Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Akıl Tutulması... (03.07.2014)

03 Temmuz 2014 Perşembe

Erdoğan’ın AKP’li 4 bin davetlinin katıldığı toplantı ile Cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan etmesi, piyasada öne çıkmış, kuşkusuz seçim anketlerindeki başarılı sonuçları ile de ünlü şirketlerin yöneticilerini besbelli çok etkilemiş... Kurgulamayı, verilen mesajları, konuşma metnini, logosunu öve öve koyacak yer bulamadılar. Doğal mesleklerini önemsemenin, Amerika’da dudak uçuran rakamlara ulaşan seçim kampanyalarının büyüsünde akılcı övgüye katlanabilir... Kamuoyunu akıl tutulmasıyla, haksızlık, yasal suç olan eylemlere alkış tutacak boyutta yanıltma hakları olabilir mi?
Birisi hızını alamadı muhalefeti becerisizlikle Türkiye’nin asıl sorunu olmakla suçlayarak, “AKP’den önce davranıp aynı salonu tutabilirlerdi. CHP-MHP’nin parası mı yetmedi? Kapı aralıklarında başkan adayı mı çıkarılır?..” demez mi? Siyaset üzerine araştırmalar yapan, siyasilerin halkla ilişkiler pazarlamalarında görev alan uzman şirketlerin başına gelmiş, toplumun eğilimleri üzerinde yorum yapma yetkinliğinde kişiler, gündemdeki seçimlere ilişkin anayasal yasal hukuk düzenini, suçları bilmeme, hakla-suçu tersyüz etme lüksüne sahip olabilirler mi?..
Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığının büyük şovunun ekonomik maliyeti, nereden, nerelerden ödendiği hakkında hiçbir fikrimiz yok. Bildiğimiz seçim sistemi adayların kampanyalarının parlarının karşılanmasına ilişkin hukuk düzeni, CHP ve MHP’nin ortak çatı adayları için doğrudan kasalarından harcama yapmalarına izin vermiyor. Haberlerde günlerdir İhsanoğlu’nun seçim harcamaları için yapılacak bağışların da çok sınırlı olabileceği anımsatılıyor. Demokrasilerde seçimlerde adaletin sağlanması, sermaye-siyaset güdümünde haksız rekabetlerin oluşamaması için o çok özenilen zengin ABD sisteminde dahi, seçim kampanyaları yardım sınırlarının aşılmasına ilişkin en küçük bir saptama çok sayıda siyasi liderin geleceğini karartan sonuçlar getirmiştir. Siyaset tarihleri, ağır yargılamalar, cezalar, siyaset yapabilme haklarının, seçildikleri görevlerden düşürülmeleriyle örnekleri doludur...
Bizde işlerlik kazanmış denetim, bağımsız yargılama hak getire, Başbakan Erdoğan’ın görevinden ayrılmadan kamu kaynaklarını aylar öncesinden açılışlar, yurtdışı geziler içinde olmak üzere haksız rekabet olarak Cumhurbaşkanlığı adaylığında kullanması tartışmaları kimselerin kılını kıpırdatmamıştır. Yetmemiş adaylığının açıklanmasından sonrası için görevinden ayrılmaması tartışması gündemimize girmiştir. Hemen benden de bir katkı olsun...

***

Başbakan’ın parası nereden sağlanmış olursa olsun AKP’nin eski-yeni doğrudan kendi iradesi ile, demokrasi çinde bal gibi de yasal boşluklar nedeniyle sivil diktatoryal biçimde kullanılan tek lider, tek karar verici başkan kimliği ile göreve getirdiği, görevden aldığı her kademede AKP yöneticisi, milletvekilinin katıldığ bir toplantıda halkın bütününü, seçmeni kucaklayan cumhurbaşkanı olacağının sözünü vermiş olmasının en küçük bir inandırıcılığı yoktur..12 yıllık İktidarları sürecinde kendisini karizmatik, kararları tartışılamayacak lider olarak yüzler, binlerle kez ilan etmiş, topluma, elbet öncelikle AKP yönetim, üye, seçmen kadrolarına, baskı gücü olarak dayatmakla yetinmemiştir... Yürürlükteki yasal, anayasal düzene aykırı olarak İktidar icraat gücünü tekil lider gücüne çevirmenin ötesinde, kamu erkinin kullanılması, özerk kurumların işleyişi, yasama-yürütme-yargı bağımsızlığının ayaklar altına alınması sözü ile demokrasi çarklarının işleyişinin katledilmesini İktidarları icraatları yönetim biçimine dönüştürmeyi, AKP’yi kişi partisine dönüştürmenin ötesinde, rejimimizin Ortadoğu otoriter modellerine dönüşmesi yolunda önemli yol almıştır.
Şimdi sıkıştığı noktada, en çok da hesap verme olasılığı, korkusu içinde cumhurbaşkanlığı’na kaçışı tek çıkış yolu olarak görme aşamasında, adaylık sunum metninde Cumhurun başkanı olacağı sözü allanıp pullandırılmaktadır. Sandıktan çıkacak oylar demokratik hukuk devleti düzenimiz için kuşkusuz çok anlamlı olacaktır. Oyumuzu kullanma hakkına ilişkin edindiğimiz bilinç, gerçekten hukuk devleti düzeni, demokrasi bilincine ulaşabilse. Elbette olmazsa olmaz koşullarından bağımsız medya düzeni geçerli olsa. Korkunç bir algılamanın güdülenmesi, gerçeklerin çarpıtılması, tersyüz edilmesi, bilgi kirliliği yaşanıyor olmasa... İşin başlangıcında tek tek küçük gibi görünen gerçeklerin çarpıtılması, yalanlar, dolanlarla yola çıkılmasa... Neymiş efendim ilk seçimle gelecek cumhurbaşkanımız olacakmış. Hadi canım! Bugün darbe suçundan mahkûm Kenan Evren ilk hem de yüzde doksan üstü oy rekoru ile cumhurbaşkanı seçilmemiş miydi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları