Özgür Mumcu

Sene sonu

31 Aralık 2016 Cumartesi

Elinizde tuttuğunuz gazete bir saldırı altındadır. Genel yayın yönetmeni, gazetenin sahibi olan vakfın yöneticileri, yazarları hapistedir. Cumhuriyet’in kantin sorumlusu tutukludur. Cemaatin bir seneden fazla tutsak aldığı Ahmet Şık gözaltına alınmıştır.
Cumhuriyet, yeni yıla böyle giriyor. Alışık olduğu şekilde.
12 Mart darbesinde gazetenin yazarları tutuklandı. Bugünküne benzer bir süreçle darbeciler kendilerine yakın bir yönetimin peşindeydi. İşin sonunda başarılı olamadılar.
12 Eylül darbesinde yargılanmayan kalmadı. Gazete askeri yönetim tarafından ara ara kapatıldı.
Cemaat-AKP koalisyonu sırasında gazeteye el bombaları atıldı. Gazetenin sembolleşmiş ismi İlhan Selçuk gözaltına alındı. Ankara temsilcisi Mustafa Balbay başta olmak üzere yazarları hapse atıldı ve yargılandı.
Yeni bir darbe sürecindeyiz. Cumhuriyet yine hedefte. Demek ki hâlâ aynı yoldaki baskıcı rejimlerin susturmaya çalıştığı, zapturapt altına almaya uğraştığı bir gazete olmaya devam ediyor.
Çekilen eziyete, arkadaşlarımızın içeride olmasına rağmen, böylesi dönemlerde “makbul gazete”, “müsait gazeteci”, “uysal yazar” olmaktan yeğdir. Öyledir zira tarihsel haklılık diye bir olgu var.
Cumhuriyet 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, cemaat-AKP koalisyonunda nasıl haklı bir direniş gösterip geri adım atmadıysa bugün de aynı tutumu sergiliyor. O vakit nasıl haklı çıktıysa, yine haklı çıkacak.
Makbul gazeteler, müsait gazeteciler ve uysal yazarlar bir baskı rejiminin göz alıcı renkli fakat basit oyuncakları olarak değerlendirilecek. Evlatları, torunları onlardan bahis açıldığında utanarak lafı değiştirmeye çalışacak. Oysa bugün içeride olan Cumhuriyetçilerin çocukları ve torunları kendilerinden göğüslerini gere gere bahsedecek. Daha önceki baskı dönemlerinde tutuklanan Cumhuriyetçilerin çocuklarının ve torunlarının yaptığı gibi.
2016 dünya için de memleketimiz için de zor bir sene oldu. Keşke yarın takvim yaprağıyla beraber bu zorlu dönem de sona erse. Gelgelelim, kendi kendimize icat ettiğimiz takvimler kendi kendimize icat ettiğimiz sosyal ve siyasi felaketleri sonlandırma imkânına sahip değil.
Baskı rejimleri de bir doğal afet gibi kendiliğinden ortadan kaybolmaz. Onlara ancak toplumsal direnç geri adım attırabilir. Cumhuriyet bu toplumsal direnç merkezlerinden biri. Genel yayın yönetmeninden kantin sorumlusuna, yazarından muhabirine topyekûn bir saldırı altında olması da bu sebeple.
12 Mart’ın, 12 Eylül’ün, cemaat-AKP koalisyon döneminin uygulamalarını hayırla yâd eden kimse yok. Bugünkü baskıyı da kimse hayırla yâd etmeyecek.
Ancak bugün içeride olan arkadaşlarımız şimdiden memleketin basın ve ifade özgürlüğü tarihinde yerlerini aldılar.
En kısa zamanda özgürlüklerine kavuşmaları dileğiyle 2017’ye merhaba



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları