Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Basına ve Kamuoyuna...
Gazetemizin dünkü 11. sayfasında çok sayıda Galatasaray Üniversitesi çalışanının, öğretim üyesi ve yardımcılarının ortak imzası ile yayımlanan bir ilan metninin içeriğinden özetlenmiş birkaç cümleyi, okumuş olsanız da olmasanız da unutulmuş değerlerimiz, sorumluluklarımız adına sizlerle payaşmak istiyorum...
\nCihan Kırmızıgül okulun bir öğrencisi... Kâğıthane’de bir markete atılan molotofkokteylinden iki saat sonra olay yerine yakın bir otobüs durağından, boynunda taşıdığı poşu dışında kendisini olayla ilişkilendirecek bir delil olmadan gözaltına alınıyor. Kovuşturma sürecinde olayla ilişkili gizli tanık, ifadesinde olay yerinde Cihan Kırmızıgül’ü görmediğini açıkça beyan ediyor. Dava dosyasına eklenmiş başkaca delil niteliğinde bilgi de yok. İddia makamı bile tahliye ve beraat yönünde mütalaa veriyor. Mahkeme tutukluluğun devamına karar veriyor. Sonuç olarak, adı geçen öğrenci iki yıllık süre boyunca tutuklu. Doğaldır ki özgürlüğü ile birlikte yükseköğrenim hakkını da yitiriyor... Tutukluluk tedbirinin başından beri hukuka aykırı ve orantısız olduğunu savunan öğretim üyeleri ve yardımcıları, telafisi imkânsız bir mağduriyetin, davanın takipçisi olduklarını açıklıyor. Dün devam eden yargılama sürecinde mahkemenin tutuklamanın hangi somut gerekçelere dayandırıldığına ilişkin açıklamasını ya da öğrencinin salıverilmesi istemlerini adı geçen gazete ilanı ile kamuoyuna duyuruyorlar...
\nBDP’nin, milletvekilleri de içinde 20 yöneticisinin ortak imzaları ile dün kendi kendilerine yönelik savcılığa yaptıkları suç duyurusu olaya yeni bir boyut ekliyor... BDP yöneticileri çok sayıda öğrencinin de içinde olduğu KCK operasyonları kapsamında, kendilerinin de aynı suçları işledikleri ihbarında bulunurlarken savcıya verdikleri dilekçede “Tutuklu arkadaşlarımızın suçu neyse ben de işledim, ihbar ediyorum..” yazılı ortak metne imza atıyorlar. Ülke çapında KCK operasyonları bağlantılı davalar için, yaygın bir kampanyanın başlatıldığını kamuoyuna duyuruyorlar... BDP’yi PKK ile paralel konuma düşmekle suçlayan Başbakan’ın açıklamasından yola çıkarak, ilgili bakanlar, polis, yargılama icraatları ile KCK operasyonlarında, hükümet ve cemaatin asıl bağımsız yargılama, suç-ceza ilişkilendirmelerinde paralel konuma düştüklerini savlıyor...
\nBDP’lilerin KCK operasyonları, tutuklamalar, yargılamalarla ilişkili kampanyalarını bir yana koyarak, öğretim üyelerinin ortak ilanı üzerinden kimi çok önemli olguların altını çizme gereğini bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum...
\n***
\nErdoğan hükümetleri iktidarlarında, ağırlıklı özel yargı eliyle, aslında zaten çok sorunlu işleyen yargı sistemimizin tüm kurumlarında, insan hakları, hukuk devleti ilkeleri, bağımsız yargıya ilişkin ihlaller korkutucu boyutlarda katlanıyor... Bırakınız sivil iktidar, içi boşaltılmış da olsa demokratik düzeni, askeri darbeler, diktatörlükler düzenlerinde bile, insan hakları, hukuk düzeninin böylesi boyutlarda ihlal edildiği, işkencelerin, yargısız infaz içeriğini kazanmış ön tutuklulukların karşısında duruş, insan olmanın gereğidir. 12 Mart-12 Eylül süreçlerinde bile çok gür olmasa da insan haklarından yana örgütlenmelerin, bu türden insan hakları ihlallerine karşı duruşların örnekleri vardır... Toplu yargılamaya konu olan Aydınlar Dilekçesi bu türden bir insan hakları savunuculuğunun iz bırakmış örneklerindendir.
\nSizinle paylaşmak istediğim ortak imzalı ilanın bana göre ayrıca anlamı, nahif boyutları da var... 12 Eylül’ün hukukunu kullanarak, Erdoğan iktidarına biat etmiş yeni YÖK yönetimi, yapılanması, üniversiteleri, bilim kurumlarını, bilim insanlarını, çalışanlarını iktidara çok daha fazla teslim olmuş, yılmış, suskun bir yapılanma içine sokmuştur. Günümüzde aylar, yıllar tutuklu kalan öğrencilerin hukuk-ceza ilişkileri içindeki suçları, aslında evrensel ölçeklerde suçu oluşturmayan eylemleri, çoğunlukla en sıradan demokratik hak kullanımı çerçevesinde kaldığı halde, kanıtlanma gereksinimi duyulmayan “terör örgütü” ilişkilendirmesi ile çok ağır bir yargısız infaz içeriğine dönüştürülebilmektedir...
\nKelimenin tam anlamı ile teslim alınmış, suskun bilim insanları, üniversiteler, öğrenciler yapılanması için caydırıcı, yıldırıcı olmaya yönelik şiddette YÖK, üniversiteler yönetimleri, yargı, polisiye odaklı işleyişleri ile aracı konumuna getirilmişlerdir... Başbakan’ı, bakanları, bir başka olayı protesto etmiş öğrencilerin yıllarca tutuklu kalmaları, dosyaları sayısız, kabarmıştır. Öğretim üyeleri, değil mağdur öğrencilerinin, kendilerinin en sıradan özlük haklarının bile savunuculuğunu yapamayacak ölçeklerde yılmış, sindirilmişlerdir. Üniversitelerin, eğitim ile bilim kalitesinin ayaklar altına alınması, ülkenin, genç kuşakların geleceğinin ipotek altına alınması anlamındadır... Öğretim üyelerinin kendi gözlerini bağlamış, karanlıkta genel duruşlarına karşın, öğrencilerinin hakları için ses veren bir avuç öğretim üyesi hareketi, zayıf bir mum da olsa umutlu bir ışık olabilir mi?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!