Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kenan Evren Örneği
Nereden nereye? Dilimizde Sayın Kenan Evren’in durumunu özetleyen güzel deyiş var: “Ne oldum değil ne olacağım demeli.” Şöyle 1980’li yılların başlarını anımsayalım. Evren, kurtarıcı, İkinci Atatürk, halaskâr olarak selamlanıyor, şerefine şölenler düzenleniyor, okullara, parklara, caddelere, kışlalara ismi veriliyor, “sanat eserleri” yüksek bedelle, işadamları tarafından satın alınıyor, düşünceleri, sözleri keramet olarak yayımlanıyor, kendisi ile yakın ilişki kuran ya da kurabilecek olan gazeteciler yazılı medyada önemli orunlara getiriliyor, halkın oyuyla, hem de yüzde 92.0 oyu ile seçilen ilk cumhurbaşkanı oluyordu. Günümüzde ise 95 yaşında ömür boyunca hürriyet bağlayıcı cezayı gerektiren bir suçla yargılanmaya başlıyor, belki yalnız tek başına... Yürekli bir araştırmacı, gazeteci, Evren hakkında 1980’li yılların başlarında yazılanları, söylenenleri bir kitapta toplasa da, ülkemdeki insan manzaraları insan karakterleri, kişilikleri daha net yadsınamaz şekilde görülse. Bence yaşananlar doğal, şaşırtıcı değil.
\n***
\nSayın Evren, bir durum değerlendirmesi yapıyor, nerede hatalar yapıldığını belki irdeliyordur. Evren örneği, savunmaya çalıştığım bazı görüşleri güçlendiriyor. Bunları yineleyeyim:
\n• Kişiler, dış ve iç çevrelerin ayartısına (iğvasına) kapılmadan kendilerini olabildiğince nesnel değerlendirmeli, özeleştiri yapmalıdır.
\n• Bilgisine, kişiliğine, karakterine güvenilebilecek kişi sayısı ne yazık ki sınırlıdır. Bu kişiler de yalakalık yapmaz, yaranmaya çalışmaz, olabildiğince doğru davranır, düşündükleri gerçekleri söylemekten kaçınmaz. Bu nedenle de pek sevilmezler, tutulmazlar.
\n• Yalakalardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Yalaka, yalakalık yaptığı kişinin sinsi, gizli düşmanıdır. Yalaka aşağılık kompleksinin de etkisiyle, bir gün önünde eğildiği kişiyi ertesi gün tekmeleyebilir.
\n• Dış çevrelerden özellikle “dost müttefik” bilinen ülkelerden gelen telkinler, öneriler, bilgiler, dikkatle ve kuşku ile değerlendirilmelidir. Özellikle, dış çevreler, amaçları doğrultusunda kişileri kullandıktan, istediklerini yaptırdıktan sonra veya daha iyi bir alternatif bulduktan sonra bu kişilerin ipini çekerler.
\n• Ülkenin düzgün yönetimi, kalkınması, hukuk devletinin oluşması için sağlam bürokrasi şarttır. Atamalarda liyakat (yaraşırlılık) esas olmalıdır.
\nTarikat, cemaat, dernek bağlantılı atamalar, yalakalığa dayanan tercihler, gözü kapalı emirleri, istekleri yerine getirecek kişiler, kraldan ziyade kralcı olanlar başarısızlığı hazırlar, uzun sürede atayan kişinin de gözden düşmesine yol açarlar.
\n• İç ve dış güçler tarafından hazırlanan isim listelerinde yer alan çoğu profesör kalp ve kazip şöhretlerden oluşan kişilerden oluşacak kadrolarla yönetim, ülkenin başına da sorunlar açar.
\n1980’li yıllarda da yazdım; 12 Eylül 1980 askeri hareketine ortam hazırlayan, yönlendiren, emperyal güçler, açıkçası ABD’dir. ABD, 1980’li yılların başlarında BOP, Büyük Ortadoğu Projesi’ni uygulamaya koymuş Irak’ı Saddam’ı, İran’a saldırtma planının gereklerini yerine getirmeye başlamıştı. Türkiye’nin en azından Irak’a lojistik destek sağlanması, verilecek desteğe yol açması gerekiyordu. Sivil yönetime bu açıdan fazla güvenilemezdi.
\n***
\nTürkiye’de TC Cumhuriyeti’ni benimsemiş antiemperyalist, bağımsızlıktan, ulusal egemenlikten yana, sola yatkın oldukça geniş kitle oluşmuştu. Atatürk sembolü altında birleşmişlerdi. Böyle bir oluşum ABD’nin Ortadoğu emelleri için bir engel oluşturabilirdi, tasfiye edilmesi gerekiyordu. Askeri yönetim, Atatürkçü bir görüntü altında düzmece Atatürkçülerle bunu gerçekleştirebilirdi. Askeri yönetim Atatürkçülüğü de küçük düşürerek, emperyalistlerin bu ayartısına kapıldı.
\nAskeri yönetim, dincilere ödün vererek onların isteklerini yerine getirerek, destek bulabileceği yanlış kanısına, zehabına kapıldı. Günümüzdeki uygulama, askeri yönetimin mi, yoksa dincilerin mi askeri yönetimi kullandıklarını, alet ettiklerini ortaya koyuyor.
\nAskeri yönetim, Türkiye’nin 2000’li yıllar sonrası yönetim biçimine gidiş sürecini başlattı ya da süreci hızlandırdı. IMF aşılamaz, dayatmacı sonucu Türkiye’nin 2001 yılında ağır bir ekonomik krize girişi, 57’nci hükümetin başarısızlıkları, Milli Görüş’ten arınmış AKP’ye iktidar yolunun açılmasını kolaylaştırdı.
\nTürkiye’de TC karşıtlarının, dincilerin, emperyal güçler güdümündeki medya ve iş âleminin oluşturduğu ortak yönetim, ABD arasında bugün için askeri yönetime göre daha iyi bir seçenektir.
\nABD’nin isteklerine karşı çıkabilecek güçler, ezilmiş veya tasfiye edilmektedir. Artık Türkiye’de “Ya bağımsızlık ya ölüm” diyen liderler, “Yeni bir dünya düzeni kurulur Türkiye orada yerini alır”, “Gölge etme başka ihsan istemez” diyebilecek politikacılar yoktur. Sayın Evren amaçlar için kullanılmış, günümüzde yalnız bırakılmıştır.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yapay zeka sağlıkta çığır açıyor
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
En Çok Okunan Haberler
- 'ABD, uzun vadede Türkiye için bir tehdit'
- ATM'lerde yeni dönem yarın başlıyor
- Bankalar 'hesap bakım ücreti' almaya başladı
- Narin öldürüldüğünde nerede olduğu ortaya çıktı!
- En düşük emekli maaşını açıkladı
- Çikolata devinden 'konkordato' kararı
- Esra Dermancıoğlu, Türkiye'yi terk etti
- Milli Piyango'da neler oluyor?
- Amaç RTE’yi seçtirmek mi?
- 'Türkiye için kader ve karar anı geldi'