Batık Medya Yetseydi...

05 Mart 2013 Salı

Başbakan en önde, son sözleri “batsın bu medya” çıkışıyla daha bir korkmuş medya, gazeteciler en arka sıralarda, ağzı olan konuşuyor. Bu ülkede kanın durmasını, barışı isteyenleri sorumluluğa davet ederlerken, sürecin gelişmelerinde haberlerin üstüne atlanmaması öneriliyor. Gazetecilik sorumluluğunun, toplumdan gerçekleri saklamak değil, tam tersine ulaşılabilen bilgileri tarafsız verme, sonuç olarak gerçekler üzerinden toplumun karar verme hakkını korumanın asıl olduğunu yoka saymaya çalışıyorlar.
Son iki günün değerlendirmelerinde en çok altı çizilen örnekler ABD’nin Irak işgali üzerinden olduğu için dilimi tutamayacağım. Keşke ABD medyası bizimkilerin özendikleri ölçeklerde güdülenmese, gazeteciliğin sorumluluk, özgürlük alanı içinde görevlerini yapsalardı da ABD iktidarlarının Irak’ı işgal gerekçelerinin toptancı yalanlar üzerine oturtulduğunun kamuoyunca öğrenilmesine zamanında katkıda bulunsalardı. İşgal gerçekleşmeden işgale ilişkin gerçekmiş gibi söylenen yalanları ortaya çıkarmış olsalardı da Amerikan halkı bu gerçeklere göre bilgilenip bugünkü bakış açısıyla duruş koyabilseydi. ABD’ye de pahalıya mal olan, çok daha önemlisi, yalanlar üzerine oturtulmuş gerekçeleriyle bu kirli savaşın, milyonlarla Iraklının yaşamına, katlanan milyonlarcasının bugünleri, geleceklerinin karartılmasına, Irak bataklığının oluşmasına, halkının geleceğe dönük ırklar, mezhepler savaşlarına boğulup kalmasına karşı duruşlar güçlenebilseydi.
Yine dilimi tutamayacağım; bizden örneklemelere geçersek... Yargısız infazları diz boyu, Silivri andıçlarını baş tacı edeceksiniz, sivil darbe hukuku infazları için özel hizmet, yandaş polisten sızdırılmış gerçeklik, hukuksal belge nitelikleri kanıtlanmamış binlerle, on binlerle sayfalık karalama dosyaları üzerinden en kalabalık TSK’nin her rütbeden komutanını karalayacak kamuoyu önünde mahkûm edecek, içeride tutulmalarının aracı yapacaksınız... Kendinizi, andıçlık hizmetinizi darbeciliğe karşı olmakla aklayıp pakladığınızı varsayacaksınız... Hızınızı alamayıp kendi meslektaşlarınızdan, gazetecilerden, aydınlardan, bilim insanlarından, öğrencilerden oluşan binlerin daha hem yargısız infazlarına hem de tutuklanmalarına, kamuoyunda da mahkûm edilmelerine hizmet edeceksiniz... Trajikomik bir tabloda, kendi cepheniz için 28 Şubat mağdurluğu, andıçlığı üzerinden siyaset yapacaksınız...

\n

***

\n

Cemaatçi, yandaş, teslim alınmış medya, üzerlerine binen her türden baskılar, sözün özü “batmış medya” halleri yetmemiş ki... Parmakla gösterilerek ellerinden programları alınan, işten çıkarılan gazeteciler halkasına her gün yenileri ekleniyor. Yetmiyor... İktidarlarını kızdırmamak zorunluluğu ile otosansürün sınırlarını giderek genişletmek zorunda olan profesyonel medyanın ayakta kalmak üzere yapmak zorunda kaldığı habercilik vitrininden bile iktidarlarını çok kızdıracak yeni bir şeyler çıkıyor. Şimdilerde değişen dengelerde, hangi haberler ve yorumlarda, hangi boyutlarda otosansür uygulanması gerektiğinin ölçüsünü tuturmak zor.
Laf aramızda asla gerçek bilgiye değil tümden dedikodulara dayalı bir durum iktidarları içinde varsayılan iç iktidar çatışmalarında, özel yargı elindeki yargılamalar için dengeyi tuturmak çok zor. Açıklamalarına bakıp da KCK-Silivri davaları üzerinden haberler, yorumlarda dengeyi bulmak olası mı?.. Yargısız infaz içerikli aylar, yıllar süren tutuklulukların yanında mı karşısında mı olmak gerek? Ya da hangilerinin yanında, hangilerinin karşısında, hangi ölçeklerle durulursa iktidar içi dengelerde, denge tutturulmuş olacak? Başbakan - Cumhurbaşkanı, kimi bakanların kamuoyu açıklamaları mı, mahkeme kararlarının sınırları mı ölçü alınacak? Malum siyaset yapma adına çıkışlarla medyadan gerçek beklentiler arasındaki terazi nasıl tartılabilecek?..
Anlaşılan iktidarları-İmralı-BDP Kürt sorunu üzerinden son gelişmelerde ölçüler tümden karışık... Konuya ilişkin kimi canlı yayında, aynı cephede olduğunu bildiğim tarafların siyah-beyaz boyutunda bu gündeme ilişkin çok farklı değerlendirmelerinin sayısız tanığıyım...
Apo ile BDP kadroları arasındaki görüşme notlarının sızmasının süreci etkilemeyeceği ya da ağır zarar verebileceği çok zıt yorumları gibi, sızdırılma odağı üzerinden iktidarlarına, BDP’ye, barış istemeyen başka çıkar odaklarına hizmetle bağlantılı yakınlık, çıkarımları diğer yanda...
İnsan hakları, demokrasi, hukuk devleti, basın özgürlüğü kirterleri, ilkelerinin kimselerin umurunda olmadığı çırılçıplak ortada. En yüzsüz hallerde daha teslim alınmış, güdümlü medya yaratmak üzere, işten atılacak yeni gazeteciler aranıp bulunuyor. İktidarlarına, işlerin tıkırında yürütülebilmesine yönelik medyanın bu halleri bile yetmiyor. İşlerin tıkırında yürütülmesi zorlaştıkça, bir şeyler ters gittikçe, daha büyük bir öfke patlamasında daha ağır, yine medya suçlanıyor.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları