Selçuk Erez

Bu demokrasi midir?

22 Eylül 2016 Perşembe

Geçen hafta kızım evlendi. Düğünü İstanbul’da yapmayı tasarlıyorduk; ancak hava meydanında bombalar patlayınca, Gaziantep’te, bir düğünde canlı bombanın biri kendini havaya uçurunca, ardından bir de darbe girişimi gerçekleşince İngiliz damadın yakınları Türkiye’ye gelmekten korktular ve düğün Somerset’e alındı.
Orada beni evinde misafir eden emekli bir karı-koca ve çocuklarıyla Britanya’nın, AB’yi terk etmesi konusunu tartıştık. E
v sahibim ve eşi, terk etme yönünde oy kullanmışlar. Ayrılmama yönünde oy kullanan çocukları şimdi onlara “Beğendiniz mi yaptığınızı?” diye soruyorlar. Ekonomide yavaşlama, Pound’un değer yitirmesi, birçok firmanın merkezlerini başka ülkelere taşıması, İskoçların çoğunun kalma yönünde oy kullanması ve bunun bir ayrılmaya yol açma olasılığı gibi gelişmeler onları İngiltere’nin geleceği konusunda kuşkuya düşürmekte.
Bana bunları anlatan çift ve çocukları, ülkelerini bu kadar fazla ilgilendiren bir konuda halkın yeterince doğru ve tarafsız irdelemelerle aydınlatılmadığını, üstelik hem çıkalım hem de kalalım diyenlerin demagoji ve yalanlarıyla aldatıldıklarını söylüyorlar.
Küçümsenmeyecek sayıda Britanyalı, “Bir halkoylaması daha düzenlenmeli. O zaman kalma yönünde oy kullanırım” diyor.
Konu, ilacı, ilacın yan etkilerini vb. anlatan kâğıtları okumadan kullanan insanları anımsatıyor. Bunları okumayanlar bazen alerjik tepkilere yol açabileceğini, alınan bazı ilaçlarla çelişebileceğini bilmediklerinden yarar değil zarar görüyorlar. Bu tarifnamelerin bazısı ağdalı bir dille yazılmış olduğundan ya da yabancı dilden kötü bir Türkçeyle çevrildiğinden okunsa bile yeterince anlaşılamıyor.
Görüldüğü gibi burada da tıpkı halkoylamalarında, seçimlerde olduğu gibi, doğru yolu bulmak için insanların bilgi edinmenin gereğini kavrayacak şekilde eğitilmeleri ve onlara bilgi aktaranların gerçekleri doğru ve eksiksiz yansıtıp yansıtmadıkları bahis konusu.
Bizde bunlar nasıl oluyor? İktidarın halka önerdiği hangi ilaç, bazen ölümcül olabilecek yan etkilerinden bahsedilmeden sadece yararları -o da abartılarak- anlatılıyor? Peki, muhalefet bu konularda gerçeğin ne olduğunu yeterince iletebiliyor mu?
Ne yapmalı?
İngilizlerle yaptığımız söyleşide bir sonuca ulaştık: Halkoylamaları, konu basında en az iki yıl sansürsüz tartışıldıktan sonra gerçekleştirilmeli. Bu zaman içinde tarafsız kurumların, örneğin üniversitelerin bu konuda gerçekleri tarafsızca irdeleyebilmesi, vardıkları sonuçları halka yine TV’lerden vb. aktarabilmesi sağlanmalı.
Akademisyenlerin eleştirilerine tahammül edilmeyen bir ülkede bu nasıl gerçekleşir? Dahası var: Akademik atamalarda hükümete yakın olma en önemli kriterken meslektaşlarını karalamayı, jurnalciliği hükümete yaranma yöntemi olarak kullananların varlığında bu kolay mıdır? TV’lerden her gün karpuz satar gibi bağıranların, demokrasiden bahsedenlerin bunu konu edindiklerini duymadım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek yeriz o zaman! 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları