1886’da doğduğu tahmin edilen Thomas Drew, peygamber olduğuna inanıyordu. Siyah bir yetimdi.
20. yüzyılın başında Mısırlı Kıpti sihirbazlar Amerika’da pek revaçtaydı. Doğaüstü güçleri olduklarını söyleyerek yaptıkları gözbağcılık numaralarıyla kitleleri heyecanlandırıyorlardı. Öyle ki gelmiş geçmiş en büyük illüzyon üstatlarından Houdini, aralarından en meşhuru olan Hamdi Bey’in gösterilerinin sırrını ifşa ederek işin basit bir sihirbazlık olduğunu ispat etmek zorunda kalmıştı.
Houdini ilginç biriydi, metafiziğe inanmaz ve diğer sihirbazların ilahi güçlere dayandırdıkları numaralarını ifşa etmekten de özel bir zevk alırdı. Sherlock Holmes’ün yazarı Arthur Conan Doyle ile de arası bu nedenle açılmıştı. Doyle, yakın dostu Houdini’nin paranormal güçlere sahip olduğuna inanıyor, onun akılcı izahlarını reddediyordu. En akılcı dedektiflik hikâyelerinin yazarı ile bir sihirbaz, yaptıkları işin tersine inanmaktaydı. Hayat tuhaf tezatlarla güzeldi.
Houdini’ye rağmen şöhretleri artan Mısırlı sihirbazlar sirklerde çalışan yetim Thomas Drew’ü etkilemişlerdi. Drew, Amerikalı siyahların aslında Kuzey Afrika’dan geldiklerine ve kendisinin peygamberliğine ihtiyaçları olduğuna inandı. Peygamber Asil Drew Ali adını aldı ve dinini yaymaya başladı.
1913’te Moorish Science Temple of America adını verdiği dinini kurdu. 1930’da dinin 30 bin takipçisi vardı. Fes takıp Kuzey Afrikalılar gibi giyiniyorlardı. Peygamber Asil Drew Ali’nin kitabının adı Kutsal Kuran’dı. Biraz Kuran’ı andırıyordu ama ondan farklıydı.
Yeni Zelanda ya da İspanya doğumlu olduğu tahmin edilen Wallace D. Fard da bu dine dahil oldu. Dinin peygamberi ölünce hareket çeşitli kollara ayrıldı. 1930’ların başında Wallace D. Fard, adına Muhammed’i de ekleyerek Detroit’e yerleşti. Herkese Mekke’den geldiğini söylüyordu. Detroit’li siyahlar arasında İslam Milleti hareketini kurdu. Adı bir cinayete karışınca 1933’te ortadan kayboldu. Hâlâ kim olduğu tam olarak anlaşılmış değil.
Bu esrarengiz adamın Detroit’teki ilk müritlerinden Elijah Robert Poole, hareketin liderliğini devraldı. Artık adı Elijah Muhammet’ti. Kırk sene boyunca başında bulunduğu İslam Milleti, Amerikalı siyahlar arasında hızla yayıldı.
Müritleri arasında Muhammet Ali, Louis Farrakhan ve Malcolm X de vardı.
Malcolm X, hareketin vitrindeki sözcüsüydü. Bir süre sonra Elijah Muhammet ile anlaşmazlığa düştü. İslam Milleti’ni terk ederek Sünni olmaya karar verdi. Ortadoğu, Afrika, Avrupa ve Amerika’yı gezerek siyahların hakları için mücadelesine devam etti. Elijah Muhammet ve özellikle Louis Farrakhan’dan ölüm tehditleri alıyordu. Sonunda 1965’te öldürüldü. Çok kişi cinayetin arkasında Louis Farrakhan’ın olduğundan şüphelenir.
Elijah Muhammed ölünce, oğlu İslam Milleti’ni dağıtarak Sünni İslamı seçti. Elijah Muhammed’in öğretisini yaymak Louis Farrakhan’a kaldı. Siyahlara özel, antisemit, şiddete yakın sert bir dini çizgiydi bu.
1995 seçimlerinden önce Necmettin Erbakan, Louis Farrakhan’ı Türkiye’ye davet etti. En az Erbakan’ın Altınoluk’ta görüştüğü aşırı sağcı Fransız siyasetçi Le Pen’le konuştukları kadar Farrakhan’la ne konuştuğunu da merak ediyor insan. O görüşmelerde bulunanlar bugün hâlâ Türkiye siyasetinde önemli yerlerde.
Bayram değil seyran değil, bu yazıyı neden yazdım? Efendim siz siz olun sirkleri, büyücüleri, sihirbazları yabana atmayın. Amerika’da sirklerde gösteri yapan bir Hamdi Bey’den başlayan bir halka Necmettin Erbakan’a kadar yuvarlanabiliyor.
Sahtekâr zannedilen Houdini bilime meftun, rasyonel zannedilen Sherlock Holmes yazarı metafiziğe takılmış olabiliyor.
Hayat velhasıl tuhaf sürprizlerle dolu.