Özgür Mumcu

Rejim değişikliği (29.08.2015)

29 Ağustos 2015 Cumartesi

Anayasanın geçici hükümet kurmaya ilişkin hükmü ilk defa uygulanıyor. Onda da yanlış uygulanıyor. Hükümet kurulamayınca Meclis’teki parti gruplarının Meclis’teki sandalyeleri oranında hükümete bakan vermeleri öngörülmüş. İşin özü de mantığı da bu kararın partilere ait olması gerektiğini söylüyor.
Madde biraz karışık yazılmış yazılmasına ama hem o maddeye hem de maddenin gerekçesinde atıf yapılan 1961 Anayasası’ndaki benzer maddeye bakılınca farklı bir sonuç çıkartmak mümkün değil.
Hukukta temel bir kuraldır. Hukuki bir metnin önce kelime anlamına bakılır. Şayet bu absürd sonuçlar doğuruyorsa, metnin amacına bakılarak bir sonuca erişilir.
Bugün Erdoğan ve Davutoğlu ikilisinin yaptığı bir hukuk metnini olabilecek en absürd şekilde yorumlayıp uygulayarak kendilerine siyasi kazanç elde etmeye çalışmak.
Herhalde anayasa, “hükümet kurulamazsa cumhurbaşkanı‘nın atadığı kişi diğer partiler istemese de onların milletvekillerini bakan yapabilir” dememektedir. Elbette yapabilir, ancak bu durumda onlar anayasanın öngördüğü şekilde parti gruplarından gelen bakanlar değildir. Partilerinden muhtemelen ihraç edileceklerdir.
Geçici hükümete bakan vermek isteyen HDP’ye bakanların belirlenmesinde söz hakkı verilmemesi de anayasa ile uyumlu değil. Davutoğlu herhalde kendini HDP’nin yetkili parti organı zannetmektedir.
İktidar, bakanlık teklifleriyle üç partinin içini karıştırmak istedi.
MHP’de kısmen başarılı oldu. Özellikle parti disipliniyle övünen MHP için hazmetmesi zor bir gol oldu.
Sıklıkla iç karışıklıkla anılan CHP ise bu defa karışmadı. Seçim öncesi iyi bir sınav verdi.
HDP’ye yapılan teklifte Kürt siyasi hareketinden gelen milletvekillerine bakanlık teklif edilmedi. Hem, MHP’den gelecek HDP eleştirilerinin önü kısmen kesilmeye hem de birçok bileşenden oluşan HDP zor durumda bırakılmaya çalışıldı.
HDP ile seçim ittifakı yapan EMEP’ten Levent Tüzel’in bakanlık teklifini reddetmesi de bir “iç karışıklık” arzusunu gösteriyor.
Neticede bütün bunlar parlamenter rejimi ıskartaya çıkartmayı amaçlayan hamleler. Meclis’te grubu bulunan siyasi partiler işlevsizleştirilmeye, onların iradeleri hiçe sayılmaya ve partiler kargaşaya itilmeye çalışılıyor.
Aynı zamanda da Erdoğan’ın zapturaptı altında koalisyon kuramamış Davutoğlu, kendini uzlaşmacı, muhalefet partilerini ise sorumsuz gösterme çabasında.
Ancak dün Davutoğlu’nun, “Hayat standardını siyasete girerek değiştirmiş olanların aramızda yeri yoktur” sözüne inananlar, AKP’nin sorumlu davrandığına inanabilir.
Başbakan’ın, diğer partilerin dolayısıyla onların seçmenlerinin iradesini hiçe sayarak, çengel atarak bakan atamaya çalışması demokrasi tarihimize şanlı bir abukluk olarak kaydedilecek.
Oldu olacak Meclis komisyonlarına muhalefet partilerinden kimlerin seçileceğine, Meclis başkanvekillerinin kim olacağına da başbakan karar versin. Hatta yetmez, seçimlerden önce muhalefet partilerinin milletvekili aday listelerini de Davutoğlu ve Erdoğan belirlesin.
Bir Meclis işte böyle yavaş yavaş anlamsızlaştırılır, bir rejim işte böyle değiştirilir. Hafife alınmasın, bütün bunlar bir rejim değişikliği projesinin acemi ama kararlı adımları.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları