Özgür Mumcu

Yavrularımız (19.10.2016)

19 Ekim 2016 Çarşamba

Sayın Cumhurbaşkanı dün muhtarlarla 28. defa buluştu. Cumhurbaşkanlığı konferans salonu 500 kişilik. Demek ki bugüne kadar 14.000 muhtar kendisini dinlemek imkânına kavuşmuş. Türkiye’de yaklaşık 53.000 muhtar var. Yani memleket sathındaki bütün muhtarların Cumhurbaşkanı’nı canlı olarak dinlemeleri için 78 toplantıya daha ihtiyaç var. Ocak 2015’ten bu yana muhtarlarla buluşulduğu hesaba katılınca, buluşmalar bu hızla devam ederse sayın Erdoğan’ın yaklaşık beş sene içerisinde memleketteki bütün muhtarlarla toplanacağını öngörebiliyoruz. Artık dava açılmasın, gazetelerin ilanları ve sesleri kesilmesin diye herkes pek temkinli yazıyor biliyorsunuz. Ben de bu temkinliliğe uyayım dedim.

Bu durumda da ancak yukarıdaki paragrafı yazabildim. Zannederim kısa bir süre sonra methiyeler haricinde siyasi yorum olarak en fazla bu kadarını okuyabileceksiniz. 28. muhtarlar zirvesinde sayın Cumhurbaşkanı eğitim meselemize de temas etti. Zaten geçenlerde bütün üniversite rektörleriyle buluşmuştu. Türkiye’de 181 üniversite olduğuna göre, onların toplantısı kısmen ferah geçmiştir. Aralarında birer koltukluk boşluk dahi bırakabilmişlerdir. İşbu toplantıda Cumhurbaşkanı şöyle demiş, muhtarlara aktarırken dinledim: “O nedenle dün YÖK’ün yaptığı toplantıda tüm rektörlerimize, dekanlarımıza şunu ifade ettim; hocalarımızdan istirhamım şudur dedim, tarihimizi yavrularımıza iyi öğretelim.”

Peki, yavrularımız tarihi nasıl daha iyi öğrenecekmiş? Efendim 1923 zihniyetini bırakmamız gerekiyormuş. Osmanlı ve Selçuklu geçmişimizi bize unutturmaya çalışmışlar. Aslında eskiden 20 milyon kilometrekareymişiz şimdi yedi yüz küsur bine düşmüşüz. Bir de malum mesele Lozan. Yani Musul. Peki, yavrularımıza kim öğretecek bu gerçekleri? Herhalde sayın Erdoğan’ın bütün bu tezlerini kitaplarında yazan fesli bey Kadir Mısıroğlu. Cumhurbaşkanı’nın kendisini sarayında yemeğe davet ettiğini biliyoruz.

Lozan Hezimet mi Zafer mi adlı eserinin de Erdoğan’a rehberlik ettiğine şüphe yok. Ancak yeni tarih anlayışımız bu fesli beye dayanacaksa işimiz biraz zor. Kendisinin bazı fikirleri çok yerli ve milli değil. Hatta fazlasıyla İngiliz ve Yunan. Hem de 1920’lerin emperyalizmi ve saldırganlığına göz kırpan cinsinden. Ne dedi geçenlerde Mısıroğlu? “Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi. Ne hocalar asılırdı. Hiçbiri olmazdı.” Bugün ikinci kurtuluş savaşı diyenlerin, asıl Kurtuluş Savaşı hakkında böyle düşünen birini fikri rehber olarak bellemesi nasıl yorumlanmalı? Neyse, nerede kalmıştık. Türkiye’de yaklaşık 53.000 muhtar var, her seferinde 500’ü ağırlanabiliyor, bu gidişle bütün muhtarlar 2021’e kadar Ak Saray’ı ziyaret etmiş olur. Kusura bakmayın “yavrularımız” daha fazlasını yazmaya şartlar müsait değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları