Özgür Mumcu

Türkiye Laik Değil

22 Eylül 2014 Pazartesi

Geçen hafta İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin verdiği “zorunlu din dersi” kararı, iktidar çevrelerinden her zamanki tepkiyi aldı.
Başbakan Davutoğlu, kendisi nasıl Marksist olmadığı halde Marksizmi öğrendiyse, ateistlerin de din hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini söyledi.
Doğru da söyledi.
Ancak din hakkında bilgi sahibi olmanın yol ve yönteminin “zorunlu din dersi” olduğunu söylemek güç.
Bir defa o ders bir “din kültürü” dersi değil. İslamın bir mezhebi hakkında bir eğitim dersi. Öyle olmasa neden Yahudi ve Hıristiyan öğrenciler o dersten muaf sayılıyor? Şayet ders, dinler hakkında genel olarak bilgilendirici bir ders ise onların da o derse girmesi beklenmez miydi?
Hepimiz o dersi aldık. Ne olduğunu biliyoruz. Birbirimizi kandırmak biraz gülünç oluyor.
Neydi 12 Eylül cuntasının bu din dersini koyarken amaçladığı? İslamın kendilerine göre “makbul” bir yorumunu dayatarak ahalinin radikalleşmesini engellemek. Bir de dinine, milletine bağlı öğrenciler yetiştirip, onların maazallah “anarşik” olmasının önüne geçmek.
Davutoğlu’nun açıklamaları da çok farklı değil.
Daha önce de bahsettim, ancak ne kadar tekrar edilse zararı yok.
Türkiye laik bir devlet değil. Bir din devleti de değil, ama laik olduğu da söylenemez.
Bir devlet, bir dinin bir mezhebinin bir yorumu üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı kuruyorsa ve bunu anayasal bir kurum haline getiriyorsa, o devlete nasıl laik denebilir?
“Doğru İslam”ı öğretmek neden devletin görevi olsun! Neyin doğru İslam olduğunu devlet hangi yetkiye dayanarak, nasıl belirleyebilir?
Devlet, ilahiyat tartışmasına giren bir din âlimi midir ki, dinin hangi yorumunun doğru olduğunu tespit edip yaysın!
Bu minvalde imam hatip okulları da laikliğin olmadığının başka bir delili.
Aman halk ‘dincilerin’ eline düşmesin” diye dini ehlileştirmek için Diyanet İşleri Başkanlığı ve imam hatip liseleri kuruldu.
İktidara siyasal İslam kökenli bir partinin geçmesi mi önlendi?
Netice ortada.
İmam hatip liseleri bir istisnayken kurala dönüştü.
Devlet, üzerine vazifeymiş gibi bütün imamları memur yapıp maaşa bağladı da tarikatların önü mü kesildi?
İmam hatip liseleri var diye radikalleşecek olanlar radikalleşmekten vaz mı geçti?
Efendim, Bizans’tan bu yana bu coğrafyada din devletin kontrolü altında, bizim laiklik anlayışımız kendine özgüdür, denebilir. Bu sadece artık bırakılması gereken bir geleneğin sürdürülerek günümüze taşındığı anlamına gelir.
Devletin resmi Diyanet İşleri Başkanlığı olmasının birinci mesajı Müslüman olmayanlara: Doğrudan dışlanarak “yarım vatandaş” statüsü kazanmış oluyorlar. İkinci mesaj ise Alevilere. Onlara sizin inanışınız inanış değil, gelin bizim söylediğimize inanın baskısı yapılıyor.
İşte, bu ortaya çıkan ayrımcı tablo da Türkiye’nin laik olmadığını gösteriyor.
Herkes dini dilediği gibi yorumlasın. O yorumlarına göre de diliyorsa tarikatlara, cemaatlere ayrılsın. Pratikte öyle de yapıyorlar zaten.
Devlet, elini dinden çekip neyin gerçek İslam olduğunu anlatma iddiasını bırakmalı.
Dinlerden din, mezheplerden mezhep seçip o mezhebin din adamlarını maaşa bağlayan bir devleti senelerce laik zannettik.
Şimdi o laik zannettiğimiz devlet, zamanında dini denetlemek için kurulmuş kurumlar eliyle laiklikten iyice uzaklaşacak.
Zorunlu din dersi, Türkiye’nin aslında laik olmamasından kaynaklanan önemli ama nispeten küçük bir sorun. O sorunu kazıyınca altından devasa bir imam hatip liseleri ve Diyanet İşleri sorunu çıkıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları