Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ulusalcıları Tasfiye Süreci
Balyoz, Ergenekon olarak yaftalanan davalarda savcıların, iddiaları, görüşleri, ceza istemleri sürpriz olmadı. Bu davalar, ülkemizde belki de 1950’li yıllarda başlayan, ulusalcıları tasfiye sürecinin bir aşamasını oluşturuyordu. Süreç henüz sonlanmamıştır; aşama aşama nihai amaca doğru ilerleniyor. Yeni anayasa ile de tasfiye sürecini hızlandırma, belki de sonlandırma amacı güdülüyor.
Ulusalcı, ülkenin özgürlüğünü, bağımsızlığını savunan, emperyalist müdahalelere karşı çıkan, ülkenin çıkarlarını korumaya çalışan, ülkenin saygın bir ülke olması konusunda cesaretle davranan, amaçları doğrultusunda savaşan, özveri gösteren kişidir. Uzun süredir ulusalcılar, bürokraside, eğitim forumlarında, medyada, toplumsal yaşamda farklı yöntemlerle de olsa tasfiye edilmeye çalışılıyor. Emperyal ülkeler açısından en büyük tehlike ulusalcılıktır ve ulusalcılığın yaygınlaşmasıdır. Bu nedenle emperyal güçler, yerli çıkar çevrelerini de harekete geçirerek, yerine göre düzmece ulusalcılar türeterek, kafatasçı, faşist gibi suçlamalarla da ulusalcılığı boğmaya, söndürmeye, aşağılamaya çalışırlar. Yaşanan olayların, gelişmelerin Atlantik ötesinde planlandığını, bilinçli ya da bilinçsiz yerli işbirlikçilerin katkısı ile sahnelendiğini düşünürüm. Sonuca, oyunculara, destekleyenlere, çıkar sağlayanlara bakıldığında, bu tür düşüncelerin, bu kuşkuların haksız olmadığı da görülür.
12 Eylül tipi askeri yönetimlerle, ANAP-AKP tipi sivil yönetimler arasında, görüntü dışında fark yoktur. Aynı dış odak tarafından kurgulanırlar. Batı yanlısıdırlar, özel sektörcüdürler, sermayenin çıkarlarını korurlar, dini bir araç olarak kullanırlar, gerçek ulusalcılığa karşıdırlar, baskıcıdırlar. Ulusalcıları tasfiyeye çalışırlar, otoriter anlayışa sahiptirler, sadece yöntem farklılığı vardır. 12 Eylül tipi askeri yönetimler ardından, bürokrasiden, eğitim kurumlarından ulusalcıları atarak, tard ederek tasfiyeye yönelirken, sivil yönetimleri dışlayarak, yargıyı kullanarak süreci sürdürmektedirler. 12 Eylül askeri yönetiminin, ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olarak, 24 Ocak kararlarının mimarı olarak bilinen Turgut Özal’ı atadığı unutulmamalıdır. 12 Eylül yönetiminin atamalarının Özal, Doğramacı isimleri dahil, ABD’li danışmanların önerilerine dayandığı, basına da yansıyan bilgiler arasındadır.
Denilebilir ki askeri yönetim Atatürkçü idi. AKP tipi iktidarlar Atatürk karşıtlığından besleniyorlar. 12 Eylül yönetiminin ne denli Atatürkçü olduğu kuşkuludur. Atatürk’ün vasiyeti bile hiçe sayılmış, gerçek Atatürkçüler bir şekilde dışlanmış, düzmece Atatürkçüler türetilerek ya da bazı uyanıklar Atatürkçü geçinerek önemli orunlara gelmişlerdir, Atatürk’ün oluşturduğu kurumlar çökertilmiş ya da işlevsiz hale getirilmiştir.
Değişen sadece idollerdir. 1980’lerin idolu Evren idi. Evren bulvarları açılır, liselerin adları Evren olarak değiştirilir, parklara, garnizonlara hatta sanayi sitelerine Kenan Evren isimleri verilirdi. Günümüzün idolu Recep Tayyip Erdoğan’dır. Adına statlar yapılıyor, üniversiteler açılıyor. Türkiye’de oldukça geniş bir kesim var; ya kişilikleri gereği geleni etekliyorlar, ya eteklemekten çıkar umuyorlar. Övmekle, el öpmekle dil aşınmaz, iki büklüm olmakla bel kırılmaz diye düşünüyorlar. Giden ağam gelen paşam özdeyişi gözlemlere dayanıyor.
Şöyle bir 12 Eylül basınını, medyasını anımsayın ya da o dönemi okuyun, dinleyin. O zaman mütareke basını benzetmesi yapılıyordu. Günümüzde yandaş, yalaka diye nitelendiriliyor. Kişilik gelişmemiş ise, belli beklentiler varsa, davranışlar da değişmiyor. O dönemin de TV bülbülleri, övgü düzen sesyayarları, yalakaları, anayasa prof’ları vardı. Günümüzde de benzer sesyayarlar, övgü düzenler, anayasa prof’ları var. Yalnız isimleri değişti. Ancak yalakalık daha da ileri düzeyde diyebiliriz. Bakalım Aldıkaçtı anayasasının yerini hangi anayasa alacak. Kimin ismiyle anılacak?
Atlantik ötesinde kurgulanan bir senaryo, ülkemizde sahneleniyor. Sadece sivil, asker aktörler değişiyor. Buna karşı çıkanlar ya da karşı çıkacağı öngörülenler de bir şekilde tasfiye ediliyor. Halkımız başına bez bağlamaktan vazgeçip aklını toplayıncaya değin bu oyun ne yazık ki sürecek. Dileğimiz, ülkeye daha büyük zararlar getirmeden halkımızın bilinçli oylarıyla bu gidişin, bu sürecin durdurulması.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti