Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu Kafayla... (17.04.2014)

17 Nisan 2014 Perşembe

“Bir vatansever savcı çıktı, casusluk faaliyetleri ve dinlemeler için soruşturma başlattı. Bazı zanlılar tutuklandı. Aradan birkaç gün geçmeden o paralel çete devreye girdi. Paralel yapının yargıdaki uzantıları zanlıları serbest bırakıyor..”, “Devletin koridorlarından çeteleri nasıl kovduysak, adliye koridorlarından da o şebekeleri temizleyeceğiz...” Yargı bağımsızlığına kökten aykırı bu sözleri, “rejimi demokrasi olan” demeyeceğim, “demokrasiye geçiş özlemi içinde, en azından hukuka saygılı bir vitrine oynayan ülkelerin hiçbirinde hiçbir siyasetçinin ağzından çıkmaz, çıkamaz..” diyebilirim. Bizde Başbakan Erdoğan, Meclis grubunda milletvekillerinin karşısında, sözcüklerin altına basa basa söylüyor... Sözde bağımsız yasamadan, yargının işleyişinden sorumlu milletvekilleri alkışlıyorlar...
Başbakan yaşamın her alanına dönük, her konuda, herkese, her örgütlülüğe yönelik olarak buyruklarını yeri geldikçe bir bir dikte ediyor. Daha doğrusu İktidarlarının güncel çıkarları, hesapları üzerinden “dün dündü, bugün bugündür.” deme zahmetine dahi katlanmadan, eski buyruklarını sık sık değiştirerek yeni buyrukları ile karşımıza çıkıyor... “Şak-tak..” ilişkisi içinde, oluşturulmuş İktidarları cephesinin icraatları ile bu buyrukların gereğinin yerine getirilmesi için seferberlik işliyor. Hedef tahtasındaki ilgili kamu görevlileri şipşak görevlerinden alınıyor, istenilen doğrultuda gereğinin yapılabilmesine yönelik yeni görevlendirilenler işlerin başına oturtuluyor. Olmadı bir daha, bir daha... Bu işlerin çivisi on yılı aşkın İktidarlarının gücünün şımarıklığı, sınır tanımazlığında çoktan çıkmıştı da... Göreceli bağımlı ancak diktatorlükler için bile geçerli hukuk kuralları nedeniyle yargı kadroları için biraz engelliydi...
Başbakan’ın söylemi ile “darbe” içerden, İktidarları ortağından, üstelik öncelikli yargının işletilmesi biçiminde, “17 Aralık operasyonu” olarak, bir sürü yolsuzluk, vurgun, kutular, kasalarda saklı milyar dolarlarla.. siyasi liderleri, oğullarını, yakın çevrelerini kapsayan, yargı operasyonları biçimde gelince... Paçalar tutuşunca... Paçaların kurtarılması için en acımasız, en kuralsızından karış operasyonların gündeme sokulması zorunluluğu ortaya çıkınca, hukuk devleti düzenine ilişkin, en azından biçimsel korunması gereken kuralların da hepsi birden ayaklar altına alınır oldu...

***

Demokrasiler, hukuk devleti düzeninin işlerliğinde gerçekten anlamı olan “Yargıya intikal etmiş konuda konuşmamak.” ilkesini hep birlikte, İktidarları ortaklığının en başından, iktidarın doğrudan sorumlu ve tarafı olduğu icraatları ile ayaklar altına almışlardı... Özel yargının elindeki, muhalefetten her tür bireysel ve örgütsel protesto eylemlerinin, kamusal kurumları da hedef almış yargılamalarında, kanıtların hukuken geçerliliği, ciddiyeti, gerçekliği üzerinden bir tartıdan geçirilmeden hukuksuz sızdırılmalarıyla, acımasız bir toplumsal linç gündeme sokulmuştu... TSK, Ergenekon, darbe, çeteler, terör örgütlenmeleri başlıklarında, gizli tanıklıklarla, yasadışı dinlemeler, gerçekliği yargı süreçlerinde bile kanıtlanma gereği duyulmamış yargısız infaz nitelikli suçlamalarla süslenmiş, poliste hazırlanmış iddianameler medyada tefrikalarla yayımlanarak yargısız infaz karalamalarıyla kamuoyu oluşturulmasının birinci dereceden suç ortaklığında en üst kademeye kadar siyasi iktidar, yandaş medyası tam kadro görevlerini yerine getirmişlerdi...
Şimdi aynı silahlar aynı acımasız yöntemlerle 17 Aralık operasyonlarında cemaat eliyle Erdoğan iktidarlarına, hemen karşı atak olarak da Erdoğan iktidarları cephesinden cemaate yönelik sıcak gündemimizde, kimin eli daha çok kimin cebinde, kiminki daha hukuksuz, adaletsiz tartılamayacak boyutları ile gündemimizde. Gündemimizde olmayanı, olamayanı bu büyük kaostan çıkışın tek yolu olanı, hukuk devleti ile çözüm arayışları... En kolay çözüme gidişin yolu hukuka işlerlik kazandırmak besbelli tarafların siyasal çıkarları için çıkış, kurtuluş yolu olmaktan uzakta gözüküyor... Altından kalkılamayacak sabıkalar, hak-hukuk ihlalleri, kirli çıkar, suç ilişkileri ağının altından kalkılabilecek gibi değil ki... Gözü kara savaş, karşıdakine hesap sorma vitrininde, hesap vermekten kurtulma, suçların altında ezilmeme kaygısı, korkusu gözbağı olmuş...
Hukuk yoluna dönmekte çözüm reçetesine bile gerek yok... Bugünün kurulu ağında yeni hak-hukuk suçları işleyecek adımların atılmamasıyla başlamak kördüğümü çözmenin başlangıcı olabilir... Örneğin HSYK’nin hâkim ve savcıların kararlarının yanlış mı doğru mu olduğuna bakabilmesi söz konusu olamaz... Ancak yasalara, hukuk kriterlerine aykırı icraatlar için müfettiş gönderme, soruşturma açma yetkileri var. İrticacı, paralel damgalamaları hukuka aykırı, yargı bağımsızlığına karşı eylemlerdir... Bu kafayla gidilecek bir çıkış yolu olamaz. İktidarları gücü, toplumsal güdüleme ile çok kolay üretilebilecek siyasal kurtuluş reçeteleri, biri bin para değerinde çok, bir o kadar kolay olsalar da...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları