Öztin Akgüç

Kenan Evren Örneği

20 Ocak 2012 Cuma
\n

\n

Nereden nereye? Dilimizde Sayın Kenan Evrenin durumunu özetleyen güzel deyiş var: Ne oldum değil ne olacağım demeli.Şöyle 1980li yılların başlarını anımsayalım. Evren, kurtarıcı, İkinci Atatürk, halaskâr olarak selamlanıyor, şerefine şölenler düzenleniyor, okullara, parklara, caddelere, kışlalara ismi veriliyor, sanat eserleriyüksek bedelle, işadamları tarafından satın alınıyor, düşünceleri, sözleri keramet olarak yayımlanıyor, kendisi ile yakın ilişki kuran ya da kurabilecek olan gazeteciler yazılı medyada önemli orunlara getiriliyor, halkın oyuyla, hem de yüzde 92.0 oyu ile seçilen ilk cumhurbaşkanı oluyordu. Günümüzde ise 95 yaşında ömür boyunca hürriyet bağlayıcı cezayı gerektiren bir suçla yargılanmaya başlıyor, belki yalnız tek başına... Yürekli bir araştırmacı, gazeteci, Evren hakkında 1980li yılların başlarında yazılanları, söylenenleri bir kitapta toplasa da, ülkemdeki insan manzaraları insan karakterleri, kişilikleri daha net yadsınamaz şekilde görülse. Bence yaşananlar doğal, şaşırtıcı değil.

\n

***

\n

Sayın Evren, bir durum değerlendirmesi yapıyor, nerede hatalar yapıldığını belki irdeliyordur. Evren örneği, savunmaya çalıştığım bazı görüşleri güçlendiriyor. Bunları yineleyeyim:

\n

Kişiler, dış ve iç çevrelerin ayartısına (iğvasına) kapılmadan kendilerini olabildiğince nesnel değerlendirmeli, özeleştiri yapmalıdır.

\n

Bilgisine, kişiliğine, karakterine güvenilebilecek kişi sayısı ne yazık ki sınırlıdır. Bu kişiler de yalakalık yapmaz, yaranmaya çalışmaz, olabildiğince doğru davranır, düşündükleri gerçekleri söylemekten kaçınmaz. Bu nedenle de pek sevilmezler, tutulmazlar.

\n

Yalakalardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Yalaka, yalakalık yaptığı kişinin sinsi, gizli düşmanıdır. Yalaka aşağılık kompleksinin de etkisiyle, bir gün önünde eğildiği kişiyi ertesi gün tekmeleyebilir.

\n

Dış çevrelerden özellikle dost müttefikbilinen ülkelerden gelen telkinler, öneriler, bilgiler, dikkatle ve kuşku ile değerlendirilmelidir. Özellikle, dış çevreler, amaçları doğrultusunda kişileri kullandıktan, istediklerini yaptırdıktan sonra veya daha iyi bir alternatif bulduktan sonra bu kişilerin ipini çekerler.

\n

Ülkenin düzgün yönetimi, kalkınması, hukuk devletinin oluşması için sağlam bürokrasi şarttır. Atamalarda liyakat (yaraşırlılık) esas olmalıdır.

\n

Tarikat, cemaat, dernek bağlantılı atamalar, yalakalığa dayanan tercihler, gözü kapalı emirleri, istekleri yerine getirecek kişiler, kraldan ziyade kralcı olanlar başarısızlığı hazırlar, uzun sürede atayan kişinin de gözden düşmesine yol açarlar.

\n

İç ve dış güçler tarafından hazırlanan isim listelerinde yer alan çoğu profesör kalp ve kazip şöhretlerden oluşan kişilerden oluşacak kadrolarla yönetim, ülkenin başına da sorunlar açar.

\n

1980’li yıllarda da yazdım; 12 Eylül 1980 askeri hareketine ortam hazırlayan, yönlendiren, emperyal güçler, açıkçası ABDdir. ABD, 1980li yılların başlarında BOP, Büyük Ortadoğu Projesini uygulamaya koymuş Irakı Saddamı, İrana saldırtma planının gereklerini yerine getirmeye başlamıştı. Türkiyenin en azından Iraka lojistik destek sağlanması, verilecek desteğe yol açması gerekiyordu. Sivil yönetime bu açıdan fazla güvenilemezdi.

\n

***

\n

Türkiyede TC Cumhuriyetini benimsemiş antiemperyalist, bağımsızlıktan, ulusal egemenlikten yana, sola yatkın oldukça geniş kitle oluşmuştu. Atatürk sembolü altında birleşmişlerdi. Böyle bir oluşum ABDnin Ortadoğu emelleri için bir engel oluşturabilirdi, tasfiye edilmesi gerekiyordu. Askeri yönetim, Atatürkçü bir görüntü altında düzmece Atatürkçülerle bunu gerçekleştirebilirdi. Askeri yönetim Atatürkçülüğü de küçük düşürerek, emperyalistlerin bu ayartısına kapıldı.

\n

Askeri yönetim, dincilere ödün vererek onların isteklerini yerine getirerek, destek bulabileceği yanlış kanısına, zehabına kapıldı. Günümüzdeki uygulama, askeri yönetimin mi, yoksa dincilerin mi askeri yönetimi kullandıklarını, alet ettiklerini ortaya koyuyor.

\n

Askeri yönetim, Türkiyenin 2000li yıllar sonrası yönetim biçimine gidiş sürecini başlattı ya da süreci hızlandırdı. IMF aşılamaz, dayatmacı sonucu Türkiyenin 2001 yılında ağır bir ekonomik krize girişi, 57nci hükümetin başarısızlıkları, Milli Görüşten arınmış AKPye iktidar yolunun açılmasını kolaylaştırdı.

\n

Türkiyede TC karşıtlarının, dincilerin, emperyal güçler güdümündeki medya ve iş âleminin oluşturduğu ortak yönetim, ABD arasında bugün için askeri yönetime göre daha iyi bir seçenektir.

\n

ABDnin isteklerine karşı çıkabilecek güçler, ezilmiş veya tasfiye edilmektedir. Artık Türkiyede Ya bağımsızlık ya ölümdiyen liderler, Yeni bir dünya düzeni kurulur Türkiye orada yerini alır”, “Gölge etme başka ihsan istemezdiyebilecek politikacılar yoktur. Sayın Evren amaçlar için kullanılmış, günümüzde yalnız bırakılmıştır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hukukun işlevsizleşmesi 25 Aralık 2024
Merkez Bankası işlevi 18 Aralık 2024
Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları