Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Benimki Kahraman Seninki Terörist

13 Eylül 2014 Cumartesi

<p>Sözde insanlık, çok kanın aktığı, çok ağır  insan haklarının katledildiği büyük dünya savaşları  süreçlerini tarihte bırakmıştı.. Büyük  devletlerin çıkarları adına dünya savaşlarının  yaşandığı koşullar ortadan kalkmıştı. Ağırlıklı  yoksul Güney dünyasında, yoksullukta en altta  kalmamak için, çağın çok etkin veba mikrobu  gibi işlev yapan ırklar, dinler, mezhepler, aşiretler  her türden alt kimlikler üzerinden aynı  bölgelerde yaşayan, aynı toprakları paylaşan,  aynı ülkelerin vatandaşları arasında da öylesine  çok yoğun savaşlar söz konusu ki...  
Zengin Kuzey dünyası doğrudan bu çatışmaların  odağında. Yöneten, yönlendiren konumda..  Silah, para ağırlıklı zengin Kuzey dünyasından  geliyor.. ABD-Rusya, BM, NATO.. kararlarda  en çok adı geçen taraflar.. Ölenler, çatışanlar  ağırlıklı yoksul Güney dünyasının insanları, çatışmaların  ölen, öldüren tarafları.. Çatışmanın  boyutlarına göre bir ülkenin ya da bir bölgenin  insanlarını kapsayan iç savaşlar, bir zamanların  dünya savaşlarındaki vahşetin, insan hakları ihlallerinin,  ölümlerin üstünde kanlı, kuralsız, savaş  hukukunun bile yok sayıldığı insanlık dışı vahşet  örnekleri.. Emperyal sistemin ayakta kalması,  çıkarlarının korunmasında işe yarayan, kuralsız  düzenin kuralsız savaşları..  
İdeolojilerin sonu gibi karşılanan tek kutuplu  dünya düzenine geçiş sonrasında, bir yanda  çokuluslu şirketlerin çıkarları adına güç odaklarını  ellerinde tutan güçlü devletler ve örgütlenmeleri  var. Diğer yanda dünya nüfusunun çoğunluğunun  insanca yaşam koşullarından yararlanamadıkları,  yoksullaşma, yoksunlaşma, hak kayıpları  ile geriye püskürtülmeyle yüz yüze kaldıkları  bölgeler, ülkelerde; ırklar, dinler, mezhepler,  aşiretler.. Aklınıza gelebilecek ne kadar alt kimlik  varsa onlar üzerinden birbirleriyle yok etmecesine  savaştıkları, aslında birlikte yaşamaya da  mahkûm oldukları kuralsız savaşların geçerli  olduğu topraklar var.. Bölünmeler, parçalanmalar  ne savaşların noktalanmasını ne de insanca  yaşayabilme olanaklarını getiriyor.. Çok daha  yoksul, yoksun, dibe vurmuş olarak yeni ayrışma  noktalarından yeni gerekçeli savaşlar çıkıyor..  
Dünyanın çoğunluğunda geçerli bu kuralsız,  acımasız savaşların bir tarafında devlet,  diğer tarafında terörist adları hep geçse de  değişmeyen bir başka gerçeklik haklılık, kimlik,  insanca yaşam, demokrasi, özgürlükler adına  yapılan bu kanlı, kuralsız savaşların terörist  algılaması ile halkı devlet, taraf algılamasının  çok kaypak değişken oluşu. Çıkar odaklarının  bakış pencerelerinden diktatör, halklarına zulüm  eden devletler ile hak arayan kahramanlar,  kanlı terörist taraflarının yer değiştiriyor oluşu..  

***

Çeçenistan, Afganistan, Filistin... Rusya ittifakının  çıkarlarına karşı savaşan, sol Filistin’e  alternatif Hamas’ı çıkaran, radikal İslamcı örgütlerin  kuruculuğunda ABD, CIA’nın, İngiliz, İsrail  istihbarat örgütlerinin rolleri yadsınmıyor.. Günümüzde  radikal siyasal İslamcı terör örgütlerinin  kuralsız güçlenmeleri, sınır tanımaz vahşetleri ile  atbaşı, doğrudan kurucuları ülkelere ters tepen  silaha dönüştüklerini de.. ABD’nin travması 11  Eylülü’nün ardından, çağın, uygarlığın, emperyal  kapitalizmin çıkarlarının, artık komünizm, ideolojiler  yerine tehdidi olduğu, baş düşman ilan edilen;  radikal İslamcı terörle kaynağında savaş bir on  yılın üzerine çok daha vahim sonuçlar üretti.  
Irak-Afganistan işgalleri, terörü beslediği varsayılan  diktatörlüklerin yıkılması, söz konusu  ülkelere demokrasinin getirilmesi ile birlikte  kanlı terörün bitirilmesi amacına hizmet etmek  şöyle dursun.. Aynı sülaleden türemiş her bölge,  ülke koşullarına özgü yeni radikal İslamcı terör  örgütlerinin daha donanımlı silahlar, daha vahşi  yöntemlerle savaşarak güçlenmeleri sonucunu  üretti.. İşgallerin yarattığı bataklıklar içinde  milyonlarca sivil insanın can kaybı, ülke halklarının  akıl almaz dibe vuruşlarıyla, iç savaşlar  batağında kalmalarını üretti.  
İşin garabeti Afganistan, Irak, Pakistan, Suriye  iç savaşlar batağından, doğrudan askeri işgallerden  kaçış, sorunları uzaktan yöneterek çözmeye  çalışma da Amerika, AB, Rusya merkez ülkelerin  sorunlarını çözmede yetmedi.. Bataklıkta kalan  ülkelerin giderek karmaşıklaşan, kanlanan ırklar,  mezhepler eksenli radikal terör örgütlenmeleri  kendi bölgelerini yakmakla kalmıyor, merkez  ülkelere sadece ABD’nin 11 Eylülü gibi değil  çok farklı sonuçları ile de uzanıyorlardı.. En yalını  Irak’ın çok değerli petrol yataklarının, işgal sonrası  çok daha etkin dünya tekellerinin elinde olması  yetmiyor, kanlı petrolün çok pahalıya mal olması  sonucunu ürettiğinden, zengin Kuzey dünyasının  krizinde katkı oluşturuyordu...  
Suriye bataklığı IŞİD’in önlenemez güçlenişi,  vahşetiyle işler çok daha boyutlu sarpa sarmış  bulunuyor.. İnsanlığı giderek daha çok içine  çeken bataklık, ikiyüzlü, çıkarlar eksenli “benim kahramanım, senin teröristin” politikalarının yürüyemeyeceği  bir gelişmeyi üretiyor.. Erdoğan  İktidarlarının görmek istemediği bu...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları