Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
10 Yılın İnsanlık Karnesi Geriye...
Cumhuriyetin 10. Yıl Marşı’na, Atatürk devrimlerine, Cumhuriyet değerlerine takık iktidarları, komplekslerinden Osmanlı’nın yıkılışının üzerine, Kurtuluş Savaşı destanının yazılabilmesi sonrasında, yokluklar içinde bir Cumhuriyetin kuruluşu, ayağa kalkışının simgelerinden, Anadolu’nun demiryolları ağı ile örülmesini bile, verileri çarpıtarak “Ben daha çok yaptım...” diyebilme pişkinliğindeyse... Meclis çoğunluğunu yakalayabilmiş, sınırsız bir keyfi iktidar gücü olarak kullanabilmiş, daha önceki iktidarın kriz bedellerini sırtlanması, tersine kriz çıkış sonrasının olumlu koşulları, arkadan esen rüzgârlarını arkasına almış olarak... Bu çağda, bugünün koşullarında, çok büyük kaynaklarla, desteklerle bu ülkeyi nereden nereye getirdiğinin... Daha doğrusu insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni, çoğunluğun insanca yaşam koşulları, uygarlık ölçekleri ile nasıl geriye sürüklediğinin hesabını vermek zorundadır...
\n10 yıllık sınırsız yetkilerle donanmış iktidarlarının insanlık karnesinin, ülkemiz, geleceğimiz için, dibe, geriye çekilişimiz anlamına gelen olumsuz sonuçları ile, en can yakıcı örnekleriyle yazılabilmesi elbette bir yazı köşesine sıkıştırılamaz... Sabah uyandığımızda, biz uyurken yaşanmış can yakıcı son gelişmeler, trajedilerin travmaları üzerinden birkaç örnek içimizdeki karabasanı uyandırmaya yetiyor da artıyor bile...
\nNATO üyesi, dahası dünyanın kendi koşulları içinde en güçlü ordusu imajlı, piyasalar düzeninin kralı, düzenin rejimlerinin yaratılmasında, “demokrasi hareketlerinin” en etkin sponsoru, yönlendirici konumundaki ABD’li banker Soros’un “Türkiye’nin en etkin ihraç gücü” ilan ettiği TSK’nin Mühimat Depo Komutanlığı’nda 25 şehit verilen bir büyük patlama yaşanıyor. NATO üyesi bir ülkede, NATO’nun askeri donanım koşullarında örneği görülmemiş, görülemeyecek bir kaza ise bile sonuç vahim...
\nİktidarın sözcüleri, en son 30 Ağustos bağlantılı siyasi şovlarında, TSK’nin iktidarlarına bağlı bir kuruluş haline getirilmesinin, disipline edilmesi, istenmeyen kadroların tasfiye edilmesi, yetmedi çok yüksek sayılarla komuta kademesinin Silivri Cezaevi’nde halen yargısız infaz konumunda aylar yıllar tutuklu kalmalarından siyasi prim toplamışlarken... Kaçınılmaz siyasi sorumlulukları altındaki Afyonkarahisar faciasının faturasından sıyrılma refleksi ile hiçbir şey bilinmeden “Terör değil kaza, benzerleri Hindistan’da Pakistan’da görüldü” diyerek, Türkiye’nin TSK standartlarını her ağır bedelini ödediği NATO’nun çok altına çekebiliyorlar. İktidarlarının AB vizyonunun ne olduğunu sormak bile abes kalıyor. İktidarları sürecinde TSK’nin kurumsal depremindeki sorumluklarını sorgulamak anlamsız, çünkü siyasal amaçlarının önceliğinde, çok sorunlu bir bölgede bağımsızlık, Cumhuriyet devrimleri ilkelerine bağlı bir TSK arayışının değil, iktidarlarının önünde engel oluşturmayacak, biat edecek askeri güç olduğunun yüzlerce, binlerce kez ağızlarından çıkmış açıklamaları var...
\nAynı gün, emperyal çıkar projelerinin uygulamalarında ırklar, mezhepler, cemaatler çatışmalarında hızla çağlar gerisinde bir bataklığa, kanlı ilkel çatışmalara, çaresizliğe sürüklenen Müslümanların en aşağıda kalanları için, Türkiye üzerinden yürütülen insan kaçakçılığında, yüzyıllar geride kaldığı varsayılan koşulların aynası cinayetlerden birinin suç ortaklığında çoğunluğu çocuk ve kadın, giden 61 canın dramı, travması var... Sinema sahnesinde bile için parçalanmadan seyretmek zor... İktidarlarının önünde engel gördükleri kurumlar, kişiler, aydınlar için, özel yaşamlarının, telefon konuşmalarının, bilişim araçlarının, nefes alışlarının polis gücü ile izlenmesi, hesap sorulması çağın teknolojilerinden, çarpıtmalarından da yararlanılarak hukuk dışı kullanma, kanıt toplamalar geçerli iken... Yüzyıllar gerisinde kaldığını sandığımız insanlık dışı yöntemlerle insan ticaretinde, İslam dünyasının gaddarca cinayetlerinden canlarını kurtarmak isteyen en çaresizlerin kaçışlarında, zincirlere vurulmuş olarak evlerde toplu saklamalar, toplu taşımalar, ölümcül koşullarda teknelerle kaçırılmaları saptayamayan bir Emniyet teşkilatının siyasal sorumluluğu yok mu?
\nTürkiye, iktidarlarının 10 yıllık sürecinde istedikleri gibi örgütleyebildikleri devlet kurumları elinde, kontrolünde, elbette siyasal sorumluluklarında, insan, silah, esrar-eroin, her tür kaçakçılıkta dünyada en etkin geçiş yolu haline nasıl geldi? Bu tabloda PKK’nin ayakta kalmasında kaçakçılığın rolü, büyük maddi kaynak oluşturmasından yakınmak bir anlam taşıyor mu?
\nGördüğünüz üzere piyasalar üzerinden büyüyen ekonomi olmakla övünürlerken, insani gelişmişliklerde, yaşamın hangi alanından örnek alırsanız alın, evrensel ölçeklerde OECD, rejimi demokrasi olan ülkeler, hukuk devleti düzenlerinden en geride, çoğunluk alanlarda dünyanın rejimi demokrasi olmayan ülkelerinin de gerisinde olmamızın, 10 yıl içindeki çarpıcı geriye çekilişimizin siyasal hesabı verilmeyecek mi? İslam dünyası liderliği düşüyle, savaşlar bataklığına hızla çekilmekte olmamız cabası...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!