Öztin Akgüç

Yeni Yıl Beklentileri (05.01.2014)

05 Ocak 2014 Pazar

Her olumsuz geçen yılın ardından, yeni yıl ümitle beklenir. İyi bir yıl olması dilenir. Yeni yıl için tasarımlar yapılır, niyetler tutulur. 2013 yılı, on üç rakamının uğursuzluk inancını kanıtlayacak şekilde kötü geçti. Bu nedenle 2014 yılı ümitle, iyimserlikle bekleniyor. Toplumsal açıdan iyimserlik, ümit için bir neden olması gerekir. Nedeni olmayan iyimserlik, akılcı bir davranış değildir.
Toplumsal gelişmeyi belirleyici öğe, bireylerin nitelikleri, davranışları, değer yargılarıdır. Türkiye’nin temel sorununu, eksikliğini kişilikli, nitelikli, tutarlı insan sayısının azlığı olarak görürüm. Bu görüşe, sava katılan olmasa bile, iktisatta Grasham kanunu olarak bilinen “Kötü para iyi parayı kovar” gözleminin, aslında toplumsal yaşantımızda “kötü iyiyi dışlar”, “tersine seleksiyon, tersine ayırım” şeklinde geçerli olduğunu savunmaya çalışırım. Ayrıca fizikteki, birleşik kaplarda su düzeyinin aynı kalacağı kanununun toplumsal yaşamda, kurumlarda da geçerli olduğunu gözlemlerim. Kişiler kendilerini haklı görme eğilimindedirler. Bu zaafın bende de olabileceğini görmekle beraber, 2013 yılında yaşanan olayların, deneyimlerin toplumsal yaşantımızda kötü iyiyi dışlar, tersine ayırımın birleşik kaplar kanunun geçerli olduğu savlarını kanıtladığını düşünüyorum.

***

2013’te çöreklenen bir soruyu gündeme taşımaya çalışmıştım. Sorduğum cemaat, tarikat, siyasal parti, çıkar amaçlı örgüt, mafya arasında ne gibi farklar veya ortak noktalar var sorusuna yanıt sosyologlardan, siyaset bilimcilerinden, yazarlardan değil de son yaşanan olaylarla, “çete” ilavesi ile de uygulamadan geldi. Yanıt fark yok aynı kapıya çıkar oldu.
2013 yılında Gezi olayları yaşandı. Yolsuzluk konusunda Pandora’nın kutusu açıldı. Tüm bunların 2014 yılında toplumsal yaşantımıza bir etkisi olmayacak mı? Siyasal sonuçlar doğurmayacak mı? Sorgulanmaya başlandı. Bence sonuç, etki doğurmaları zayıf olasılık. Olayları ve olası etkilerini abartmamak gerekir.
Toplumun büyük bir bölümünde duyarsızlık, olayları kaygı duymadan karşılama duygusu egemendir. Toplum, yayın organları ile, din istismarı ile sözde kalan şekli eğitimle, salınan korku ile sistemik şekilde duyarsızlaştırılmıştır; duyarsızlaştırılmaktadır. Etkilenemeyen bir duyarsızlık, terim yerinde ise toplumsal ataraksiya yaşanmaktadır. Bu nedenle Gezi ve benzeri olaylarla toplumsal duyarsızlığı giderme, yenme olanağı yok gibidir.
Kutu ve para sayma makinesi ile sembolleşen son yolsuzluk olayını ve sonuçları da abartmamak gerekir. Toplumsal mühendislik, cemaat - parti çatışması, siyasal komplo gibi yorumlar bana aşırı gibi geliyor. Halkımızın önemli bir bölümü, haksızlık, yolsuzluk konusunda da duyarlı değildir. Yalnız kişisel olarak kendi çıkarlarına dokunulduğunda tepki verir. Tartışılan yolsuzluk olayının AKP lehine siyasal bir sonuç doğurması olasılığı da gözden kaçırılmamalıdır.

***

Aslında halkın bildiği, gözlemlediği yolsuzluklara karşı kutu sembollü yolsuzluk olayı küçük ve önemsizdir. İstanbul’da, Ankara’da deneyimli taksi sürücüleriyle bir süre dolaşın. Size açılan, açılmakta olan centerler bazı AVM’ler, ihaleler hatta kaldırımlar konusunda öyle öyküler anlatırlar ki 4.5 milyon dolarlık bir yolsuzluk olayını küçümsersiniz. Dayanışma anlamında değil, çıkar beklentileriyle “Komşuda pişer, bize de düşer”, “Bal tutan parmağını yalar”, “İş bilenenin, kılıç kuşananın”, “İş yapsın, çalsın, sızıntısı olsa bile bize yeter” anlayışında olan bir toplumdan yolsuzluklara karşı büyük tepkiler beklemek saflık gibi geliyor.
Kişisel beklentime gelince, ben külli iradeye Tanrı’nın tek belirleyici olduğuna inanırım. Cüzi iradeye, birey olarak ancak niyet edebiliriz. Bu inanca karşın kişi yine de yaşadığımız sürece doğru bildiği konularda savaşım vermelidir. Özlemim, ülkemin her açıdan imrenilen ülke konumuna gelmesidir. Bunun yolunu da ülkemde iyinin kötüye galebe çalması; nitelikli, kişilikli olanların her alanda ön plana çıkması; bireylerin kişilik kazanması olarak görürüm. Aynı doğrultudaki yeni yıl dileğim ütopya gibi gelebilir. Yine de yenilgiyi kabullenip vazgeçmemek gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları