Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bana Var Size Yok Demokrasisi...

29 Mayıs 2014 Perşembe

Uzun soluklu İktidarlarının içinde oldukları, aidiyetlerinin belgesi bilgiler, sözcüklerle sırıtan, şimdilerde dışlanmış öfkeli kişilerin, sosyal medyada tepkilerini dillendirmeleri, bir çırpıda edinemeyeceğimiz somut bilgiler, belgeler, fotoğraflarla olup biteni değerlendirmelerini izlemek hem ilgi çekici hem de ders verici... Kaçınılmaz onlar için karizmatik lider Erdoğan ağırlıklı yayınlarında, en çok “Şununla kol kola idi, şimdi düşman oldu”, “Şu tarihte aynı konuda şu görüşleri savunmuştu, şimdi tam tersini söylüyor”un, bana ulaşabilenleri ile ben yüzlerce örnekten söz ederken, ülke çapında dağıtılanları için binlerle katlanan fazlasından söz etmek gerek...
İktidarlarının akla kara kadar zıt icraatları, yaz boz tahtası; insan yaşamında, haklarının korunmasında, hukuk devleti düzeninin işleyişini arapsaçına çeviren politikalarında, tek tek çelişkilere baktığınızda, İktidarlarının siyasal İslamcı, liberalizmin emrinde yürüyüşlerinin yol haritasını bile yitiriyorsunuz... Tamam, medya çağında insanın algılama gücünü, aklını karıştırarak, kendisine, çıkarlarına, çocuklarının, birlikte yaşanılan ülkesinin geleceğine en aykırı adımları attırmak.. geçerli bir siyaset stratejisi... İnsan hakları, hukuk devleti düzeni demokrasi ile çelişen kirli çıkar düzenini, uzun soluklu halka kabul ettirmenin yolu... Günümüzde insana en aykırı düzen uygulamaları, hak gaspları, çoğunluk klasik diktatörlükler, askeri darbeler düzenlerinde değil, sandığın kullanıldığı, sivil diktatörlükler eliyle; demokrasinin kurumlarını ele geçirmiş iktidarların ağır hak-hukuk ihlalleri, güç, baskı, polis devleti düzenini kullanmaları yoluyla sağlanıyor...
Ancak dünya çapında sandık yoluyla insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasinin katledilmesi, sivil diktatoryal düzenlerin işletilebilmesinde, insana aykırı alınabilen yolda örneklerin yaşandığı ülkeler arasında çok büyük farklılıklar var. Ülkelerin halklarının birikimleri, örgütlülükleri, bilinçleri, iç dinamikleri, toplumsal bilinçleri ile doğrudan bağlantılı olarak açıklanabilen, olumsuz şiddetin dozunun, sürecinin geçerliliği ilişkisi söz konusu... Kabaca Hindistan’da çok düşük bir milli gelir, çok bozuk br paylaşım düzeni içinde milyonları, daha da derinleştirilen bir sömürü düzeni adına artı değerler yaratmaya razı etmek daha kolay. AB ülkelerinde ise zengin kuzeyin klasik kapitalizmin krizi süreci içindeki kaynak aktarımları vuruyor. Son AB seçimlerinde görüldüğü üzere, ırkçı, ötekileştirici siyasetlerin partilerinin sandık zaferi sonucu, demokrasi, sosyal devlet adına kara kara düşünülmesi gereken bir durumu ortaya çıkarıyor...

***

Demem o ki her ülkenin özeli içinde, sandık yoluyla evrensel insan hakları, hak-hukuk düzeninden sapmalarda, kirli, haksız çıkarlar ekseninde, sivil diktatoryal düzenlerin işletilmesinde doz ve süreçler arasında çok büyük farklılıklar yaşansa da, “bana var size yok demokrasisi”nin yürütülebilmesinde, kendi iç dinamikleri ile açıklanabilecek kırılma noktaları var... Başbakan Erdoğan’ın İktidarlarının yükseliş sürecinde en yakın kankası İtalya Başbakanı Berlusconi’nin geçen hafta aldığı cezalarla bağlantılı bir sosyal hizmet kurumunda temizlik yaparken yayımlanmış görüntüleri vardı. Biliyorum “Orası İtalya” diyeceksiniz... Tamam da burası da Türkiye... Çok doğru insani gelişmişlik ölçümlemelerinde, en çok İktidarlarının “bana var size yok demokrasisi”nin işletilişinde, on yılı aşmış bir iktidarda büyüme gerçeğinde büyük oranlı geriye düşüşler var...
Siyasi, toplumsal değerlendirmelerde İktidarlarının izledikleri siyasal stratejide, ağırlıklı İslamcı kimlik üzerinden, bir zamanlar DP’nin de uyguladığı, İktidarlarının yandaşlığı ekseninde kadrolaşma hareketi ölçü, yaratılmış büyük ayrımcılıkta, İktidarlarının nimetlerinden yararlandırma düzeni var. Hani kötü ama çok gerçek benzetme ile hayvanları yiyecek vererek eğitme yöntemiyle, iktidar gücünün haksızhukuksuz kullanımları ile katlanmış ayrımcılıkta cepheleştirme var ya... İşte İktidarları yandaşlığı ile sivil diktatoryal yönetim gücünün katlanabilmesi, baş döndürücülüğü, dayanılmaz çekiciliğinin de kırılma noktaları, koşulları da var... Birilerine hep suçüstü ayakkabı kutularından çıkan büyük paralar düşüyor, birileri de madende asgari ücretli sigortalı iş bulabildikleri, bir de eve sadaka düzeni içinde gelen eklerle yetinmeye çalıştıklarından oluşan seçmenler cephesi var ya...
İktidarlarının cephesinde, inançlı, liberal aidiyeti seçmişler... Üst üste gelen toplumsal kırılma noktalarında, patronunun izniyle, parti kanallarından gelen harcırahla mitinge seçim desteğine giden işçi, ortalığa saçılan dolar dolu ayakkabı kutuları ile ölen madencinin çocuğuna teselli gönderilen bir çift ayakkabı kutusu arasındaki farkı yüreğinde yaşıyor... Çoğunluğu isyan eden bir işçinin tekmelenmesini, tekmeleyen danışmanın sağlık raporu alıp kollanmasını pek algılayamamış olarak, yandaş olduğunu düşündüğü sendika liderine öfke kusma noktasına ancak gelebilmiş olsalar da.. İktidarlarının demokrasisi fena halde sallanıyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları