Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

80 yaşım merhaba

16 Şubat 2025 Pazar

Şimdi canım annem burada olsa “Nereden çıkardın 80’i? Daha 79’sun. İnsan doğduğu gün bir yaşında olmaz ki...” derdi.

Doğru, haklı. Ama ne var ki “seksen” sözü çok hoşuma gidiyor. Bu bir yana... Bir de... Dün (15 Şubat) itibarıyla 80’e adım atmış, 80’e ayak basmış bulunuyorum. Bütün bir yıl boyunca seksenin içinde yol almaya, dertlere, belalara, haksızlıklara inat, ilerlemeye ve sekseni aşmaya kararlıyım. (Benim canım annem, bu köşeyi böyle kişisel bir yazıya ayırmamı da hoş karşılamazdı ama artık siz okuyucular anlayış gösterin ya da yaşıma verin!)

Ne zamandır kendime bir “80’e adım atma armağanı” yapmak istiyordum. Daha ben niyetimi söze dökmeden, bir de baktım çocuklarım beni kentten koparıp doğanın ortasına fırlatıvermişler. Bu hafta sonu ne televizyon açmak ne gazete okumak ne de düşmek haberler girdabına... Sadece temiz hava, orman, ağaçlar, çiçekler, zaman zaman kar yağışı/kar musikisi, çamların, meşelerin, kayınların hışırtısı, güneş ve ben bahtiyarım...

Elbet arada sırada sağ ya da sol omuzumdaki şeytan kafasını uzatıp TUSİAD’ın aklı nerelerdeydi şimdiye kadar diye sorduğu; adalet bakanının “yargı bağımsızlığı” konuşmasını kahkahalarla kulağıma fısıldadığı oluyor ama hemen şeytanı kovup dikkatimi başka yana çeviriyorum. Çiftlikte yaşayan tavukların altından yumurta kapmaya, horozun böbürlene böbürlene dolaşmasına kaptırıyorum kendimi. Ya da su birikintisinde yaşayan kurbağaların vırak vırak diye bağırmalarını bekliyorum, yanı başımda koşan köpeklerle yarışıyorum...

Doğanın zenginliği karşısında biz kentte yaşayanların yoksulluğuna üzülüyorum. Zaman zaman çocukluğuma dönüp Suadiye’nin eski halini, iki katlı evlerle parklar bahçelerle dolu olduğu günleri, tren yoluna kadar uzanan bağları özlüyorum. Doğanın insan ruhu üzerine etkilerini sıralayıp duruyorum. Huzur vermenin ötesinde otla toprakla uyum sağlamanın yarattığı dinginliği yaşıyorum. Bununla da yetinmeyip bir arkadaşımın, Emine’nin önerisine uyup ağaçlara sarılıyorum. İnanın çok iyi geliyor.

Elbet yaş günleri, yaşdönümleri geçmişle hesaplaşmanın da bir bahanesi. Geriye baktığımda yaptıklarımdan değil ama yapmadıklarımdan, yapamadıklarımdan birkaç pişmanlığım var sanki.

Sonra... Hızla birbiri ardından yitirdiğim sevdiklerimi, dostları düşünüyorum. Hasret her geçen gün çoğalıyor. Benden daha gençleri yitirdiğimizde dayanamıyorum, niye o gitti de ben kaldım diye kahroluyorum. Arkadaşlarımın çoğu benden büyük, ister istemez yaş ilerledikçe hayat tenhalaşıyor.

Sonra... Yaş aldıkça insanın daha özgür olduğuna ve daha seçici olması gerektiğine dair inancım çoğalıyor. Sonra: Şu son üç kitabımı (O güzel İnsanlar, O Büyülü İnsanlar, O Çılgın İnsanlar) bir arada okuyan bir dostumun söylediğini anımsayıp seviniyorum: “Bütün bu insanlarla ne zengin bir hayat yaşamışsın” diyen Yalçın’a teşekkürler.

Kimi mal, mülk kimi öfke, kin, kıskançlık, kimi hırs ve güç biriktirir. Benim en büyük birikimim dostlarım, sevdiklerim, sanat tutkum, çocuklarım, torunlarım, yeryüzündeki bütün çocuklarım ve torunlarım. En azından ben bunun öyle olduğuna inanıyorum.

Artık bu yazıyı bitirmek zorundayım çünkü orman beni çağırıyor. Normal hayatta çalışmaktan, çalışmaktan, çalışmaktan, kaybolmaya fırsatım pek olmuyor. 80 yaşıma merhaba derken ormanda birazcık kaybolmama izin verin. Ruhuma iyi gelebilir diye düşünüyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu bayram sayılmaz... 3 Nisan 2025
Kültür hapsedilemez 30 Mart 2025

Günün Köşe Yazıları