Öztin Akgüç

İkili Oyun (30.11.2012)

30 Kasım 2012 Cuma

AKP, İsrail ile ilişkiler konusunda da ikili oynuyor. Bir yandan oy hesabıyla izlediği iç politika gereği İsraile karşıymış gibi bir izlenim, görüntü yaratmaya çalışırken öte yandan İsrailin çıkarlarına hizmet eden girişimlerde, hatta fiili uygulamalarda bulunuyor. Ancak bu ikili oyun, dış politikada da takıyye, olduğundan farklı görüntü verme, yalnız yurtiçinde değil, yurtdışında da algılanıyor, tepki topluyor. Yalaka sözcüğünün yetersiz kaldığı bazı yazar ve yorumcular, Sayın RTEnin Arap ülkelerinde büyük itibarı, prestiji olduğu savında da olsalar, gerçeğin verilmek istenen izlenimden çok farklı olduğu da dikkate alınmalıdır.

\n

Geçen ocak ayının son haftasında Lübnana, Beyruta gitmiştim. İzlenimlerimi daha önceki yazılarda da aktarmaya çalıştım. Konuştuğum birkaç kişi, Sayın RTEyi Arap dünyasının, İslam dünyasının bir lideri olarak görmüyordu. Sayın RTE hakkındaki görüşlerini aynı sözcüklerle buraya aktarmaya kalkışsam aşağılama olarak yorumlanabilir. Bir iki kişiyle konuşup, genelleme yapıp, Arap-İslam dünyası, Sayın RTEyi Amerika yanlısı olarak görüyor diye genelleme yapmak kuşkusuz haksızlık olur. Ancak Arap-İslam dünyasında Sayın RTE hakkında çok farklı görüşlerin olduğunu vurgulamak için bir gözlemimi aktarayım.

\n

İsrail konusunda söylemle eylem arasındaki karşıtlığı yalnız Malatyadaki Kürecik kalkanı oluşturmuyor. İzlenen Suriye politikası, gizli tutulmaya özen gösterilen İsrail yandaşlığının daha önemli bir göstergesini oluşturuyor.

\n

ABDnin Ortadoğuda hegemonyasını, egemenliğini kurmaya, bölgeyi ABDnin arka bahçesi haline getirmeye yönelik büyük ya daGenişletilmiş Ortadoğu (BOP ya da GOP) Projesi bu bağlamdaki kuşkuları artırmaktadır. Arap Baharı, Özgür Suriye Ordusu gibi söylemler de, yaşananların belli odaklarca tezgâhlandığının, desteklendiğinin bir yerde kanıtı da olmaktadır. Emperyal güçlerin, esas amaçlarını saklamak için süslü, cilalı, kulağa hoş görünen sözcükler, sloganlar üretmekte usta olduğuna kuşku yoktur.

\n

Beşşar Esad yönetiminde Şam, İsrailin tehdit öğesi olarak gördüğü İrana yakındır. İran, Suriye aracılığıyla Hizbullah örgütünü desteklemekte, Lübnana, İsrail sınırına kadar dayanmaktadır. Lübnana, Beyruta giden herkes İran etkisini gözlemler. Suriye köprüsü ortadan kalkar, Suriye bölünür ya da Şam emperyal güçlerin güdümünde bir yönetimin eline geçerse, İranın Ortadoğu, Hizbullah ve Lübnanla ilişkileri de kopar. Lübnanın İsrail güdümüne girme olasılığı artar. Suriye ayrıca İsraile komşu askeri bir güçtür. Golan Tepeleri nedeniyle İsraille ihtilaflıdır. İsrailin olası bir yayılmacılığına karşı bir engeldir. Suriye ordusunun askeri gücünün zayıflaması da sonuçta İsrailin lehinedir. İsraile karşıt bir gücü devirmeye çalışmak, desteklemek, aslında İsraile hizmet demeyelim, ama en azından yardımdır. Suriye engelinin kaldırılması, projelenenBüyük Kürdistan-İsrail yakınlığını da güçlendirecektir.

\n

Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi) mezunu olmama, ABDde Pittsburgh Üniversitesinden kamu yönetimi ve uluslararası ilişkiler alanında lisansüstü master (MPIA) derecem olmasına karşın kendimi dış politika konusunda yetkin görmem. Ancak uluslararası ilişkilerde de bazı kuralların, ilkelerin olması gerektiğini, adalet sözcüğünün sözde, yalnız bazı kurumların unvanında kalmaması gerektiğini de düşünürüm. Tutarlılık, tarafsızlık, nesnel davranış, adaletin sağlanması, dünya barışı, ülkeler arasındaki ilişkiler açısından da gereklidir. Adaletli bir barış sağlama amacına yönelik faaliyette bulunması gereken Birleşmiş Milletlerin bu görevini, işlevini yerine getirememesi ne yazık ki çatışmalara, kan dökülmesine, en azından huzursuzluğa yol açıyor.

\n

İsrailin varlığı bir haksa aynı hak Filistinlilere de tanınmalıdır. Filistinlilere de dış tehditlerden uzak, ambargolar kaldırılmış olarak bağımsız bir devlet kurma hakkı tanınmalıdır. İsrailin işgal etmiş olduğu topraklarda Yahudi yerleşim merkezleri kurmaları önlenmeli, İsrail yayılmacılığı sınırlandırılmalıdır. Uluslararası örgütler İsraile karşı nasıl bir tutum içindeyseler, Filistinlilere karşı da benzer davranışı göstermeli, çifte standarttan kaçınmalıdırlar.

\n

Tutum ve önlemlerle doğrudan ya da dolaylı bir şekilde İsrail desteklenirken İsrail karşıtlığı söylem inandırıcı olmuyor. MevlananınYa olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol öğüdü dış politika için de geçerli olmalıdır. Vatandaşın da söyleme değil, eyleme bakması dış politikada da ikili oyunu bozabilir.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları