Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Savaşa hayır!
Söylemiştik; çok önemsediğimizden tekrar ediyoruz:
Türkiye bugün tarihinde az görülmüş bir kaosun içine sürüklenmiştir; televizyonlarda her gün cenazelerin peşinde ağlayan insanları, patlayan bombaların yıktıkları binaları, bunların altında kalanları izlemekteyiz.
Bu silahlı çatışma sadece insanların ölmesine yol açmıyor, aynı zamanda ülkemizi de bölüyor.
Kaçınılmaz alın yazısı mıdır bu? Ülkede sağlıklı insan, yıkılmamış bina kaldıkça sürecek midir bu felaket? Yaşamdan yanaysak ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü amaçlıyorsak demagoji değil çözüm üretmeliyiz.
Ölümcül şiddeti, terörü kınamak, lanetlemek önemli ve bunu yıllardır yapıyoruz. Ancak bu yetmez. Sorunun esasına dair sözümüz olmalı.
Sorunun esasına varmak, çözüme yol bulmak için çağımızda buna benzer çatışmaların nasıl sonlandığına bakmalıyız.
Kuzey İrlanda’da 1960-80 yılları arasında sürmüş ve çok fazla kan dökülmesine yol açmış olan iç savaş, tarafların masaya oturup anlaşmasıyla sona erdi.
Bu noktaya gelinceye kadar ölenler? Hepsine çok yazık oldu; bu savaşlarda ölenleri ne ağıtlar ne de görkemli anıtlar geriye getirebiliyor.
Yurdumuzda yıllardır süren, binlerce insanımızı kaybetmemize neden olan çatışma ortamı eninde sonunda Kuzey İrlanda’da olduğu gibi masada sona erecektir.
Asıl mesele, masaya şimdi mi oturmalı, sonra mı oturmalı sorusuna doğru cevabı vermektir.
Daha binlerce kişinin ölmesini istemiyorsak ve ülkemizin bölünmez bütünlüğünden yanaysak bu soruyu “şimdi” diye yanıtlarız.
Masa başında çözümü ertelesek iki şey olur:
a. Binlerce insan daha ölür.
b. Her iki tarafta öyle fazla husumet, öyle nefret birikir ki çözüme ulaşılamaz ya da ulaşılan çözüm uzun ömürlü olmaz.
Uzamış bir iç savaşın ekonomiyi ve bu yoldan yurttaşlarımıza sağlıktan eğitime kadar her alanda, her konuda hizmet olanağını çıkmazlara sokacağını ve bu feci durumun savaş bitse bile yıllarca süreceğini de bilmeliyiz.
Bu konuda açık sözlü olmanın ve doğruları konuşmanın sırası gelmiştir. Bu gerçeğe varabilmek için bazen kendimizi, kendimizden özgürleştirmemiz, aklımızın ambargolarını aşabilmemiz gerekiyor. Bu kolay bir şey değildir ama yapmalıyız.
Asıl bölücülük, masaya şu anda oturmayı bahaneler bulup ertelemektir.
Bu konuda düşünenleri, düşünce açıklayanları kınamak bölücülüğe, barışa götüren yolları aramak ise bölünmez bütünlüğümüze anlamlı katkı sağlar.
Savaşın getirdiklerine göz yummak, çığlıklarına kulak tıkamak yerine “barış, barış” demeyi sürdürmek, barışa götüren yolları aramak zorunda olduğumuza inanıyoruz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Ölüm nedeni belli oldu
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- AKP ve CHP döneminin harcama raporu!
- MEB’ten skandal karar: Müdüre üstün başarı ödülü!
- Süper Lig'de yayın geliri dağılımı belli oldu!