilgilendirmesini yapıyor ya... Mustafa, Cemaatin yöntemlerine hak vermediğini söyleye söyleye Müslüman kadroların kirlilik, yolsuzluklardan uzak durması gerektiğine, Başbakan’ın gündeme girmiş yargılamaların önünü açmasının İktidarlarının siyasi geleceği açısından olmazsa olmaz olduğu görüşler eksenli gelişmelere ağırlık veriyor. O zaman da AKP içindeki hangi siyasi liderlerin kalıcı olacakları, hangilerinin defterlerinin dürüleceği üzerinden çok çelişkili, çarpıcı bilgilerle kafamız daha bir karışıyor. Yine yenebilecek bir yemek beklentisinin yerine bulamaç çıkması olasılığı artıyor...
İktidarlarının ortalığa saçılmış, asıl siyasi bulamaç olmuş yemeği İktidarlarının çıkarmış olduğu yasalar, yönetmelikler, siyasal kimliği, izlediği politikaların rotaları üzerinden... Hangi icraat alanına bakarsanız bakın... Devletin dış borç yükünden arınmış bir yönetim başarısı en çok Başbakan’ın ağzında sakız yapılmışken, pat tam tersi bir “U” dönüşü... Siyaseten yola çıkılmış dev projelerin tümünde ortada kalınınca, ihaleleri alan şirketlerin kredi alıp yola devam edebilmeleri uğruna, Hazine’ye, devlete garantörlük, kefalet yükleniyor... Yapılmış ihalelerde kalem oynatmalarıyla dudak uçuklatan sıfırlı rakamlarla devlet aleyhine, bizim kesemizden çok ve gerçek sahipliği tam bilinmeyen boyutlardaki yabancı ortaklıklı iş sahiplerine avantalar aktarılıyor. Günübirlik bir değil onlarla büyük haberle yüz yüze kalmaktan hiçbirinin vahameti üzerinden gerçek fikir sahibi olamıyoruz...
MİT Yasası oldubitti, Meclis’ten çıktı da... Dün hâlâ içeriği üzerinden yeni güncel bomba gibi haberler gelmedi mi? Yasaların içini çoğunlukla aylar, yıllar sonra ortaya çıkan uygulamalarıyla ancak öğrenebiliyoruz. Yetmiyor, üzerine cümleleri anlaşılmaz maddelere dayalı yönetmeliklerle sır kalmış gerçek amaçlara yönelik hükümlerle çarpılıyoruz... Dün bir uzmanlık raporundan son birkaç ayda su havzaları, ormanlık alanlarında yapılmış kamulaştırmaların dudak uçuklatan verilerini gördüm. Aktarmıyorum, çünkü raporu okuduktan saniyeler sonrasında bu ürkütücü büyüklükte sayılar bilincime kazınmadan uçup gittiler. Aklımda kalanı sadece ve sadece yaşanabilir bir ülkenin doğası, yeşili, suyu için yaşamsal ölçeklerde adı kamulaştırma olan işlemlerle ormanların katledilmesi, endüstriyel üretime açılma kılıflı çokuluslu şirketlerin talanına izin verilmesiydi...
Gördüğünüz üzere daha kötü bulamaç olmuş Kürt açılımı, rejimin geleceği, komşularla ilişkilerde yeni çerçeveler... gibi yaşamsal konular ve sorunlara gelemedik bile...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları