Selçuk Erez

Kızı ikinci kez istemek

24 Eylül 2015 Perşembe

Melahat Hanım, o gün öğleden sonra eşini işyerinden aradı:
-Celal, şimdi duyacaklarına şaşacaksın!
-Ne oldu?
-Altı ay önce bizden kız isteyen o adam var ya... Elinde bir buket, bir kutu, utanmadan arlanmadan kızı yeniden istemeye gelmesin mi?
-Ona iyi bir ders vermeliyim!
-Dur Celal, önce olanları dinle.
Melahat Hanım, kocasına, başına gelenleri anlattı:
-Peşine acayip kılıklı bir sürü adam takmış gelmiş. İçeri almadım. Kapıdan konuştum, sordum: “Bunlar kim?”
Eski imparatorlukları temsil ediyorlarmış.
-Kendisi neyi temsil ediyormuş?
-Onun neyi temsil ettiğini hepimiz biliyoruz; sormam gerekmedi.
Herif bizim kıza Kemal’in de talip olduğunu duymuş. “Bilmiyor musunuz? O kaçak taksi çalıştırır” dedi, sonra ekledi: “Afedersiniz hem de Ermenidir.”
“Bizce Ermeni ya da Japon olması fark etmez” dedim, “Size benzemesin yeter.”
Adam ne dersen de, anlamıyor, durmadan konuşuyor. TV olsa kapatacağım:
“Şimdi beni iyi dinle” dedi, “Kızına som altın gerdanlık takmak isterim. Şu kutuda cevabını bekliyor. Sonra siz müstakbel kayınvalidemi Erzurum’dan, muhterem eşinizi de Edirne’den ilk sıradan aday göstereceğim.”
Yanıtladım:
-Bunca yıllık evliliğimizde birbirimizden hiç ayrılmadık; birimiz Edirne’de diğerimiz Erzurum’da... İmkânsız olmaz. Ben eşimden uzakta kalamam. Hem bütün bunlar gereksiz: Kızım seni istemiyor; biz de istemiyoruz. Hemen buradan uzaklaş, yoksa polis çağırırım.
“Bak” dedi, “evin çevresinde benimle gelmiş üç bin polis var; hangisini istersen buyur çağır!”
Tepem attı, “Seni damat yaptırmayacağız!”
dedim.
Tehdit etti: “B, C, D hatta yumuşak g planlarım var, görürsünüz!”
Celal Bey dayanamadı:
-Ben de ona gösteririm!

***

Melahat Hanım, gününü büyük sıkıntıyla geçirdi, akşamı güç buldu.
Eşi geç geldi:
-Ne oldu kuzum söyle.
-Hallettim; bir daha bizi rahatsız etmez.
-Aferin, nasıl hallettin?
-Bana bak dedim, “bu mahallede GEZİ’den beş çocuk var. Hepsini şimdi buraya çağırırım!” Prompterini kaybetmiş spiker gibi kekelemeye başladı; “Artık yalvarsanız gelmem semtinize” dedi, sonra “Senin kızını isteyeceğime...” diye başlayan bir cümle söylemeye başladı... Devamını anlamadım.
-Neden?
-Telefonunu elinden düşürmüş olmalı. Kontrollü patlatılan boş çanta sesi gibi kof bir gürültü... Sonra başka bir şey işitilmedi.
Melahat Hanım, kaç yıldır böyle sevinmemişti. “Gel” dedi kocasına,
“Samatya’da kilisenin orda bir lokanta vardı. Adı neydi? Oraya gidelim, rakının en iyisini açtırıp kurtuluşumuzu bir güzel kutlayalım!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek yeriz o zaman! 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları