Özgür Mumcu

Sorular soruldu

04 Haziran 2015 Perşembe

Casusluk, vatana ihanet, cumhurbaşkanı tarafından tehdit, ağırlaştırılmış müebbet. Yani bir kavga bir kıyamet. Zannedersiniz ki bir ülkenin Suriye’ye cephane göndermesi dünyada ilk defa ve sadece bizde haber oluyor.
Fransız medyasında Fransa’nın Özgür Suriye Ordusu’na mühimmat gönderdiği defalarca haber oldu. Hem de Avrupa Birliği’nin Suriye’ye silah ambargosu uyguladığı dönemde.
Kimse kimseyi casuslukla suçlamadı. Fransa, İngiltere ile beraber uğraşıp AB ambargosunu kaldırdı.
ABD ve İngiliz gizli servislerinin Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’la beraber Libya’dan Suriyeli muhaliflere cephane gönderdiği de defalarca yayımlandı.
ABD başkanı, İngiltere başbakanı bu yayınları yapanları “bedelini ağır ödeyecekler” diye tehdit etmedi.
Fransa ve ABD başkanları ile İngiltere başbakanı “devlet sırrı” konusunda hassas mı değil? İstihbarat örgütleri üzerinden yaptıkları silah transferlerinin duyulmasından çok mu memnunlar?
Muhtemelen değiller. O vakit neden o gazetelerin genel yayın yönetmenlerini çarmıha germiyorlar? Neden onlar aleyhine dava açılsın diye talimat vermiyorlar?
İlk sebep, ifade ve basın özgürlüğünün bize nazaran çok daha gelişmiş olduğu ülkelerden bahsediyoruz.
İkinci sebep ilkiyle bağlantılı: Bilgi sızdıranlarla haber yapanlar arasında ayrım yapmak zorunda olduklarını biliyorlar. Assange hakkında tutuklama kararı çıkartıp WikiLeaks belgelerini yayımlayan onca yayın organına dokunulmaması da bunu gösteriyor.
Üçüncü sebep ise seçimler. İktidar bu meseleyi sevdi. Cumhuriyet gazetesini de kendine yapıldığını iddia ettiği “komplo”nun bir parçası olarak göstermek işine geliyor.
Türkmenlere yardım ediyoruz diyerek MHP seçmenine, Esad’a karşı mazlum Müslümanlara destek veriyoruz diyerek de muhafazakârlara göz kırpıp düşen oylarını yükseltme derdinde.
TIR görüntülerinde Trablus damgası, Özgen Acar’ın önceki günkü yazısında Suudi ve Katar askeri uçaklarının Esenboğa’ya çok sayıda sefer yaptığını kayıtlarıyla ortaya koyması ve Bayırbucak Türkmenleri’nin El Kaide bağlantılı örgütlerle ortak operasyon yapması, resmin çok da bulanık olmadığını gösteriyor.
MİT TIR’ları ve taşıdıklarını bulan, cemaat bağlantılı bir yargı çetesi mi? Olabilir.
Şayet öyleyse bu Türkiye’de istihbarat örgütünün büyük bir zafiyet içerisinde olduğuna işarettir.
Ancak bu TIR’larda cephane taşındığı ve bunun mesela Ensar El İslam ya da Nusra Cephesi’nin eline geçmesinin kuvvetle muhtemel olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Çok şey istemiyoruz.
Fransız medyasının Fransa, Amerikan medyasının ABD, İngiliz medyasının İngiltere hakkında yazdıklarını Türk medyası olarak Türkiye hakkında yazabilmeyi talep ediyoruz.
Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taraf değil ve olay Uluslararası Adalet Divanı’na ancak Divan’ın yetkisini tanırsa taşınabilir. Yani sıklıkla dillendirildiği gibi bir Lahey meselesi yoktur.
Yani korkmayın. Bırakın Türkiye’de de medya uluslararası standartlarda işini yapsın.
Karşılıklı bağırıp çağırmak yerine kamuoyunu Suriye savaşında Türkiye’nin rolü hakkında bilgilendirelim. Medya elindekileri diğer ülkelerdeki gibi haberleştirsin, iktidar da bir şey yapıyorsa arkasında dursun.
Şimdi, Suriye ve Katar askeri nakliye uçakları Türkiye’ye neden gelip gitti?
Silahlar kime gitti?
Silahları alanlar bunları kime verdi?
Bu gazeteyi kapatsanız da, çalışanlarını tutuklasanız da bu sorular soruldu. Artık bunlar hiç sorulmamış gibi davranamazsınız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları