Bıçak Sırtı...

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Sabah sabah piyasacıların değerlendirmelerini dinliyordum... Başbakan Erdoğan’ın sözü güvenilir yabancı medyaya verdiği demecin bize göre gece yarısı olması, hemen arkasından da Dışişleri’nin düzeltme yapmasına şükrediyorlardı... Haberdeki ifadeler Suriye için tartışılmaz savaş ilanı anlamına geliyormuş, neyse ki asıl açıklamasında yeri olmadığı belirtilen düzeltme ile ortaya çıkabilecek olumsuz gelişmeler önlenmiş... Savaş ilanı söz konusu olmayınca, siyaseten ve piyasalar üzerinden olabilecek felaketler önlenmiş...

\n

Gerçi aynı güncel haber yorum programının devamında Suriye gelişmeleri üzerinden Başbakan Erdoğan’ın ABD’nin Suriye kırmızı çizgilerine ilişkin önemli iddiası sürdürülüyor. Başbakan başka açıklamalarında da yer aldığı üzere Esad yönetiminin muhalefete kimyasal silah kullandığı tezinde ısrar ediyor. Bu konunun ABD ziyareti esnasında Obama görüşmesinde de odakta olacağının altı çiziliyor. Hemen yakınında gündeme gelen bir diğer haberde ABD, BM sorumlularının kimyasal silahı muhalefetin kullandığı açıklamaları bir çelişki olarak duruyor.
Bir başka altı çizilmesi zorunlu çok anlamlı çelişki, dış kaynaklı haberlerde ABD ile Rusya’nın Suriye için barış, uzlaşma formüllerinde tarafların dengeli temsillerini öngördükleri, bu yolda girişimlerini sürdüreceklerini içerirken, Başbakan ile Dışişleri Bakanımızın tüm açıklamalarında çok sert bir biçimde Esad iktidarına son verilmesi, muhalefetin desteklenmesi, Esad yönetimin insan haklarına aykırı saldırılarına suskun kalınmaması tezine ağırlık verilmesi... Başbakan bir adım ileri yine çok ağır bir dille, BM-ABD-AB isimlendirmesi yapmadan dünyayı insanlık suçlarına seyirci kalmakla suçlaması... Tamam resmi düzeltmeye göre Türkiye savaş ilanı yapmamış, Obama görüşmesinde sonuç alınması bekleniyor... Ancak Türk tezi ile ABD-Rusya uzlaşması çerçevelerinin sonuç dengeleri arasında uçurum var... Kim kimi hangi yolda, hangi insan hakları adına, ya da çıkar dengeleri uğruna hizaya getirecek?

\n

***

\n

Kürt açılımı gelişmeleri, bizim için sadece Suriye gelişmeleri kadar değil, uzun soluklu sonuçları ile çok daha yaşamsal... Bana göre ABD başta zengin Kuzey dünyasının yeni dengeleri, koşullarında, söze göre iktidarları ile PKK eksenli Kürt cephesinde yine aynı nedenlere dayalı zorunlu değişen politikaları arayışlarında varılan uzlaşmanın güncel çatışma, ölümleri durdurmuş olması bile soluk aldırıcı... Medyatik kampanya boyutu olsa bile insanların köylerine doğru adım atmaları, yatırım düşleri, sokaklara çıkabilmeleri, düş görebilmeleri çok güzel... Bence sadece umutların yeşermiş olması, nefes alınabilmesi bağlantılı bile, uzlaşmanın gerisinde insan hakları, demokrasi, barış içinde birlikte, ülkemizde, çatışmadan, parçalanmadan yaşayabilmeye yönelik adımlar, içerik bugün dünden daha önemli ve zorunlu... Aksi daha sert kırılmalara, acılara yol açabileceğinden...
İran’ın malum çıkar dengeleri ile bağlantılı bu barışı kırma tuzaklarına duyarlı olmak anlamlı. Irak merkezi yönetiminin silahlı PKK militanlarının Türkiye’den döneceklerle Kuzey Irak, Suriye’de yerleşmelerinden kaygılanarak tepki göstermesi de doğal. Yine de iktidarlarının Irak Kürdistanı yönetimine, uzlaşmalarına güvenerek, ABD’nin çok daha dengeli hesapları içinde sırtını dönmediği, dahası desteğini çekmediği Irak merkezi yönetimini yok sayan alaycı çıkışlarının sürpriz bedelleri olabilir. Bölgede kimin eli, nereye kadar kimin cebinde hiç belli olmuyor. Suriye’de başını yeterince belaya sokmamış açıkta kalmamış, ağır bedeller ödemeye mahkûm olmamış, çok daha ağır uzun soluklu bedeller ödemeye mahkûm olmaktan hiç ders almamışçasına...
İktidar cephesinin kamuoyuna dönük siyaset yapıp, kazançlı çıkmak uğruna afra tafralarının geçmişte olduğu gibi siyasi getirilerinin sürüp gideceğini hiç ama hiç sanmıyorum... Yeni dünya sömürü düzeni çarklarında, dengelerinde zengin Kuzey dünyası çıkarları adına öylesine büyük sıkışıklıklar, sürpriz krizler söz konusu ki... Genel politikalarda ilkeler, çerçeveler hak götüre... Hele de bölgemiz, yoksul dünyaya yönelik olarak duyarlılıklar hak götüre. Bir gün sırtını sıvazlayıp belirli bir çıkışa yönelttikleri iktidarları; ülkeleri, halkları, ertesi gün dengelerin değişimine bağlantılı olarak hemen satıp ortada bırakıverdiklerini, son yıllarda sayısız örneğini yaşamadık, ders almadık mı? İttifaklar yakın tarihle bile kıyaslanmayacak kadar esnek, değişken...
Günümüzde askeri işgaller, darbelerin ekonomik getirisinin olmaması kuşkusuz insanlık adına sevindirici bir gelişme... Son etkin silahlı terör örgütü PKK’nin silahlardan arındırılması operasyonunun damdan düşer gibi gündeme girmesinin gerçeği de bu olmalı... Ama zengin Kuzey dünyası, güç odaklarının çıkar koşullarında, yeni askeri müdahalelerin öngörülmediği yoksul Güney dünyası, bataklığa çevrildikten sonra yaşananlara seyirci kalmanın bedelleri bölge halklarına çok daha pahalıya mal olmakta... Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de, hatta işgal yaşamamış gibi görülen Pakistan’da, kan dökülmesinin önü alınamıyor... Türkiye’nin aynı bataklığa çekilmesi kaygısı, paranoya olarak hafife alınabilir mi?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları