Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Aklın, hak-hukuk emeği ile yaşam arayışı çakışınca...

04 Şubat 2023 Cumartesi

Hiç kuşkusuz sandığa giden seçmen, kendi aklının elverdiğince yaşam koşullarının yönlendirmesinde ağır basan öncelikleri ile oyunu kullanacaktır. Miting meydanlarında gönülden sevdiğini düşündüğü, alkışladığı siyasi liderine verdiği sözleri unutuverebilecektir. Oyunu verdikten sonra döneceği evinde kendilerini bekleyen küçükleri, yaşlılarına duyduğu, unutamayacağı sorumlulukları ağır basabilecektir. Evde kurulacak sofraya götürmek zorunda olduğu ekmek, katıkların alınabilmesine dönük fiyatlardan büyüyen karabasan ağırlığıyla kafasında dönüp dolaşacaktır.

Yaşamın gerçekleriyle yüzleşmekten kurtulamayacaktır. Önceki gece geç saatlerde açık mahalle bakkalımızın umutla müşteri beklediği aklımda uğradığımda birkaç gün içinde raflarının çok daha fazlasının boşaldığı ile yüzleşiverdim. Artık alabileceğim en küçüğü, en ucuzundan ayçiçeği yağı bile kalmamıştı. Yoğurt ve soda ile çıkmak zorunda kaldığımda “Bir umut seçime kadar kapatmadan dayanmaya çalışıyorum” dedi. Çok sevdiğine sayısız kez tanık olduğum iki güzelim kızı ile gencecik eşi Maral, destek vermek üzere hep etrafında dolanıyor, komşuların siparişlerinde yardımcı olma çabalarını sürdürüyorlardı..

Çelişkili haber, yorumların kafa karmaşasında, en çok yayımlanan lider konuşmalarının baskı, tehditlerinin etkisinde yüzleri kararıyor, tersine umutlu çıkışlarda ise gözlerinin içi gülümsüyordu. Kendilerince bir bilen olarak gördüklerinden umut verecek sözcükler koparabilmek üzere sorgulamalarına nokta koyamıyorlardı. Bilen olarak düşündükleri komşularına saygı, sevgilerini kanıtlamak üzere kendilerinden alınmış bir avuç ürünün torbalarını taşımak için çırpınıyorlardı.. Yılların komşuluk hukuku, dayanışması yarışmasının çekişmesini izlemek hem mutluluk verici hem de iç burkucu boyutlara varmıştı..

Bir kalp krizi geçirmiş, komşu berber ablanın yeniden açabildiği dükkânının müşterisini çoğaltmak üzere, içini evlerin günlerine dönüştürmüş, çıkmayan Aydınlanmacı kadınların çabasını izlemek dayanışma, insanlık adına ne kadar umut tazeleyici ise ağırlaşmış yaşam koşullarının da göstergesi değil mi?

***

Daha birkaç ay öncesinde gece yarısına kadar sürdürülen, Afrika’dan getirilmelerinden vazgeçilmemiş, vergilerimize yansımaların boyutlarını bilemeyen yetenekli sporcuların maçlarını izleyerek oturulabilen, en ucuzundan çay bahçesine gidilmesi geleneği çoktan unutulmuşa benziyor. Çay bahçesinin masaları çoktan sadece ne iş yaptıkları belirsiz, Anadolu’nun çoklu kentlerinin adını taşıyan kulüplerinin yönetici kadrolarına terk edilmiş. Üstüne üstlük bitişiğimizde eski Sulukule evlerinin üzerine yama gibi yapıştırılmış, Bizans surlarının birkaç metre uzaklığında, Osmanlı mimarisi taklidi en pahalısından yurtdışından gelmiş göçmen varsıllara ağırlıklı terk edilmiş TOKİ sitelerimiz bile var.

Onların bile üzerlerinde sayısız fiyatlarını sormaktan korkacağınız boş satılık evlerin ilanları var. Onların dolu olanlarının bile sahipleri evlerine kapanmış olmalılar ki çocukları için kâğıt helva, pişmaniye satıcılarının patlaması dikkat çekiyor. Arada sık sık her şeyi, sadece bir ekmeği bile sipariş edebileceğiniz motosikletli getir götürcüler, gerçeğinde en daracığından yayalara ait kaldırımlarda, sizlere de çarpabilecek risk içinde dolanıp duruyorlar. Karanlık, kırık, su dolu taşlar arasında bir ağaca sarılıp kendinizi korumak zorunda kalabiliyorsunuz..

İşte birbirinden çarpıcı, diz boyu kirlilik, yağma, haksızlık, hukuksuzluk, her türünden dolandırıcılık, acımasız soygun, vahşet düzeni patlamasında; sizce sandığa giren seçmen oyunu hangi yaşamsal, karabasan iç sorunlarıının baskısında kullanmak zorunda kalacak? Seçim anketleri totosu yerine, yaşam karabasanına bakmak, gelen büyük toplumsal patlamanın, başkaldırının kokusunu almak daha gerçekçi olmaz mı? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları