Özgür Mumcu

Yasakla Bakalım

29 Kasım 2014 Cumartesi

Meclis Soruşturma Komisyonu’nda haklarında yolsuzluk iddiası olan bakanlar ifade vermeye başladı. Mevzu uzamasın diye gayretkeşlik yapan komisyonun AKP’li başkanı yayın yasağı talep etti. Hiçbir hukuki dayanağı olmayan bu yasağı bir mahkeme kabul etti. Karara yapılan itirazı da başka bir mahkeme reddetti.
Beklemedikleri başlarına geldi. Cumhuriyet’in öncülüğünde birçok yayın organı bu yasağı elinin tersiyle itti.
Çünkü yasak yok hükmünde.
Çünkü yasağın biraz hukuk okumuş kimsenin savunabileceği bir dayanağı yok.
Bu suçluların telaşıdır.
Bu telaş da yolsuzluk iddialarını ciddiye almayanların dahi aklını karıştırdı.
Çıkıp aklanmaya cesaretleri yok.
Kendilerine komplo kurulduysa o komployu kuranlarla yargı önünde hesaplaşacak cesaretleri de yok.
Bu soruşturma, bu iddialar cemaat emriyle bir komploysa, bir darbe girişimiyse... O vakit sorumlularını yargılarsınız.
Ama o yargılamada yolsuzluk iddialarının gerçek olup olmadığı da tartışılır. Muhtemeldir ki bu korku sebebiyle hesap sormak polis ve savcıları görevden almaktan ibaret kalıyor.
Yoksa darbeye uğradığını ileri sürenler neden bunun hesabını yargı önünde soramayacak kadar mahcup olsun?
Hem yolsuzluk yapılmış hem de bu yolsuzluklar iktidarı sıkıştırmak için bir odak tarafından kullanılmış olabilir.
Sadece yolsuzluk yapıldı ve cemaat sütten çıkmış ak kaşık demeyeceğiz.
Yolsuzluk yapılmadı ve cemaat iktidara darbe yapmaya çalıştı da demeyeceğiz.
Zira hem yolsuzluk hem de darbe girişimi doğru olabilir. Bunlar birbirini dışlayan seçenekler değil. O sebeple cemaatin de iktidarın da söylemine hapsolmanın bir manası yok.
Önünde sonunda ikisinden de hesap sorulacak.
Göstermelik komisyonda AKP’li başkanın himayesindeki bakanların vereceği ifadelerin yayılmasından bile korkuluyorsa akla ilk gelen soru şudur:
Neden korkuyorsunuz beyzadeler?
Paşalar, beyler, yiğitler, efendiler korktuğunuz nedir?
Saati kendi paranla mı aldın koyarsın belgesini ortaya.
Rıza kardeşinden sadece çikolata mı hediye aldın, bırakırsın yargı o bahsi geçen paralar neden çikolata kutusundaymış aydınlatır, aklanır siyasete devam edersin.
Neden koca koca adamlar evde ayakkabı kutularında paralar sakladınız izah edersiniz. Bankalara mı güvenemediniz, her gece paraları yatağa serip üzerlerinde uyumayı mı seviyorsunuz? Anlatırsınız ikna edersiniz.
Onun yerine saklandınız AKP’li başkanın ardına. O da dayandı dayanaksız karar veren mahkemelerin gücüne.
Telaş içindesiniz.
Korkunuz gazete sayfalarından dahi koklanabilecek kadar kesif.
Şimdi yağdırın cezalarınızı gazetelere. Gerekirse kapatın sadece aleni iddialardan ve ifadelerinizden bahsettikleri için.
Bu manzarayı verin. Elinizi korkak alıştırmayın.
Telaşınızın dibine vurun. Titreyerek, ürkerek şallar örtün kendi ifadelerinizin üzerine.
O şallar yırtılır, hakikat ortaya çıkar.
Siz de sizinle bozuşup üzerinize gitmeye çalışan o odak da beraber ineceksiniz.
Tarih sizi böyle yazacak. Yasaklarınıza direnen gazeteleri ise o gün herkes sinmemişti, korkmamıştı, yılmamıştı diye anacak.
Sadece bu bile yeter.
Şimdi anlatın beyler, paşalar, beyzadeler, efendiler. Nereden geldi o paralar? Ensenizden terler dökülürken elleriniz kamaşmış, dişleriniz takırdarken anlatın. Sırıtarak, eğlenerek boş vererek anlatın. Yasaklaya yasaklaya anlatın.
Oynaya oynaya gelin çocuklar. Ne sizin ne de eski müttefikinizin yanına kâr kalmayacak. Bunun bilgisiyle yasaklayın. Siz yasaklayın ki biz o yasağınızı yırtıp atalım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları