Halkoylaması sonuçlandı; Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı çok eleştirdi, “Hukuk, ifade ve toplanma özgürlüğü kısıtlanmıştı” dedi. Cumhurbaşkanımız “Batı’nın hiçbir ülkesinde görülmeyen en demokratik seçimini gerçekleştirmiş” olduğumuzu söyleyerek yanıtladı. Sonra ekledi: “Artık sür eşeği Niğde’ye!”
Batı bizi neden böyle eleştiriyor?
Artvin’de açıklamıştı: “Bu barajlardan ötürü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden ötürü, Marmaray’dan ötürü kıskanıyorlar.”
Muhtarlara söylemişti: “Bizi kıskanıyorlar. Türkiye’yi küçültmek, bölmek istediler. Onlar küçültmek istedikçe, bölmek istedikçe Türkiye büyümeye devam ediyor.”
“Kendi savaş gemimizi, tanklarımızı, insansız hava uçaklarımızı üretmeye başladık. Savunma uydumuzu imal ediyor, uzaya gönderiyoruz” demişti.
Çanakkale Köprüsü nedeniyle açıklamıştı: “Çıldırıyorlar, kıskanıyorlar. Sen kalkacaksın dünyanın bir numaralı havalimanını yapacaksın olur mu öyle şey? Bak paranı kısarız. Neyi kısarsanız kıssın, bu millet küllerinden doğar, sizi yine boğar.”
İyi, güzel de bu millet 2015’in Kasım ayında AKP’ye yüzde 49, MHP’ye yüzde 13 oranında oy vermiş olduğu halde şimdi bu iki partinin savunduğu “Evet”e neden yüzde 51 oy verdi? Usulsüzlükler yapılmasaydı bu yüzdenin 45 olabileceğini söyleyenler az değil. Bir buçuk yıl içinde halkın onayı neden bu kadar azaldı? Yoksa her mahallede giderek çoğalan “satılık”, “kiralık” levhalarının yansıttığı ekonomik sıkıntılar mı bunun nedeni?
Gelişmeler bize, Macar Edebiyatçı Herzeg’in yazmış olduğu “Bizans’ın son günlerini canlandıran” oyunu anımsatıyor:
Fatih İstanbul’u kuşatmıştır, kent düşmek üzeredir.
Başmabeyinci, İmparatoriçe’ye müjdeler: “Paganlar hücuma geçeceklerken İmparatorumuzun yüzü sur üstünde görününce silahlarını ellerinden düşürmüşler!”
Şair Lisander “Halk şenlik yapıyor!” der. Krates açıklar: “Türkler barış için yalvarıyorlar! Sultan’ın ordusunu veba kırıp geçiriyor! Sultanları Anadolu’ya çekilecekmiş.”
Öğleye yakın bir haber gelir: “Hıristiyan ordusunun önünde nur içinde bir yiğit görülmüş. Aziz Georgius olduğu sanılıyor. Belki de Kutsal Bakire’dir. Sevgili şehrini kurtarmaya gelmiş.”
Ancak ayaküstü uydurulmuş bu masallar hiçbir şeye yaramaz: Yeniçeriler ne İmparatoru görünce şaşırırlar, ne de Sultan Mehmet Avrupa’yı terk eder. Veba değil, nezle bile yoktur Türk ordusunda. Aziz Georgius ve Kutsal Bakire gelmezler, Bizans düşer!
Aslında durum, Herzeg’in anlattığı gibidir: Bugüne kadar bize hep kıskançlık masalları anlattınız; artık bundan vazgeçin ve gerçeği görün: Ekonomi yokuş aşağı dört nala giderken AGİT’i Niğde’ye yollamaktan, külden doğup Batı’yı boğmaktan vazgeçip bu gidişi nasıl frenleyeceğinizi anlatın; ancak hikâye değil doğru dürüst anlatın da biz de sizi kıskanmaya başlayalım.