Akıl Tutulması (29.09.2011)

29 Eylül 2011 Perşembe
\n

\n

Sizi bilemem ama kendi adıma giderek daha sık akıl tutulmasını yaşar oldum... Beş duyumu elimden geldiğince daha işlevsel kullanmaya çalışarak dikkat kesiliyorum, olmuyor.. Çevremden bildiğim kadarı ile de hepimiz için geçerli, en yaşamsal, somut konular üzerinden olup bitenlere ilişkin saat saat, an an algılamalarımız değişiveriyor. Üstelik bu gelgitlerde suçun bizim algılama bozukluğumuzdan, eksikliğinden çok, olup bitenlerin, gerçeklerin sanal tersyüz edilebilmesinden kaynaklandığı ortada..

\n

En acımasız, en çok kan dökülen günleri yaşarken dünün gazete manşetleri, anne karnında terörü tanıyan çocuk, ölen anne ve diğer çocuğunun öyküleri üzerinden atılmışken, dünün sıcak televizyon haberlerinin bütününden çıkan hava ufukta barışın görüldüğü izlenimini verecek içerikte..

\n

Oysa barış umudu yapılmak istenen o bebek de dün öldü.

\n

Başbakan Erdoğan konuya ilişkin son söyleminde kapıyı araladı, siyaset yapmak isteyenlerle, terörü yapanları ayırdıklarını ima etti. İki arada bir derede kalmışlar ağırlıklı, Kürt sorununa çözümün tek yolunun siyaset, masaya oturmak olduğu çağrıları öne çıktı..

\n

BDP halklara seslendiğini söyleyerek, Erdoğan hükümetinin tavrına bakılmaksızın 1 Ekim Meclisin açılış günü, seçilen milletvekilleri ile orada olma kararı verdi. Daha önceki boykotlarının bir hukuksuzluğun savaşımını vermenin ötesinde kan dökülmesini önlemeye yönelik sonuçsuz kalmış bir çaba olduğunun altını çizerek. Son günlerin haberleri arasında son büyük kan dökülmesi dalgasının öncesinde hükümetin doğrudan taraf olduğu gerçeği saklanarak hükümetin sorumluluğunda, devletin PKK ile masaya oturduğu, pek çok önemli konuda uzlaştıkları da ortaya çıkmışken.. Seçimler süreci, oy kaybetme kaygısı ya da tek çatı altında, barış içinde birlikte yaşama koşullarının yaratılabilmesinde ipin ucunun kaçtığının görülmesi.. farklı yorumlarına göre, Erdoğan hükümetleri bu uzlaşma metnine sadık kalmayı öngörmemiş, seçim süreci için sağlanmış ateşkes de ağırlıklı bu gerekçeyle bozulmuş.. Hükümet-PKK pazarlığı, uzlaşmasında hangi tarafın gerçeği söylediğini bilemiyoruz..

\n

***

\n

Çünkü iktidar demokrasilerde olması gereken çerçevelerde bu büyük sorumluluğu ne muhalefet, ne de sistemin kurumları ile paylaşmış durumda. PKK cephesi, hatta sivil siyasetinden sızan bilgiler ise elbette kendi çıkarları, hesapları sansüründen geçerek bizlere ulaşıyor. Gerçeklik paylarının daha ciddi sorgulanması gerekiyor..

\n

Şimdi eskisinden çok daha kanlı eylemler yaşanırken, savaş tamtamları çok şiddetli çalınırken, gençlerimizin cenazeleri peşpeşe sıraya dizilirken, bu büyük acıdan, yeniden akıtılan kanların boğuntusundan korktuk da mı, aklımızı başımıza devşirmeye çalışıyoruz? Gündemimizin yüzünü savaş tamtamlarının çalındığı cepheden, barış umutlarına çevirmeye çabalıyoruz?.. Daha öncesinde, PKK terörü üzerinden, Kürt sorununa çözüm arayışlarımızda bu gelgitleri o kadar ağır yaşadık ki.. Aklımızı başımıza devşirmek için 30 bin ölüye bir beş bin daha eklemek akıl harcı mı, akıl tutulması mı?

\n

Kendinizi, can parçalarını, göz göre göre gözümüze sokma adına hortlatılan bu en kanlı terör günlerinde kaybedenlerin yerine koyun.. Bu büyük terör tırmanışının sorumlusu tetikçilerin akıllarını başlarına devşirmeleri beklenemeyeceğine göre, yeniden kan dökerek sonuç almaya dönük yol alınmasına, dersler çıkarılmasına göz yumanları, bu kirli hesapları yapabilen sorumlu siyasileri, kan dökülmesine taraf olan sözde insan hakları savunucularını bağışlar mısınız?

\n

Akıl yolu öncelikle çözüm üretme yoluysa da, çözüm üretmeye ehil, yetkin taraflar olarak,

\n

uzlaşmış, ancak uzlaşma sınırlarını kendi çıkarlarından yana tırmandırabilmek uğruna, yeniden büyük kan dökülmesinden sorumlu olmuş tarafları görebilir miyiz? Daha açık bir dille, masanın bir tarafında belirleyici PKK, diğer tarafında hükümetin yetkilendirdiği, sınırlarını çizdiği çerçevede devlet temsilcilerinin daha öncekine benzer bir uzlaşısı ile barışa varılabilir mi? Bu kadar acı bir deneyimden sonra insan hakları, demokrasi, hukuk devletinin olmazsa olmazları, halkın, toplumsal aklın kabul edeceği ortak akıl yolunu açacak yol ve yöntemler kaçınılmaz değil mi?

\n

Sözün özü, kendini padişah yetkileri ile donatılmış varsayan bir iktidar iradesi ile terör örgütü yetkililerinin iradeleriyle, halktan gizli kotarılmış

\n

uzlaşmalar, kimi masalarda yapılan ön görüşmeler ancak tarafların beklentilerinin bilinmesi anlamında yararlı olabilir. Sonuç; barışa açılan tek yol ise halkın, toplumsal aklın geçerli kılınacağı toplumsal uzlaşma ile ancak yürünerek çizilebilir.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları