Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Allah'ın Sopası Yok ki...

24 Aralık 2011 Cumartesi
\n

\n

Fransanın hem demokrasiye, hem de düşünce özgürlüğüne aykırı, ucuz seçim oyu avı planı, 577 milletvekilinden ancak 50sinin katıldığı çoğunluk oyu ile çıkardığı yasa, bizden çok Fransız halkının sorunu olmalı. Eğer biz, bu süreç içinde, en çok iktidarımızla, ilkeli duruş koyabilirsek...

\n

Fransız devriminin, aydınlanmanın öncü ülkesi Fransanın değerlerine de Fransız kalan, söz konusu yasanın sürpriz olmayan çıkarılışına, siyaseten gecikilmiş, anlık öfke, iç boşaltma yanı ağır basan bildik tepkilerin getirisinden çok götürüsü olduğunu bir kez daha yaşayarak, kafamıza vurula vurula görmüş olduk. Doğrusu son dakika toplantılarının, otel rezervasyonlarının iptali ne kadar utandırıcı bir konumsa, Sarkozynin TC Cumhurbaşkanının telefonlarına çıkmaması, oylanan yasa kadar ağır, onur kırıcı bir davranış. Ankaradan tepki olarak gelen yaptırımların bundan sonraki süreçde ne ölçüde işlevsel olacağını, atılması gereken adımları tartışmadan önce, gelinen noktaya ilişkin, serinkanlı, sağlıklı durum saptaması yapılmalı.

\n

Erdoğan hükümetine ABD, AB ülkelerinden, elbet kendi siyasal iktidarlarının çıkarları ile çatışmaması koşuluyla, siyaseten gelen banko genel desteğin, dünya vitrininde de teşhir edilmiş en ciddi kırılma noktalarından birisi bu. Fransız-Alman sağ siyasi partileri iktidarlarının Türkiyenin AB üyeliğini istememelerinden daha kırıcı bir şovla, vitrinde yüz yüzeyiz. Türkiyenin AB ortaklığına itirazları olsa da ABnin sağ siyasi partileri, iktidarları Erdoğan hükümetlerini siyaseten her önemli konuda, her koşulda uzun soluklu desteklediler. Sadece siyasi-ticari çıkar ilişkileri eksenli de değil, İslam dünyasına yönelik, NATO şemsiyesinde biçilmiş roller, ağırlıklı olarak; Türkiyeyi Atatürk Cumhuriyeti kimliğinden, değerlerinden uzaklaştıracak, ılımlı İslam cumhuriyeti kavramlı bir proje ekseninde, denetim altına alınabilecek İslam ülkeleri için rol model biçilmekle yetinilmemiş, “yeni Osmanlıcılık”, “stratejik ortak ego şişirmelerinin ardı arkası kesilmemişti..

\n

***

\n

Elbet zengin Kuzey dünyasının, emperyal çıkarları ağır bastığında Türkiye için AB kriterleri, klasik demokrasi ilkeleri duyarlığı söz konusu olmayacaktı. Erdoğan hükümetlerinin, sandık çoğunluğunu otoriter iktidar aracı olarak kullanması, demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerini çiğnemesi görmezlikten gelinerek tam destek verilecekti. En çarpıcı örnek olarak AB uyum yasaları kapsamında demokratik ilkelere aykırı, düşünce özgürlüğünü de ortadan kaldıran yasal değişikliklerle, yargı bağımsızlığını, güçler ayrılığının korunma aracı üst yargı denetimini ortadan kaldıran AKPnin 12 Eylül referandumuna ABden gelen siyasi destekler sayılabilir.

\n

İslam dünyası için rol model yapılmış bir iktidar, lider, Ortadoğudan ABDnin askerlerini çektiği bir süreçte İran-Suriye ekseninde, Irak içinde mezhepler üzerinden çok derin bir iç savaş gündemde iken, Mısır başta Arap Baharı yaşanmış İslam dünyasının tümünde aynı türden iç savaşlar kaosu söz konusu iken... Sarkozye gelecek Ermeni seçmen oyları uğruna, yıllardır iğneyle kuyu kazılarak yaratılmış bir ılımlı İslam projesi, Müslüman halklar içinde karizmatik Erdoğan liderliğinin tuzla buz edilmesine izin verilir mi? Yoksa emperyal çıkarlarla kemikleşmiş Batı dünyası son büyük krizi ile yeni bir dağılma süreci mi yaşıyor?

\n

Biz yine bize dönelim... Fransanın yasal sonuçlarından çok medyatik sonuçları ile Türkiyeyi yaralayan bu yasa oylaması karşısında, medyatik şovla göklere çıkarılmış Erdoğan hükümetinin siyaseten çok zora sokulduğu bir tablo ile sadece karşı karşıya değiliz. TC Cumhurbaşkanı icraatları ile AKPnin ayrılmaz bir parçası olsa bile, Erdoğan hükümeti ile birlikte devletimizin temsilcileri olarak da, ülkemiz, tüm vatandaşlık kimliği taşıyan bizlerlerle birlikte, gelecek kuşaklarımız da yargısız infazın mahkûmları oldular...

\n

Allahın sopası yok ki... Ergenekon sanığı olarak yıllardır yargısız infazla çok ağır koşullarda yatanları, sadece düşünceleri nedeniyle en çok gazetecisi tutuklu ülke olduğumuzu, iktidarı protesto eden her görüşten öğrenci, sivil örgütlenme üyesinin başlarına gelenleri hatırlayanlarımız, haksızlığa isyan edenlerimiz çoğunluk olabilecekler mi? Yeri zamanı geldi, istemeden cuk oturdu derler ya... Bildim bileli askeri-sivil döktatörlüklerde hep içeri tıkılmış, ömrünün çoğunu cezaevlerinde geçirmiş bir adamın adı, bugünlerde televizyonlarda, istenmeden de olsa yıldızlaştırılmakta... Çocuğu, partisinden çok sayıda kavga arkadaşı, gazetecisi ile birlikte Ergenekondan içeride Doğu Perinçek, Fransada çıkarılan, başımıza bela olan yasadan çıkış yolunu yıllar önce gösterivermişti... Milletvekili dokunmazlığı olmadan İsviçrede yürürlükte benzer bir yasanın insan hakları, hukuk, demokrasiye aykırılığını sergilemek üzere eylem yapmışsoykırım yok dediği için onurlu yargılanmıştı. Davası AB insan hakları yargısında...

\n

Doğu Perinçekin önderliğindeki bu direniş, en çok anımsanan örnek, yararlanılması istenenlerin başında...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları