Öztin Akgüç

Kredi Notu Niçin Yükseltildi?

05 Nisan 2013 Cuma

Barış sürecinde (!) uluslararası derecelendirme kuruluşu Standard&Poors’un Türkiye’nin kredi notunu BB+’ya yükseltmesi, yeni tartışmalara yol açtı. İktidar yandaşları not artışını yetersiz bulurken nota, notun yükselttiği ortama bakan çevreler de not yükselişini siyasal amaçlı buldu. Gerçekten dış çevreler, İmralı müzakeresi ya da mütarekesi sürecinde Sayın RTE’nin, kamuoyunda desteğini arttıracak ataklar yapıyor. İsrail’den Netanyahu’dan gelen kuru özür; IMF görevlilerinden gelen ekonomiye övgü, Standart&Poors’un kredi notunu yükseltişi, herhalde raslantısal olarak barış sürecine (!) denk geldi.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, kapitalizmin kamuyu etkilemek, yönlendirmek için oluşturduğu, güvenilirlikleri en azından kuşkulu kuruluşlardandır. Bir kurumun ölçütleri (kriterleri) nesnel (objektif) değilse, öngörüleri hatalı verilerdir. Hatta gerçekleşen sonuçlar uyumsuzsa hesap verebilirlikten uzaksa, kaynakları esas itibarıyla not verdikleri ülke ve/veya kuruluşlardan geliyorsa, o kurum için kullanılabilecek en hafif sıfat kuşkulu oluşudur.
Türkiye ekonomisinde 2012 yılında önceki yıla göre ne gibi olumlu gelişmeler oldu da ya da gelecekte neler bekleniyor da kredi notu yükseltiliyor. Bir yanıt bulabilmek için 2011 ve 2012 yıllarında ekonomideki gelişmeleri ortaya koyan başlıca ekonomik göstergeleri bir tablo halinde sunalım.
\n\n

\n2012 yılında ekonomik gelişmelerin 2011 yılına göre olumlu ve olumsuz yorumlanacak yönleri vardır.
Ekonominin büyüme hızının yüzde 8.8’den yüzde 2.2’ye, sanayi sektörü büyüme hızının yüzde 9.4’ten yüzde 2.0’ye düşmesi, bütçe açığının cari fiyatlarla yüzde 65.0 dolayında artması, bütçe açığı/GSMH oranının yüzde 1.3’ten yüzde 2.0’ye yükselmesi, olumsuz gelişmelerin başlıca göstergeleri olmaktadır. Büyüme hızının yavaşlaması doğal olarak işsizliği de artırmıştır.
Buna karşı olumlu gelişmeler dış ekonomik ilişkilerde görülmüş, ihracatın cari USD değeri ile yüzde 13.0 oranında artması, dış ticaret açığının yüzde 7.0 dolayında azalarak 84.0 milyar USD’ye, cari işlemler açığının da yüzde 36.8 oranında daralarak 48.8 milyar USD’ye gerilemesi olumlu yönleri oluşturmuştur. Dış açık/GSYH oranının da yüzde 9.7’den yüzde 6.2’ye gerilemesi de diğer olumlu bir gelişmedir.
Fiyat artış hızları, yıl sonu ve yıl ortalamasına göre farklı görüntü vermektedir. Yıl sonuna göre üretici fiyatlarında artış hızı yüzde 13.33’ten yüzde 2.45’e, tüketici fiyatlarında da yüzde 10.45’ten yüzde 6.16’ya gerilerken tüketici fiyatlarında yıllık ortalama artış hızı yüzde 6.47’den yüzde 8.94’e yükselmiştir. Enflasyon hızı ölçülürken yıl sonu 12 aylık dönem mi, yoksa yıllık ortalama artış mı dikkate alınmalı sorusu yine gündeme gelmiştir. Ölçmede yıl sonu aralık endeksi dikkate alındığında fiyat artış hızının yavaşladığı, buna karşı yıllık ortalama alındığında TÜFE’de artış hızının yüzde 6.47’den yüzde 8.94’e yükseldiği görülmektedir.
Benzer gelişme döviz kurlarında da görülmektedir. Yıl sonu kurlarına göre TL, USD’ye göre yüzde 6.2, Avro’ya göre yüzde 3.9, döviz sepetine göre de yüzde 4.9 oranında değer kazanmıştır. Buna karşı, yıllık ortalama kur alındığında TL, USD’ye karşı yüzde 5.9, sepete göre de yüzde 1.3 oranında değer yitirm
iştir.
Not artışının zamanlaması kadar artış aralığı da dikkat çekicidir. Not artışı Türkiye’yi sınıf atlatmadığı halde AKP’ye propaganda olanağı vermektedir. Eskiden iktisat kitaplarında iktisat la ahlaki diye yazılırdı; günümüzde galiba gayri ahlaki diye yazılacak.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları