Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Bir Ulus Bir Halk'

08 Kasım 2012 Perşembe

\n

İyi ki Amerikan seçimlerinin tarihi ile çakıştı, iyi ki Amerikan seçimleri medya gündemimizde çok geniş yer aldı... Bizde Küçük Amerikaoluyoruz büyük yalanıyla, insan hakları, demokrasi, Cumhuriyet kazanımları ve değerlerinin katledilmesi anlamına gelen, medyatik pazarlanan tuzaklar... İktidarın işin içinde, suç ortaklığı yaptığı rejimimizi, kaderimizi, geleceğimizi değiştirmekte olan adımlardaki kirli oyunlar, çamaşırlar... aklını kullanabilecekler için biraz su yüzüne çıkmış oldu...

\n

Amerikanın Türkiyeye uyarlanması sözkonu-su olmayan, konfederal yapısı, başkanlık sistemlerinin kötü kopyaları bile değil... Türkiyede bize dayatılmak, kelime oyunları, kavram kargaşası kullanılarak bize yutturulmak istenenler, bizim için geri dönüşü olmayan, eksikli, gedikli, defolu da olsa göreceli var olan, insan hakları, demokrasi, birlikte rejimimizi, toprak bütünlüğümüzü koruyarak yaşayabilme olanakları-mızın toptan katledilmesini içeren, yaşamsal tehditlerin her biri, bir diğerinden beter...

\n

Başlığa aldığım Bir ulus, bir halkvurgulaması Obamaya ait olmanın ötesinde, seçimi kazanması üzerine, gelecek dönem iktidarının önceliklerinin altını çizdiği kısa ama öz konuşmasının başında yer aldığı için, anlamını sorgulamak, üzerinde düşünmek gerek değil mi? Aynı konuşmasının içinde açtığı üzere de dünyanın en farklı etnik kimlikleri, inançları, kökenleri, kültürlerinin bileşkesi ülkede yaşayan milyonların, en aykırı farklılıkları ile ortak amaçlar, kültür ve değerlerde buluşmalarını içeriyor...

\n

***

\n

Bilmem ABDde vatandaşlık hakkı kazanmanın yanında bu çok farklı ırklar, dinler, inançlar, kültürler kökenli insanların, bölgelerde, konfederasyonlarda ayrı ayrı ırklar, dinler, kimliklerden iki-üç sıfırla yazılan milyonlarla çoğunluklar oluşturmuş olsalar da adam gibi İngilizce bilmek, okullarda öğrenmek, resmi kurumlarda kullanmak zorunda olduklarını anımsatmak bir işe yarar mı? Birlikte yaşayabilmenin koşulları içinde, anadilini öğrenme, kullanma hakkının kutsallığı yanında, anlaşabilecek kadar ortak tek bir dili öğrenme, resmi kurumlarda, ortak kamu alanlarında kullanma zorunluluğu da insan hakları kavramı kapsamında olarak var. ABDde yürürlükte olan yasal düzen de, aynı zamanda birlikte yaşamanın ekonomik zorunluluğu olarak da İngilizcenin tek ortak dil olarak kullanılmasını öngörüyor...

\n

İktidarlarımızın bir önceki seçim döneminden bugüne 12 Eylülün darbeci anayasasından kurtulmak, sivil anayasa için uzlaşma propagandasını bir yana yine dayatma olarak gündemimize soktuğu başkanlık sistemi anayasa değişikliğinin de ABD başkanlık sistemi ile uzak-tan yakından bir ilişkisi yok. Ey uysa da uymasa da her yerde Allah adını ağızlarından düşürme-yenler; Allahınızı severseniz Başbakan Erdoğanın bal gibi de kendi cumhurbaşkanlığına dönük olarak pat diye gündeme sokturduğu başkanlık sitstemi anayasa değişikliği taslağının ABD başkanlık sistemine neresi benziyor?

\n

ABD başkanlık sisteminin çok etkin, şaşmaz güçler ayrılığının işleyişine bir bakın, bir de bizdeki, yasama-yürütme-yargı sistemlerinin toptan işleyişlerinin, parti içi demokrasi de dahil, devlet yönetimini tümden, padişah, diktatoryal yetkiler boyutunda tek kişiye, Başbakana bağlanmış haline bir bakın hele... ABD sisteminin yaşamsal denge araçları, iki Meclis, çok etkin güçler ayrılığı sistemi, yargı bağımsızlığı, kuruluş yapısından gelen eyaletlerin yönetim gücü... farklılıklarına bakmadık bile...

\n

***

\n

ABDnin bir de, dünya kaynaklarını çok büyük ağırlıkla toplamış, ekonomik-sosyal-siyasal-askeri tek güç olarak, değişen dünya dengeleri, koşullarında, en çok da insanın, çoğunluğun canı yakan krizler karşısında, dünyada geçerli bugünkü emperyal düzeni de değiştirmeye yönelik, ABD vatandaşlarının yaşamsal sorunlarına yönelik gündemine girmiş ortak değerleri, amaçları var... Obama dünkü konuşmasında ortak değerlerini güçlü eğitimlerine borçlu olduklarını söylüyordu. İktidar icraatlarında giderek öne çıkan işsizliğe çözüm üretme, sağlık reformu, insan eksenli kamu politikalarına ağırlık verilmesi... Son örnek seçim günleri ile çakışan fırtınada, doğa felaketinde, seçim kampanyasını bir yana bırakarak acil önlemlerin peşinde koşuşturması... Bizdeki iktidarlarının icraatları, yapısal değişimleri ile tersine bir gidişi sergilemiyor mu?

\n

Sözün özü ABDnin stratejik ortağı, Ortadoğu politikalarının başrol oyuncusu siyaseti ile, Irak işgali sürecinin başında kurulmuş iktidarlarının sıkı desteklenmesi konumu, yeni dengeler değişiminde fena halde çelişkili, açığa düşüyor gibi... Son Suriye politikaları çelişkisi, vitrinde ilk dikkat çeken olgu olsa da, sivil darbe hukuku uygulamaları niteliğini kazanmış özel yargı sonuçları, basın özgürlüğü raporları, daha da çok baş ağrıtacağa benziyor. Arkası geliyor...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları