Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ben Yaptım Oldu...

12 Temmuz 2012 Perşembe
\n

Kaç yıl oldu? Çalışma Bakanlığı yasa gereği her yıl iki kez yayımlamak zorunda olduğu, toplusözleşme yapma yetkisini vermede kullanılacak resmi istatistiklerini yayımlamıyor. Sendikaların, toplusözleşme yapma yetkileri, ehliyetlerinin olduğuna ilişkin, işkolu barajının yüzde 10’unu aştıklarının resmi belgesi yok yani. Bakanlık yasa yükümlülüğünü yerine getirme-yerek sahtekârlığın, suçun odağında oturuyor. Çünkü gerçek istatistiklerle bu koşulları yerine getirebilecek konumda olan sendika yok...

\n

Erdoğan iktidarları bu gerçeği bile bile 12 Eylül hukukunun ürünü, toplusözleşme hakkı üzerindeki bu büyük yasağı kaldırmak yerine, yasa çiğneyerek, resmi istatistiği yayımlatmayarak durumu idare ediyor. Eski istatistiklerle verilmiş, aslında sahtekârlık üzerinden sistemin yürümesine göz yumulmuş olarak, yıllar öncesine ait sözleşme yetkileri, yeni istatistikler yayımlanmayarak hukuka aykırı yürürlükte tutuluyor. Yıllar öncesinde bıkmadan haber yapar, manşete çıkmasını sağlardım. Sonra alışkanlık yaptığını, tepki bile yaratmadığını görerek haber değeri kalmadığı sonucuna vardım. Sözde sivil iktidarlar 12 Eylülün yasaklı düzenini korumayı yeğleyerek, kendi elleri ile yarattıkları sahteciliği, sendikalar üzerindeki siyasi iktidar denetimi, sermaye gücünün kullanılabilmesinde etkin şantaj aracı olarak kullanmayı yeğlerlerdi...

\n

Erdoğan iktidarlarında işin çivisi çıktı. Çalışma Bakanlığının 1983 yılına ait, 12 Eylül sürecinin gerçekliği incelenmeden geçiş için sendikalara verilmiş sahteciliği içinde barındıran beyanlarının üzerine, 30 yılın kayıtlarda kalan işten ayrılanları, emeklileri, işyeri değiştirenleri ile eklenen mil-yonlarla, otomatik sahtelik kazanmış üyelik beyanlarının sürdürülmesi içe sindirildi. Ancak iktidarları bir başka yasa değişikliğinde sigortalı çalışmayı denetlemeye çalışırken elindeki sahteciliğe oturtulmuş ipi koparıverdi. Artık bakanlık görevi gereği resmi istatistiği yayımlarsa, sendikaların toplusözleşme yapma hakları \t\totomatik düşüverecekti. Kaçınılmaz barajı kaldıracak yasal değişiklik gerekiyordu. Türkiyede işkolunda sigortalı çalışanların yüzde 10’unu gerçekten örgütleyebilmiş tek bir sendika bile yoktu. Ancak toplusözleşme hakkının kazanılmasının özgürleştirilmesi, iktidar gücünün, Bakanlık denetiminin kalkması da çeşitli nedenlerle istenmediğinden, uzlaşılacak formül bulunamadığından, Çalışma Bakanının dün sözünü ettiği, sizin anlamını bilemediğiniz yeni sendikal yasal düzenleme bir türlü yasalaşamıyordu...

\n

Türkiyede çalışanların yarısından fazlası \t\tsigortasız, yasadışı çalıştırılıyor olsalar da, \t\tsigortalı çalışanlar yine de 8 milyonlarda \tseyrederken, sendikalı sayısı tüm işkollarında birden hep 500 binin altında kalıyordu çünkü...

\n

***

\n

Oysa Çalışma Bakanlığına sorumluluk bile verilmeden, bir gece yarısı torba yasası içinde rejimi demokrasi olan ülkelerde örneği\t\t olmayan havayollarına grev yasağı, hem de toplusözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanmış, grev kararı alınmış bir süreçte kimsenin ruhu duymadan yasalaşıvermişti. Çalışma Bakanlığının yıllardır hazırlık yaptığı, çıkarmak zorunda olduğu, bakanın dün bir kez daha sözünü ettiği yasa tasarıları Mecliste beklerken, bakanlıktan geçmemiş, görüşülmemiş, torbayı yasaya sokuşturmuş milletvekilinin itirafına göre THY yönetiminin hazırladığı, eline tutuşturduğu bir cümlelik grev yasağı, yasadışı içerikli yasa olarak yasal düzenlemeye giriverdi. Grev hakkını yasal olarak kullanabilme noktasına gelmiş Hava-İş Sendikası üyeleri, ortada alınmış grev kararı hakları dururken, gece yarısı yasası ile gizlice, evrensel hukuka, uluslararası sözleşmelere aykırı gelen grev yasağına karşı direnme dışında ne yapabilirlerdi ki?

\n

Anayasal, yasal, sendikal sözleşme, grev hakları için direnen THY çalışanlarının cep telefonlarına gelen işten atılma talimatlarının görüntülerinin yansıtıldığı fotoğraf karelerini sakın unutmayın. Dünyada işçinin çalışma, sendikal hakları ile böylesine alay edildiği, yok sayıldığı bir başka örnek yok. Yasal tazminat hakları bile yok sayılarak sokağa atılan THY çalışanları, aslında sendikal örgütlülüğün çok da bilinçli çalışanları sayılmasalar da, fena halde insanlık onurları kırılmış olarak isyan ediyorlar. Ellerinde yaşadıklarının öyküleri bulunan dosyaları, karşımda oturan genç arkadaşlar, en çok insanlık onurları adına direnişlerini sürdüreceklerini anlatmaya çalışırken, bizleri dayanışmaya çağırıyorlar...

\n

Uluslararası sendikal hareket, işçi sınıfı dayanışmasının çok daha güçlü, anlamlı olduğunun şaşkınlığında, yeni yeni bilenmiş, bilinçlenmiş olarak, Türkiyede ne kadar da ağır çalışma hak ve hukuk ihlalleri yaşandığının ayrımına varmaya başladıklarını anlatıyorlar. Darmadağın direnmeye çalışan işçilerin birleşmesi, dayanışması ile doğacak güç birliğinden söz ediyorlar... Kaos sadece dış politika, hukuk devleti, yargı adaleti düzeni üzerinden değil ki... Ben yaptım olduiktidarları adına, her gün yeni potlarla, yeni bir şeyler kırılıyor... Yalanlar üzerine büyü bozuluyor...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları