Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

AKP İktidarları İki Tezkere Arasında...

30 Eylül 2014 Salı

Kaderin cilvesi mi? İktidarlarının oluşum koşullarının kaçınılamaz sonucu mu? Erdo-ğan liderliğinde AKP iktidarları gelişlerinin önünü açan tezkere ile, İktidarlarının gelece-ğini çok zorladığı kuşkusuz, bugün Meclis’e getirileceği duyurulmuş tezkere arasında sıkışıp kalmak da varmış...
Doğrusu oylanacak metinden sonuç çıkarmak çok da anlamlı olmayabilir. Metnin alabildiğine esnek, yorumlara, koşullara göre uyarlamalara açık olacağı tartışılmaz... AKP’nin siyaseten çıkarmak zorunda olduğu tezkereyi gerçekte hangi çerçevelerde uygulayacağı ne kadar so-yut, aynı zamanda istem dışı gelişmeler, koşul-lara bağlı değişkenlik kazanacağı bir yana; AKP yönetim kadroları diyemiyoruz, daha ağırlıklı değişmez lider şimdiki Cumhurbaşkanı Erdo-ğan ile yakın çevresinin günübirlik gelişmelere bağlı değişecek eğilimlerinin, kararlarının içeriği diğer yana... Bir de iç ve dış kamuoyuna yönelik çizilen çerçevelerle gerçek istemler, beklentiler, hesaplar arasındaki uçurum var... Erdoğan’ın son iki günlük etkinliklerde dünyaya ve ülke kamuoyuna dönük yaptığı açıklamaların içindeki satır aralarını okumaya kalkıştığınızda işin için-den çıkamıyorsunuz. Yandaşlar korosunun dün yine gönüllerine göre okumalarında akla kara kadar zıt çerçeveler çizmeleri bundandır...
Gerçi tek lider, Cumhurbaşkanı Erdoğan, net cümlelerle IŞİD’e karşı oluşturulan dünya ittifakının içinde, Türkiye’nin üzerine düşen görevlerin yerine getirileceğini, üzerlerine düşeni yapacaklarını net anlaşılır Türkçe cümlelerle özetlediler... Aynı konuşmalarının içinde, ABD ve ittifakta yer alan Batılı ülkelere çok ağır sitemler de dizdiler. Kuşkusuz bize de en haklı gelen boyutları, insan hakları eksenli, emperyal politi-kalara isyanlarıydı... Terörü yaratan insan hakları eksenli, en çok gençlerin yaşamlarını karartan sosyoekonomik olumsuz koşullar... Irak işgali en çarpıcı örneklerden biri olmak üzere, işgal edilen ülkelerde halklarına yaşatılan olumsuzlukların ürünü, bataklığı, radikal terör örgütlerini üreten ağır insan hakları ihlalleri, siyasetler. BM’nin 5’li yönetim sayesinde dünya sorunları karşısında işlevini yapmaktan uzak kalması...
                                                                           ***
Bir de Erdoğan’ın kimlere ne mesajlar vermek istediği konusunda işin içinden çıkamadığımız ikircikli vurgulamaları vardı ki... IŞİD’in vahşette İslam kimliğini kullanamayacağını, emperya-lizmin hastalıklarının ürettiği bir cinayet örgütü olduğunu söyledikten sonra, ona karşı terör ör-gütü olarak savaşırken, başka terör örgütlerinin görülmemesi, Batı’nın çifte standardından dert yanarken, PKK’yi örnek vermesi ne anlamda değerlendirilecekti? Çok sağlıklı yürüdüğü söy-lenen barış süreci mi son gelişmelerle kırılmıştı? Kürtler cephesi Batı desteğinde eski koşulların-dan vazgeçiyor, farklı dayatmalarla İktidarlarının karşısına çıkıyorlardı? Yoksa o cephede, PKK, pazarlığın lideri APO ile sorun yoktu da, sorun ABD-AB yeni siyasi hesaplarında mıydı?
AKP İktidarları ile ABD arasında IŞİD üzerin-den, NATO çerçeveli görüşmelerde, stratejiler, Türkiye’nin üstleneceği sorumluluklar, en önem-lisi Ortadoğu’nun geleceğinin yeniden düzen-lenmesi çerçevelerinde, yaklaşım farklılıkları mı söz konusuydu? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin en uzun sınırları bağlantılı, IŞİD ile savaşın sadece Suriye değil, Irak topraklarında da aynı titizlikle yürütülmesi gereği koşuluna kimin itirazı olabilir ki... Laf aramızda biz günlük haberle bakarken, ABD bombardımanları, NATO çerçevesindeki diğer ülkelerin, ne kadar işe yarayacağı kuşkulu havadan bombardımanları, askeri destek, diğer yardımlarında da pek bir ayrım göremedik. Hatta IŞİD bu müdahale-ler, destekler bağlantılı Irak’ta yoluna devam edemeyince, rotasını daha zayıf hedef olarak Suriye’de Rojava, özerk Suriye Kürdistanı’nın Türkiye sınır hattına çevirmemiş miydi?
Doğrusu Erdoğan’ın söz  konusu vurgulama ile bize açıklayamadığı bazı yeni gelişmeler üze-rinden ABD-Batı dünyasına, belki de barış sü-recini yürüttüğü Kürt cephesine mesaj vermeye çalıştığını düşünüyorum... Düşününce de, iktidar yürüyüşlerinin tam da benzer bir çerçevede gündeme gelmiş olduğunu anımsayıveriyorum... İnsan hakları, demokraside geçmişle hesaplaş-manın kutsal olduğunu ağızlarına sakız yapmış bizim kafaları çok karışık aydınlarımıza da sitem etmeden edemiyorum... Erdoğan’ın liderlik, AKP’yi Türkiye’nin en uzun soluklu sivil iktidar yapan yürüyüşlerinin önünü açan ABD’nin Irak işgali gelişmelerinde olup bitenleri hâlâ sorgula-mayacaklar mı?
Ecevit koalisyon iktidarının bankalar kriziyle en büyük darbeyi yediği ne kadar doğruysa, Ecevit’in ABD’nin Saddam’ı devirme, Irak’a demokrasi ithal etme, terörle savaş gerekçeli işgaline suç ortaklığı yapmayacağı yanıtını vermesi o kadar belirleyici değil mi? Türkiye’yi krizden çıkarmada etkili olmuş Derviş’le alternatif yaratılamayınca, Fazilet’in içinden AKP’nin kurdurulup, gökten zembille iktidara gelişinin önünün açılmasını bilmeyen var mı? ABD’ye sözü verilmiş 1 Mart 2003 tezkeresi Meclis’ten dönse de, hokuspokusla sorum-luluk TSK kadrolarına atılıp, bilinen davalarla defterleri dürülmedi mi?..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları