Selçuk Erez

Bu neyin seferberliği?

22 Aralık 2016 Perşembe

Yaşamımız boyunca ne seferler, ne seferberlikler gördük. Vatandaşlarımızın anıları seferlerle, seferberliklerle doludur. Okullarımıza her gün sefer taslarımızı alıp gitmez miydik? Hemen her şeye seferber olmaz mıydık? Ağaç dikmek için seferber olduk, zamanından önce ağrısı tutan hamile komşumuz için seferber olduk, Zeytinburnuspor küme düşmesin diye seferber olduk.. Daha pek çok, pek çok şey için haftada bir seferber olduk.

Okulda bitten arınma seferberliği
İlkokul üçteydik. Sınıfımızdaki ikizlerden birinde yani Leyla’da bit çıkmıştı. Öğretmen, kardeşi Feyza’nın kafasını büyüteçlerle incelediği halde hiçbir şey bulamayınca çok şaşırmıştık. Aynı evde yaşayan, her şeyi paylaşan, üstelik birbirlerine çok benzeyen ikizlerin birini demek bitler sevmemişlerdi.
Bitlerin bu gaddar ayrımcılığı, Feyza’yı çok üzmüştü: “Benim neyim eksik?” demişti, “Bunlar neden bana değil de ona gidiyorlar?”
Biz sevinmiştik; çünkü ikizleri ayırmakta güçlük çekerdik. Şimdi biri bitli, biri de bitsiz olunca böyle bir derdimiz kalmayacaktı.
Mutluluğumuz, başöğretmen bitten arınma seferberliği başlatıncaya kadar sürmüştü. Kimimizin saçları sıfır numara tıraş edildi; kimimizin kafasına gaz yağı ya da mazot sürüldü. Yakasına kafurulu muska tutuşturulan, okula yollanmayan arkadaşlarımız da vardı.

Kuyuya düşen kedi yavrusunu kurtarma seferberliği
Yazlıktaydık. Çocuklar geldiler, “Kedinin biri kuyuya düşmüş. Acı acı bağırıyor!” dediler. Bütün köy seferber oldu: Kimi ip bulmak, kimi kova, kimi de merdiven edinmek için sağa sola koştu. Bunlar sağlandı; tam inecekken kedinin sesi kesildi. “Öldü galiba” dediler. “Şimdi ne yapmalı?”
Köyün imamı oradaydı, açıkladı: “Bir kuyuya kedi veya tavuk büyüklüğünde bir hayvan düşerse ve henüz şişmeden çıkarılırsa o kuyudan kırk kova su çekilir. Bu vaciptir. Ancak serçe, fare gibi küçük bir şey düşse ve ölüp dağılsa suyun tümü boşaltılmalıdır.”
Allah’tan, az sonra kedi yavrusu yeniden miyavladı da sağ olduğunu anladık; hayvan kuyudan çıkarıldı. Böylece o derin kuyunun suyunu boşaltmaktan kurtulmuştuk.
Başka seferberlikler de vardı, şairlerden dinlediğimiz eski seferler de..: “Estergon kalesi subaşı durak. Kemirir gönlümü sinsi bir firak” diyenler vardı. Sonra, dedelerimizin gittiği seferler... Ninelerimiz, eşlerinin ardından “Adı Yemendir”le başlayan “Giden dönmüyor acep nedendir” diye biten ağıtımsı şarkılar söylemişlerdi.
Seferden, seferberlikten yeniden bahsediliyor. Öyleyse hemen açıklayalım: Halkoylamasında biz, bize, ağıtla bitenleri değil, insanın insanlara ve diğer canlılara sevgisiyle, yardımıyla ilgili, anımsadığımızda mutlanacağımız seferberlikleri önerenleri yeğleyeceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek yeriz o zaman! 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları